Erdoğan: "İsrail, sözünü tutmaya zorlanmalı"

Erdoğan:
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Körfez ziyareti dönüşü gazetecilere yaptığı açıklamada, 'Gazze Görev Gücü' ile ilgili, "Çok katmanlı bir konu olduğu için kapsamlı müzakereler yapılıyor. Biz Gazze’ye bu konuda her türlü desteği vermeye hazırız" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık laf değil, icraat zamanı. Yaptırımlarla silah satışlarının durdurulmasıyla İsrail, verdiği sözü tutmaya zorlanmalı" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuveyt, Katar ve Umman ziyaretleri sonrası uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı genel değerlendirmede şu ifadeleri kullandı:

"Kıymetli basın mensupları, değerli arkadaşlar, sizleri en kalbi duygularımla saygıyla selamlıyorum. Kuveyt, Katar ve Umman’ı kapsayan Körfez ziyaretimizi tamamlamış bulunuyoruz. Hepinizin malumu olduğu üzere, dış politikamızda Körfez ülkeleriyle ilişkilerimize büyük önem veriyoruz. Bu ülkelerle münasebetlerimizi tesis ettiğimiz üst düzey mekanizmaları ve imzaladığımız anlaşmalarla pekiştiriyoruz. Körfezle ilişkilerimizin bir diğer boyutunu Kuveyt’in dönem başkanı olduğu Körfez İşbirliği Konseyi ile ilişkilerimiz oluşturuyor. Ziyaret ettiğimiz ülkelerin bu bağlamda, oynadıkları rol çok kıymetli. Konsey’le gündemimizdeki serbest ticaret anlaşmasının müzakerelerine uzun bir aradan sonra geçen yıl tekrar başlamıştık. Anlaşmanın tamamlanmasıyla Körfez’den gerek ticarette gerek karşılıklı yatırımlarda, önemli artış yaşanmasını temenni ediyoruz. Körfez turumuzun ilk ayağında değerli kardeşim Şeyh Meş’al’in davetine icabetle Kuveyt’i ziyaret ettik. Hatırlayacaksınız Şeyh Meş’al geçtiğimiz yıl mayıs ayında Ankara’ya resmi ziyaret gerçekleştirmişti. Ben de hayatını kaybeden Emir Şeyh Sabah’ın vefatı üzerine Kuveyt’i son olarak 7 Ekim 2020’de ziyaret etmiştim. Şeyh Meş’al’in ziyaretinde çeşitli alanlarda iş birliğine dair 6 anlaşma imzalamıştık. Bu ziyaretimizde de ulaştırma, enerji ve yatırımlar anlamında 4 belgeyi daha kabul etmiş olduk. Şeyh Meş’al ile ticaret, yatırımlar, ulaştırma ve enerjinin yanı sıra, geçen yıl imzaladığımız “Devletten Devlete Satış Protokolü”nde yer alan savunma sanayii projelerini de değerlendirdik.

Kuveyt’in ardından ziyaret ettiğimiz Katar’da 2014 yılında tesis ettiğimiz Yüksek Stratejik Komite toplantısının 11’incisini icra ettik. Katar ile ilişkilerimiz her düzeyde mükemmel şekilde seyrediyor. Şeyh Temim kardeşimle başkanlığını yaptığımız Yüksek Stratejik Komite toplantımızda, bu ilişkilerimizin durumunu her yıl mütalaa ediyoruz. Katar ile bölgesel konularda tam bir uyum içindeyiz. Son olarak Filistin, Suriye, Afganistan gibi çok önemli başlıklarda ortak girişimlerimizin neticelerine şahitlik ettiniz. İsrail’in Katar’a saldırısı sonrasında Doha’da düzenlenen İslam İş birliği Teşkilatı Arap Ligi Zirvesi’ne de katılmıştık. İkili planda ise ticaret ve yatırımlar bağlamında iş birliğimiz güçlenerek devam ediyor. Bu ziyaretimizde de 4 belgeyi daha kabul ettik. Savunma sanayii ve güvenlik iş birliği gibi konuları da değerlendirdik.

Değerli arkadaşlar, Katar’ın ardından Umman Sultanı Heysem’in daveti üzerine Körfez turumuzun son ayağı olan Umman’ı ziyaret ettik. En son 2005 yılında Başbakanlığım sırasında ziyaret ettiğim Umman’ı 20 yıl aradan sonra yeniden görmekten memnunum. Hatırlayacaksınız geçtiğimiz yılın Kasım ayında Umman’dan ülkemize Devlet Başkanı düzeyinde ilk resmi ziyaret olmuştu. Bu vesileyle ticaret, yatırım, finans, dış politika, tarım gibi çeşitli alanlarda 10 anlaşma akdetmiştik. Sultan Heysem ile ikili ve heyetler arası görüşmelerde savunma başta olmak üzere tüm alanlarda iş birliğimizi değerlendirdik. Aynı zamanda bölgemizdeki gelişmeler hakkında, kapsamlı şekilde fikir teatisinde bulunduk. Ülkelerimiz arasında, koordinasyon konseyi kurulmasını kararlaştırdık. Savunma sanayii, enerji, teknoloji, sanayi, yatırımlar gibi alanlarda 16 belgeyi daha imzaladık. Geçtiğimiz sene Umman vatandaşlarına tanıdığımız vize kolaylığına Umman tarafı da bu ziyaretimizde karşılık vermiş oldu. Vatandaşlarımız 1 Kasım’dan itibaren Umman’a ziyaretlerini belirli süreler için vizesiz gerçekleştirebilecek. Kıymetli arkadaşlar, bu turumuzda yerli elektrikli otomobilimiz TOGG’u Kuveyt ve Ummanlı kardeşlerimize hediye ettik. Katar ve Umman’da ayrıca savunma şirketlerimizin muhataplarıyla verimli görüşmeleri oldu. Milli Savunma Bakanımın eş güdümünde Katar ve Umman tarafıyla bir süredir devam eden Eurofighter savaş uçaklarının satın alımı konusunda muhataplarımızla konuyu ele aldık. Birçok teknik ayrıntıya sahip bu konuda yürüttüğümüz müzakereler olumlu yönde seyrediyor. Ziyaretimizin ikili ilişkilerimiz başta olmak üzere bölgemiz ve İslam dünyası için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Teşekkür ediyor ve sözü sizlere bırakıyorum."



"İSRAİL, VERDİĞİ SÖZÜ TUTMAYA ZORLANMALI"

SORU VE CEVAP

Gazze’de güçlükle temin edilen ateşkesin muhafazası sağlanabilecek mi? İhlallerin artması durumunda İsrail’e karşı nasıl bir uluslararası baskı kurulabilir? Bu ihlaller sürerken Gazze’ye yeterli insani yardım ulaştırılması ya da kentin yeniden inşası mümkün olabilecek mi?

Türkiye olarak ateşkesin sağlanabilmesi noktasında elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Hamas tarafı ateşkese riayet ediyor. Hatta bu konuda kararlı olduklarını da açıkça ifade ediyorlar. İsrail ise ateşkesi ihlal etmeye devam ediyor. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere uluslararası toplumun, İsrail’in ateşkese ve anlaşmaya tam uyumunu sağlama noktasında daha fazla gayret etmeleri lazım. Bu süreçte İsrail’e yönelik yeterli diplomatik baskı şart. Gazze yeniden ayağa kalkacak, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu noktada Gazze’ye yardımların kesintisiz erişimi çok önemli. Yardımlarımızı Mısır’a sevk etmeye asla ara vermedik, vermeyiz. Devletimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın bölgeye ulaştırdığı yardımları TIR’larla Gazze’ye gönderiyoruz. 17’nci İyilik Gemimiz geçtiğimiz günlerde El- Ariş Limanına ulaştı. Gazzeli kardeşlerimiz, İsrail’in uyguladığı insanlık dışı abluka nedeniyle, her şeye ihtiyaç duyuyorlar. Bundan daha doğal hiçbir şey olamaz. Bizler, onların ihtiyaçlarını karşılamak, Gazze’yi yeniden inşa ve ihya etmek için hazırlıklarımızı yapıyoruz. Artık laf değil, icraat zamanı. Yaptırımlarla silah satışlarının durdurulmasıyla İsrail, verdiği sözü tutmaya zorlanmalı. Bunun adımlarını da atıyoruz. Atmaya da devam edeceğiz.

'GAZZE GÖREV GÜCÜ' AÇIKLAMASI

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Türk güvenlik personelinin Gazze'ye gitmesi konusunda güçlü görüşlerim var. Bunların ne olduğunu tahmin etmek ister misiniz? Evet, biliyorsunuz” dedi. Gazze’de konuşlandırılması planlanan güçle ilgili müzakereler hangi aşamada?

Gazze’de vazife üstlenecek görev gücü ile ilgili görüşmeler devam ediyor. Bu işin modalitesi henüz netleşmiş değil. Çok katmanlı bir konu olduğu için kapsamlı müzakereler yapılıyor. Biz Gazze’ye bu konuda her türlü desteği vermeye hazırız. Şu anda altyapı çalışmalarımız da devam ediyor.

Körfez ülkelerine, Gazze’nin yeniden toparlanması, imarı yönünde katkı sunmak adına tavsiyeleriniz, telkinleriniz oldu mu? Bu anlamda Kuveyt, Katar, Umman’da güçlü bir irade gördünüz mü? Ellerini taşın altına koyacaklar mı?

Gazze’yi hep birlikte ayağa kaldıracağız. Buna sadece Türkiye veya sadece Mısır, diğer körfez ülkeleri tek başına muktedir olabilir mi, elbette hayır. Bu, müstakil bir toplu inşa ve ihya çalışmasıdır. Bunun için de bütün duraklarımızda kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdik. Gidemediğim yerlere Dışişleri Bakanımı, İstihbarat Başkanımı, Milli Savunma Bakanımı gönderip, “görüşmeler onlar vasıtasıyla yürüsün” dedim. Bu temaslar devam ediyor. Körfez ülkelerindeki kardeşlerimize açık ve net bir şekilde çağrımızı yaptık. Az önce de söylediğim gibi, artık söz değil, icraat zamanı. Kuveyt’te, Katar’da, Umman’da bu konuda güçlü ve samimi bir irade, bunun yanında da vicdani bir hassasiyet gördük. Özellikle Katar, zaten bugüne kadar Filistin’e en çok destek veren ülkelerden biri. Gazze, İslam dünyası için bir imtihan kağıdıdır. İnşallah bu sınavdan alnımızın akıyla geçecek ve kardeşlerimizin yanında en güçlü şekilde yerimizi alacağız. İsrail’in saldırıları, Gazze’nin maalesef altyapısını yerle bir etti. Şimdi burada çok ciddi hafriyat çalışmaları yapılarak, bu yıkımları kaldırmamız gerekiyor. Önce iş makinelerinin yapacağı çalışmalar, ardından altyapıya yönelik atılacak adımlar var. Gazze’de hastaneler, okullar ibadethaneler, fırınlar, bunların hepsi yerle yeksan edildi. Bunun yeniden inşası kolay bir iş değil. Başta Körfez ülkeleri olmak üzere, hep birlikte bu adımı inşallah atacağız. Gazze, bütün insanlığı yıllar boyunca utandıran bir vahşete tanık oldu. Gazzeli kardeşlerimize insanlık olarak onurlu ve müreffeh bir geleceği hep beraber hazırlamamız gerekiyor. Türkiye, bu noktada her türlü fırsatı değerlendirerek elinden gelen gayreti ortaya koyacak.

"TÜRKİYE’NİN BARIŞ VİZYONUNDAKİ ÖNEMİ BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKTI"

Yakın zamanda Budapeşte’de bir Amerika-Rusya zirvesi olacağı söylendi ama net bir tarih belirtilmedi. Anlaşılıyor ki konu askıya alındı. Rusya–Ukrayna krizinin çözümü için İstanbul formülünde hangi aşamadayız?

Burada, Türkiye’nin veya İstanbul’un barış vizyonundaki önemi bir kez daha ortaya çıktı. Biz her an böyle bir adıma ev sahipliği yapmaya hazırız. Keşke Budapeşte’deki görüşme yapılabilseydi. Biz bu savaşın sona erdirilmesi için her türlü diyaloğun yararlı olacağını düşünüyoruz. En başından beri bunu savunduk, bunun için çalıştık, adil barışın mümkün olduğunu ifade ettik. Her iki tarafla da iyi ilişkilerimiz bulunuyor ve her iki tarafın da güvenini kazanmış bir ülkeyiz. Bu barış yolunda bize avantaj sağlıyor ve bu durumu insanlığın yararına kullanmakta kararlıyız.

"BİZİM KUZEY KIBRIS'A YAN BAKMAMIZ, TERS BAKMAMIZ ASLA MÜMKÜN DEĞİL"

Sayın Cumhurbaşkanım, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yapılan seçimleri Tufan Erhürman kazandı. Siz kendisini tebrik ettiniz. O da size teşekkür etti. Yeni dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti-Türkiye ilişkileri nasıl olur, nasıl değerlendirirsiniz?

Kuzey Kıbrıs'la ilgili şu ana kadar AK Parti iktidarında ilişkilerimiz nasıl olduysa bundan sonra da yine aynı şekilde devam edecektir. Bizim Kuzey Kıbrıs'a yan bakmamız, ters bakmamız asla mümkün değil. Yapılan önemli bir seçimdir ve Kıbrıs Türkünün iradesi bizim için çok saygındır. Bunun için kendilerini tebrik ettik. Bu kadar yatırımı biz Kuzey Kıbrıs'a boşuna yapmadık. Yıllar yılı biz Kuzey Kıbrıs'a giderdik. Cumhurbaşkanlığı binası küçüktü, orada bizi karşılarlardı, orada törenlerimizi yapardık. “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yakışan bir parlamento binasını ve Cumhurbaşkanlığı binasını yapmak gerekir” dedik ve süratle de parlamento binasını ve Cumhurbaşkanlığı makamını orada inşa ettik. Güney Kıbrıs’ta ise böyle bir şey yok. Seçim yapıldı biz de demokrasiye inanan bir lider olarak telefonla, seçimi kazanan adayı tebrik ettik. “Şu anda bir Körfez ziyaretim var. Körfez ziyaretinden sonra kapımız sizlere açık, buyurun, sizleri bekliyoruz” dedik. Kendileri de bu ziyareti gerçekleştireceklerini söylediler. Yabancı değiliz birbirimize, görüşeceğiz. İnşallah bu hafta sonuna kadar bu ziyaret gerçekleşirse kendileriyle etraflıca Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilişkilerini, ele alacağız.

NATO eski Genel Sekreteri Jens Stoltenberg anılarını yazdığı bir kitap çıkardı ve orada sizinle yaptığı görüşmelere de bir yer ayırdı, bazı örnekler verdi. Bu görüşmelerin çok samimi, havada geçtiğini vurguladı. Siz özellikle Batılı liderlerle yaptığınız görüşmelerde, yürüttüğünüz ilişkilerde bu tür samimi temasların Türkiye'nin tezlerini anlatma noktasında ne kadar katkı sağladığını düşünüyorsunuz? Haşlanmış mısır ikram etmişsiniz, hatırlıyor musunuz?

Hatırlamaz olur muyum? Zaten gelen misafirlerimize mevsim ne ise ona göre mısırsa mısır, kestaneyse kestane, hep ikramda bulunuruz. Sayın Stoltenberg gerçekten NATO Genel Sekreterleri içerisinde olumlu yaklaşımları olan bir isimdi. Ailece misafirim olmuştu, Boğaz'da ailece gezi yaptığımız bir dostumuz, arkadaşımızdı. Bunlar sıradan olaylar değil. Diplomasinin gereği bu. Onun için de bu tür ilişkiler önem arz ediyor. Şu andaki Genel Sekreter arkadaşımız Mark Rutte ile de ilişkilerimiz gayet iyi. Sayın Stoltenberg'in bunları hatıratının içerisinde değerlendirmiş olması, ilişkilerimizin devamının ne kadar önemli olacağını göstermesi bakımından da isabetli olmuş. İnşallah ilk görüşmemizde bu kitabı da karşılıklı tahlil ederiz.

"DEM PARTİ'DEN BU TÜR BİR YAKLAŞIM OLMASINI İSTEMEZDİM"

Sayın Cumhurbaşkanım, Terörsüz Türkiye meselesiyle ilgili bir soru soracağım. DEM Parti, son dönemlerde biraz bu süreçte olumsuz bir tutum takınıyor mu, böyle bir gözleminiz var mı? Diyarbakır'da bir gösteri yaptılar, orada bir takım nahoş sözler söylendi. Nedir düşünceniz? Yani DEM Parti, başlangıçtaki tavrını hala sürdürüyor mu, yoksa biraz bir gevşeme mi var?

Doğrusu DEM Parti'den bu tür bir yaklaşım olmasını istemezdim. Bu hafta sonuna kadar zannediyorum DEM Heyetini kabulümüz olacak, görüşeceğiz. Bu konuları da kendisiyle masaya yatıracağız. DEM Heyetinin bu anlayış içerisinde olduğunu da düşünmüyorum, düşünmek de istemiyorum. Daha çok Pervin Hanım'la bu konularda görüşmelerimiz oldu. İnşallah bu hafta sonu yapacağımız görüşmede bu konuları da tekrar değerlendirme fırsatımız olacak. Çünkü Terörsüz Türkiye'nin sadece bize değil, tüm Türkiye'ye faydası var. Lazıyla, Türküyle, Kürdüyle, hepimize, 86 milyonun tamamına faydası var. Biz ülke “Terörsüz Türkiye havasına artık büründü” diye düşünürken bu tür şeyleri Diyarbakır'dan duyunca doğrusu üzüldüm. Bir an önce inşallah bundan tekrar sıyrılarak barışın, huzurun ve kardeşliğin egemen olduğu Türkiye'yi inşa ve ihya edelim. Bunu başaralım.

Irak ve Suriye tezkeresi Meclis'te oylanırken CHP ret oyu verdi. Suriye'de en olmamız gereken dönemde ret oyu vermesi ne anlam taşıyor? Bir anlamda sanki hani 'askerlerimiz orada olmasın' gibi bir yorum da çıktı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir diğer sorum da; şimdi girişte söylediniz, Eurofighter alımıyla ilgili Umman ve Katar'la görüştüğünüzü. Sayı belli mi? Üretici firmalar ikinci bir ülkeye satılmasına onay veriyor mu? Hukuki çerçevesi konuşuldu mu?

Irak ve Suriye'de neden bulunduğumuzu artık cümle alem biliyor. Ama Cumhuriyet Halk Partisi hala, biz oralarda niye varız, bunu öğrenemedi. Sıkıntı burada. CHP, bu meselenin parti meselesi olmayıp memleket meselesi olduğunu da bir türlü anlayamadı. Ama bu gelişmeler zannediyorum CHP'nin de bunu anlamasına yarayacak. Çünkü tabandan onlara da ciddi bir baskı geleceğine inanıyorum. Suriye'de, Irak'ta yürütülen mücadele, sadece teröre karşı bir mücadele değil, aynı zamanda Türkiye'nin bekasına karşı oynanan oyunu bozma operasyonudur. Bunun da neticelerini aldığımıza inanıyorum. Kaldı ki istikrarsızlığın yaşandığı yerlerde dikkat edelim, terör örgütleri palazlanır. Biz onlara asla bu fırsatı vermememiz lazım. CHP yönetimi, sınırlarımızın ötesindeki tehlikeleri bertaraf etmemizden neden rahatsızlık duyduklarını çıkıp açıklamalı. Elbette biz, Türkiye’nin güvenliğini CHP’liler rahatsız olacak diye riske atamayız. Eurofighter konusuna gelince biz burada şu anda iki ülke ile görüşme yürütüyoruz. Biri Katar, diğeri Umman. Şimdi bu görüşmeleri ben de yaptım. Savunma Bakanım, Dışişleri Bakanım, onlar da bu temasları gerçekleştirdiler. Bu görüşmeleri bundan sonraki süreçte de yürütecekler. Bunları süratle bir sonuca bağlayarak, inşallah Hava Kuvvetlerimizi çok daha güçlendirelim istiyoruz. Bu uçakların alımıyla birlikte Hava Kuvvetlerimiz çok daha güçlü hale gelecektir.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.