Fransa'nın ateşle oyunu: Kriz Avrupa'ya yayılır mı?

Fransa'nın ateşle oyunu: Kriz Avrupa'ya yayılır mı?
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Thomas Kohlmann
Deutsche Welle Türkçe

Fransa'da azınlık hükümeti, tasarruf planları nedeniyle düşmenin eşiğinde. Siyasi kriz derinleşiyor. AB'nin en büyük ikinci ekonomisinin kontrolden çıkabileceği endişesi artıyor.

Dünyada dikkatler 8 Eylül Pazartesi günü Fransa'da François Bayrou hükümetinin kaderini belirleyecek güven oylamasına çevrildi.

François Bayrou'nun Ulusal Meclis'teki güven oylamasını kaybetmesine artık neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Çünkü Bayrou, Fransa'nın devasa boyuttaki kamu borcunu kontrol altına alacak tasarruf planları için gerekli çoğunluğu sağlayamıyor.

13 Aralık 2024'te başbakanlık koltuğuna oturan Bayrou'nun sürüklendiği siyasi çıkmazı aşması zor görünüyor. Muhalefetteki aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisi yeniden seçimlere gidilmesini istiyor. Siyasi gözlemciler ise Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un erken seçimlere gitmek yerine yeni bir başbakan atayarak yeni bir azınlık hükümeti kurulmasını sağlamak isteyeceğine işaret ediyor.

AB'nin borçlanma kralı

Pazartesi günü hükümetin devrilmesiyle daha da derinleşecek olan asıl sorun, Fransız ekonomisindeki kötü gidişat ile ilgili. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un liderliğindeki Fransa, Avrupa Birliği'nin (AB) en yüksek kamu borcu ülkeler listesinin ilk sıralarında yer alıyor.

Fransa'nın kamu borcu 3 trilyon 350 milyar euroyu, yani gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yaklaşık yüzde 114'üne ulaştı. Üstelik borçları, daha da artıyor.

Ayrıca Fransa, GSYİH'nın yüzde 5,4 ile 5,8'i arasında seyreden oranla AB'de en yüksek bütçe açığını veren ülke haline geldi. Bütçe açığını AB'nin belirlediği yüzde 3'lük sınıra geriletmek için tasarrufa gidilmesi gerekiyor.

Ancak siyasi karar alıcılar bu tasarruf planlarını hayata geçiremedikleri için de finansal piyasalar, Fransız devlet tahvillerine yüksek risk pirimleriyle tepki veriyor. Yüksek risk pirimleri, yatırımcıların Fransa'nın devlet borçlarını geri ödeme konusunda daha fazla risk algıladığına işaret ediyor. Örneğin on yıl vadeli Alman devlet tahvilleri için yaklaşık yüzde 2,7 faiz ödenirken Fransız tahvilleri için bu oran yüzde 3,5 civarında.

Euro Bölgesi için risk var mı?

Peki Fransa ekonomisi kontrolden çıkarsa euro konusunda endişelenmeli miyiz?

DW bu soruyu Leibniz Avrupa Ekonomik Araştırma Merkezi ekonomisti Friedrich Heinemann'a yöneltti. "Evet, endişelenmeliyiz" diyerek soruyu yanıtlamaya başlayan Heinemann, şöyle devam etti:

"Hemen önümüzdeki aylarda, yani kısa vadede yeni bir borç krizi yaşanmasından endişe duymuyorum. Ancak elbette, son yıllarda sürekli artan borç oranına sahip Fransa gibi büyük bir ülke şimdi siyasi olarak daha da istikrarsızlaşırsa, bunun nereye varabileceğini sorgulamak gerekir."

Üstelik başka ülkeler de sermaye piyasalarından kaynak sağlamaya çalışıyor, çok yüksek oranlarda borçlanıyor. Tahvil piyasaları bu nedenle de son derece gergin. Çünkü örneğin sonbaharda Almanya, Japonya ve ABD gibi diğer büyük ekonomiler de tahvil ihraç edecek.

Ekonomist Heinemann, "Tahvil piyasalarının aslında da da tedirgin olmaması, yani Fransa'nın faiz primlerinin daha da artmaması, Avrupa Merkez Bankası'nın istikrarı sağlamak için tereddüt  etmeden Fransız devlet tahvillerini satın alacağına dair var olan umuttan kaynaklanıyor" diyor.

"Ancak bu umut yanıltıcı olabilir" sözlerine vurgu yapan Heinemann, "Çünkü Avrupa Merkez Bankası bu noktada itibarını zedelememeye dikkat etmek zorunda" uyarısını yapıyor.

Ne zaman tasarruf gerekse, kıyamet kopuyor

Fransa'da ne zaman tasarruf yapılması gerekse ya da ne zaman önemli reformlar hayata geçirilmek istense hep aynı şey yaşanıyor. Hem sol hem de sağ partiler kıyameti koparıyor ve destekçilerini sokağa çıkmaları için hemen harekete geçiriyor. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Sendikalar, meclisteki güven oylamasından iki gün sonrası için genel grev çağrısı yaptı.

Bu da 2018 sonbaharında Fransa'yı felç eden Sarı Yelekliler hareketini akıllara getirdi. Cumhurbaşkanı Macron'un yeşil dönüşüm yolunda ilerleme kaydetmek için dizel ve benzine vergi artışı istemesi bu gösterileri tetikleyen etken olmuştu.

Avrupa kurumlarının sorumluluğu var mı?

Bazı uzmanlar, Fransız ekonomisinde yaşanan kötüleşmeden Avrupa Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası'nın da sorumlu olduğu görüşünde.

Ekonomist Friedrich Heinemann "Avrupa Komisyonu, sorunun oluşmasında pay sahibi çünkü Fransa'da olanlarlara hep göz yumdu, görmezden geldi" diyor. Heinemann, bunun perde arkasında varılan bir siyasi uzlaşı ile yapıldığını söylerken de bunda popülistlere ivme kazandırma korkusunun rol oynadığını aktarıyor.

Bu arada Fransa, sadece faizleri ödeyebilmek için yılda 67 milyar euro bulmak zorunda. Ülke ağır bir baskı altında, çünkü AB'ye yüksek bütçe açığını aşamalı olarak azaltma taahhüdü var.

Ancak AB ile bu konuda varılan mutabakatı da Başbakan François Bayrou ile yapıldı. Görünen o ki, Bayrou bu görevini daha fazla sürdüremeyecek.

Krizi geride bırakma umudu var mı?

Fransa'nın acilen sosyal devlet reformlarına ihtiyacı var. Devlet harcamalarının da azaltması gerek. Alternatif ise vergi artışları. Ama devlet zaten vatandaşlarından ve şirketlerinden çok yüksek vergiler alıyor.

Fransa'da borçların ve devlet harcamalarının azaltılması konusunda partiler arası bir uzlaşı sağlanmasının zor göründüğüne işaret eden Heinemann ise şu değerlendirmeyi aktarıyor:

"Şu anda sol ve sağ kanattaki popülistler güç kazanıyor, bu yüzden böyle bir uzlaşma olacağını düşünmüyorum... Merkezdeki partiler de güç kaybediyor. Bu nedenle Fransa konusunda karamsarım ve bir çözüm ihtimali görmüyorum."

Krizin yayılma riski mevcut mu?

Londra'daki Capital Economics'in Avrupa Baş Ekonomisti Andrew Kenningham'a göre, finansal piyasalar için tehlikeler şimdilik yönetilebilir düzeyde.

Kenningham, "Şimdilik sorunlar büyük ölçüde Fransa ile sınırlı görünüyor, en azından Fransa sorununun çok büyümemesi koşuluyla" diyor.

Bununla birlikte Fransa'da çok daha büyük bir krizin yaşanabileceği senaryolarının da söz konusu olduğunu, bunun da krizin yayılma riskini artırdığını söyleyen Andrew Kenningham, şu çarpıcı analizi aktarıyor:

"Nihayetinde Fransa, Euro Bölgesi'ndeki en büyük ikinci ekonomi. Komşularıyla önemli ticari ve finans ilişkilerine sahip. Siyasi olarak da AB'ye liderlik eden bir güç. Fransa'da bir kriz, Avrupa projesinin hayatta kalma yetkinliğinin sorgulanmasına yol açabilir... Önümüzdeki bir ila iki yıl içinde bu büyüklükte bir kriz beklemiyoruz. Ancak böyle bir şey olursa, yayılma ihtimali çok daha büyük bir risk haline gelebilir. Ve bu, Avrupa Merkez Bankası'nın yüzleşmesi gerekecek bir risk."

ABD ile ticaret gerilimi baskıyı daha da artırıyor

Fransa'daki siyasi krizin zamanlaması da endişeleri artırıyor. Çünkü AB'nin ABD ile ticaret görüşmeleri hâlâ tam olarak tamamlanmadı.Ve AB'nin, artık yönetilemez hale gelen Fransa'da yaşanan kriz nedeniyle elinin zayıflaması, oldukça kötü.

Fransa siyasetinde "Daha fazla korumaya, daha yüksek gümrük vergilerine ihtiyacımız var, Avrupa pazarını ve en iyisi Fransa'yı çok daha fazla koruma altına almalıyız" diyen siyasi aktörler olduğuna vurgu yapan ekonomist Heinemann, özellikle sol ve sağda "Trumpçıların" varlığına dikkat çekiyor.

Alman ekonomist, bu nedenle Avrupa Komisyonu üzerindeki baskının artabileceğini, Avrupa'nın da Trump'ın gümrük vergilerine, kendi gümrük vergileriyle karşılık verebileceğini aktarıyor, "İşte o zaman gerçek bir ticaret savaşı tehlikesi artar" diyor.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.