Venedik Film Festivali'nin en çok konuşulan yapımlarından biri olan The Voice of Hind Rajab (Hind Receb'in Sesi), prömiyerinde yürek burkan anlara sahne oldu.
Kısılan ışıklara rağmen salon boşalmadı
Tunuslu yönetmen Kaouther Ben Hania'nın imzasını taşıyan film, Gazze'de savaşın ilk günlerinde hayatını kaybeden 5 yaşındaki Filistinli Hind Receb'in gerçek hikayesini anlatıyor. Gösterim sonunda film, festivalin şu ana kadarki en uzun alkışı olan 23 dakika süren ayakta alkışla karşılandı. Salonun boşaltılması için ışıkların kısılmasına rağmen alkışlar dakikalarca sürdü.
Hind Receb, Ocak 2024'te ailesiyle birlikte Gazze şehrinden kaçmaya çalışırken içinde bulunduğu aracın vurulmasıyla amcası, halası ve üç kuzeniyle birlikte saldırıya uğramıştı. Receb, saatlerce araçta mahsur kalmış ve bu süre boyunca Filistin Kızılayı'yla telefonla konuşarak yardım istemişti. Ancak paramedikler bölgeye ulaştığında, hem Receb hem de kendilerini kurtarmaya çalışan sağlık görevlileri ölü bulunmuştu. Basında yer alan soruşturmalar, İsrail tankının araca yaklaşık 335 mermi sıktığını ortaya koymuştu. Filmde Receb'in telefonda kaydedilen sesi de kullanılıyor.
Galada "Özgür Filistin" sesleri
Prömiyerde birçok izleyici Filistin bayrakları açtı ve alkışlar sırasında "Özgür Filistin" sloganları atıldı. Filmin yönetici yapımcıları arasında yer alan Joaquin Phoenix ve Rooney Mara da kırmızı halıda ekiple birlikte Receb'in fotoğrafını taşıdı. Oyunculardan Motaz Malhees, alkışlar sırasında sahneden inerek seyirciler arasındaki bir Filistin bayrağını aldı ve dalgalandırdı; salondan coşkulu alkışlar yükseldi.
Festival başlamadan önce bile filmin Altın Aslan için en güçlü adaylardan biri olacağı konuşuluyordu. Gala gecesinde yaşanan duygusal atmosfer, bu beklentiyi daha da güçlendirdi.
"Hind'in öyküsü bütün bir halkın yükünü taşıyor"
Günün erken saatlerinde yapılan basın toplantısı da uzun bir alkışla başlamıştı. Filmin oyuncularından Saja Kilani, ekip adına yaptığı açıklamada şu ifadeleri okudu:
Artık yeter demiyor muyuz? Yeter artık bu toplu katliam, açlık, yıkım, insanlıktan çıkarma, bitmeyen işgal... Hind'in öyküsü tek başına ona ait değil; bütün bir halkın yükünü taşıyor. Son iki yılda Gazze'de hayatını kaybeden 19 bin çocuğun sadece birinin sesi o. Bu ses, annelerin, babaların, doktorların, öğretmenlerin, sanatçıların, gazetecilerin, gönüllülerin, paramediklerin sesi. Yaşama, hayal kurma, onurlu bir şekilde var olma hakkı elinden alınan herkesin sesi. Ve bu yalnızca bildiklerimiz. Her sayının ardında anlatılamayan başka bir hikaye var.
Kilani sözlerine şöyle devam etti:
Hind'in hikayesi, 'Beni kurtarın' diye haykıran bir çocuğun öyküsü. Hind Receb'in sesi her salonda yankılansın, Gazze'nin üzerine örülen sessizliği parçalasın, bu sessizliğin koruduğu soykırımın adını koysun ve tek bir kelimeyi haykırsın: Yeter!
Kaouther Ben Hania; aile, hafıza, travmaların kuşaktan kuşağa aktarımı, kadın dayanışması, umut ve şiddet gibi kavramları işleyen Dört Kız Kardeş'le (Les filles d'Olfa) de tanınıyor.
KAYNAKLAR: Independent Türkçe, Variety, Hollywood Reporter
Derleyen: Nazlı Erdol