Dijital emperyalizm çağı: Algı'nın aklı çarmıha gerdiği tekno-pagan ağ!

Dijital emperyalizm çağı: Algı'nın aklı çarmıha gerdiği tekno-pagan ağ!
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Yakın tarihe dek klasik anlamda kültür emperyalizmi; gelişmiş ülkelerin, az gelişmiş diğer kültürleri özellikle kitle iletişim araçlarıyla etkilemesi ve kendine benzetmesiyd. Kültür emperyalizmi; 20. yüzyılda küreselleşmeye başlayan dünyamızda, 21. yüzyılın iletişim teknolojilerinin oldukça yoğun kullanılmasına paralel olarak en çok konuşulan konuların başında geliyor. Bu değişim ve dönüşüm döngüsü sosyal medya aygıtlarıyla gerçekleştiriliyor. Batı medeniyetinin son dişi olan kültür emperyalizminde sosyal medya platformları tüm acımsızlığıyla hayatları kuşatmış durumda. 

Yeni Şafak yazarlarından Yusuf Kaplan, günümüz internet ortamında sosyal medya aygıtlarıyla algının çarmıha gerildiğini ve mutlak sahtenin zaferini ilan ettiği tekno-pagan ağıyla karşı karşıya bulunduğumuzu ifade ederek, "dijital emperyalizm çağı yaşandığını savundu.

Kaplan'ın yazısını alıntılayarak aktarıyoruz:

Dijital emperyalizm, arkasındaki gizli el, dişini göstermeye başladı...

Önce şunu bilelim: Adına ayartıcı bir şekilde “sosyal medya” denen ama gerçekte tastamam “a-sosyal medya” olarak işlev gören Twitter / X, Facebook, Instagram gibi mecralar, sosyal çatışmaları körüklemek, ekonomik ve siyasî kaos çıkarmak için icat edildi.

Batı'da geliştirilen bütün bilimsel ve teknolojik araçlar, sadece çatışmaları ve savaşları körükleyen araçlar.

Bunun tesadüfî olmadığını, Batı uygarlığının dayandığı felsefî temellerin bir sonucu olduğunu özellikle hatırlatmak ve sekiz yıl önce burada yayımlanan bir yazımı gözden geçirerek sizlerle paylaşmak istiyorum.

ÜLKELERİ TWITTER'LA KAOSA SÜRÜKLÜYOR VE KONTROL EDİYORLAR

Şu ân gerek dünya genelinde, gerekse özellikle de Türkiye özelinde kelimenin tam anlamıyla Twitter savaşları çağının ağlarında boğuşup duruyoruz birbirimizle farklı toplum kesimleri olarak...

Dünyanın başka ülkelerinde gerçekleştirilen renkli devrimler, Twitter devrimleridir. Gürcistan, Ukrayna gibi ülkeler, Twitter başta olmak üzere “a-sosyal medya” üzerinden önce sosyal, ekonomik ve siyasî kaosa sürüklendi, sonra yönetimler devrildi.

Twitter üzerinden dünyanın allak bullak edilen ülkelerinin en dikkati çekenlerinin başında Brezilya, Arjantin gibi Latin Amerika ülkeleri geliyor. Bu ülkeler, neredeyse periyodik olarak sosyal ve siyasî kargaşalarla çalkalanıyor.

Fazla değil, önümüzdeki on yıl içinde Twitter'ın kullanım alanı bütün dünya ölçeğine yayılacak ve Twitter, vekâlet savaşlarının yürütüldüğü yegâne mecra hâline gelecek bütün dünyada.

Türkiye'de de Gezi kalkışmasından itibaren, Twitter, toplumu kaosun eşiğine sürükleyen en etkili çatışma ve iç-savaş aracı olarak kullanılıyor.

Özetle şu ân Twitter ve Facebook gibi araçlar, Batılıların dünya üzerindeki haksız ve zorba hegemonyalarını pekiştirmekte ve bütün dünya ölçeğinde Twitter devrimleri olarak adlandırılan kaosların fitilini ateşlemekte kelimenin tam anlamıyla bir savaş aracı olarak iş ve işlev görüyor.



BATI'DA TWITTER'DAN FOTOĞRAF PAYLAŞIMI BİLE YASAKLANIRKEN...

Batılı ülkeler, kendilerine boyun eğmeyen ülkeleri Twitter üzerinden istedikleri gibi karıştırıyorlar ama iş Batı ülkelerine gelince işin rengi değişiyor!

Sözgelişi, Berlin'de yaşanan terör hâdisesiyle ilgili Twitter başta olmak üzere “a-sosyal medya”dan fotoğraf paylaşımına bile izin vermedi Alman hükümeti. Benzer engeller Fransa'da ve diğer Avrupa ülkelerinde de sık sık yaşanıyor.

Twitter, bir iletişim aracı olmaktan çok, sosyal çatışmaları ve kaosu kışkırtan, algı operasyonlarının yapıldığı bir savaş aracı artık.

TWITTER'I VAREDEN FELSEFÎ TEMEL: BATI UYGARLIĞININ ÇATIŞMAYA DAYANIYOR OLMASI

Şimdi sıkı durun: Twitter'ın kaos ve çatışma aracı olarak kullanılması sorunun, basit yönü ve sonucu.

Twitter'ın asıl tehlikeli yönü, felsefî boyutu, görünmüyor bile.

Batı uygarlığı, felsefî olarak çatışma üzerine kurulduğu için geliştirdiği bütün araçlar, özellikle de teknolojik araçlar da çatışmaları ve savaşları körüklüyor yalnızca.

Batı uygarlığının felsefî temeli, düalizme / “çatışma”ya dayanır: Tanrı ile insan, ruh ile beden, fizik ile fizik ötesi arasında bir çatışma vardır.

Oysa bizde, İslâm düşüncesinde çatışma değil uyum sözkonusudur. İslâm'ın temeli tevhiddir çünkü.

“POST-DÜŞÜNCE” VE “POST-HAKİKAT” Ç/AĞI

Batı uygarlığının geldiği noktada Twitter gibi fenomenlerle bizi getirdiği nokta; aklın, düşüncenin (episteme'in) buharlaşması, kanaatin, duygusal tepkilerin (doxa'nın) hükümfermâ olmasıdır.

140 (şimdi 280) karakterle sınırlı bir mecrada düşünce üretilemez zaten. O yüzden kitleler, sadece duygularıyla tepki veriyorlar Twitter'da.

Dolayısıyla düşüncenin bittiği; hakikatin bittiği; aklı, kalbi ruhu olan insanın bittiği; yalnızca aşırı-tepkilerin, saldırganlık biçimlerinin hâkim olduğu, toplumların tam ortadan ikiye bölündüğü, sosyal dokuların paramparça edildiği, değerlerin değersizleştirildiği, anlamın anlamsızlaştırıldığı, insanın dünyasızlaştırıldığı, dünyanın barbar teknopagan ağlarla birbirine bağlanarak, ağlarla hakikatle ve hayatla bağları koparılarak insansızlaştırıldığı, çatışmaların cirit attığı çölleşmiş, ruhsuzlaşmış, bir dünyanın eşiğine fırlatıyor bizi özelde Twitter, genelde a-sosyal medya.

Başka bir ifadeyle Twitter hem düşünceyi hem de düşünmeyi hem fizik gerçekliği hem de hakikati öldürüyor. “Post-düşünce”, “post-hakikat” ç/ağının ayartıcı, kışkırtıcı ve baştan çıkarıcı ağlarına hapsediyor insanlığı.

DEMOKRASİ'NİN BİTİŞİ, MUTLAK SAHTE'NİN HÜKÜMRAN OLDUĞU DROMOKRASİ'NİN ZAFERİ!

Bu dünyada modernliğin “haklar rejimi” demokrasi buharlaşıyor, postmodernliğin hazlar rejimi dromokrasi zaferini ilan ediyor.

Şunu açık ve net bir şekilde bilmemiz gerekiyor: Kim ki, demokrasiden sözediyor, bilin ki, o kişi, çağdışıdır, bu dünyada yaşamıyor demektir. Hız, haz ve ayartıcı rejimi dromokrasinin hâkim olduğu bir çağda demokrasiden söz edilemez artık.

Dahası dromokrasi rejiminde çağ'dan değil ancak kitleleri algı operasyonlarıyla ayartan ve kışkırtan bir ağ'dan, devâsâ bir ağdan söz edebiliriz ancak.

Sözün özü: Twitter, hem sosyal ve siyasî çatışma alanlarını alabildiğine çoğaltıyor hem de Batılıların dünyaya Twitter üzerinden yeni savaş ve çatışma alanları icat ederek çeki düzen vermelerini kolaylaştırıyor.

Dijital emperyalizm çağı bu; ve bunun faturası sadece sosyal ve siyasî olarak değil felsefî ve kültürel olarak da pahalıya patlıyor insanlığa: İnsanın düşünme melekleri çöküyor, Mutlak Hakikat bir yana fizik gerçeklikten bile eser kalmıyor; sanal olarak icat edilen algılar, aşırı-duygular Mutlak Sahte'nin hayatımıza yön ve çeki düzen vermesine yol açıyor.

Mutlak Sahte'nin hükümran olduğu bir dünya fizik gerçekliğin bile buharlaştığı, çatışmaların normalleştiği, ontolojik bir felâketin eşiğine sürüklüyor insanlığı Twitter. Mutlak sahte'nin hükğmran olduğu bu dünyada, algı aklı çarmıha geriyor.

O yüzden hayatımızı, zihin ve duygu dünyamızı tepetaklak eden Twitter, Facebook gibi “a-sosyal medya”lar üzerinde kafa yormak zorundayız vesselâm.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.