Mekke'de Kabe'nin etrafında tavaf etmek Hac ibadetinin başlıca unsurlarından biri. Milyonlarca Müslüman Kabe'nin etrafında dönerken, bir çoğu da Muhammed Peygamber'in sünneti uyarınca uzanıp "Hacer ül Esved"i yani Siyah Taş'ı öpmeye çalışır. Bu sahne 1400 yıldan bu yana tekrarlanıyor.
Ancak İslam tarihi kitaplarına bakılırsa, Siyah Taş 20 yıldan uzun bir süre Kabe'de yoktu, çünkü kaçırılmıştı.
Şiddetli siyasi ve dini anlaşmazlıklar yaşanırken, Kabe 1100 yıl kadar önce kanlı bir saldırı ve yağmaya konu olmuştu.
M.S. 930 yılında Mekke, Karmatilerin saldırısına uğradı.
Saldırı sırasında hacılar öldürüldü.
Siyah Taş ya da Arapça adıyla Hacer ül Esved alındı ve Karmatiler'in bugünkü Suudi Arabistan'ın doğusunda yer alan El Ahsa bölgesinde bulunan başkentlerine götürüldü.
Karmatiler kimdir?
İslam mezhepleri hakkındaki referans kitaplar, Karmatilerin 9. Yüzyılda İsmaililere bağlı siyasi ve dini bir hareketin üyeleri olduğunu söylüyor. Fakat kısa süre sonra Karmatiler İsmaililer'den ayrıldı ve daha radikal bir dini ve siyasi yorumu benimsedi.
İsmaililer ise İslam'ın ilk dönemlerindeki büyük doktrin farkları ve anlaşmazlıklar sırasında ortaya çıkan Şii mezheplerinden biri.
Muhammed Peygamber'in amcasının oğlu ve aynı zamanda Peygamber'in kızı Fatima'nın eşi Ali ibn Ebu Talib'i halife olarak gören Şiiler, farklı gruplara bölündü. Bu gruplar aynı zamanda imamlık meselesinde de kendi aralarında görüş ayrılıkları yaşıyordu.
Soyu Kerbela'da Emevi halifesi Yezid tarafından öldürülen İmam Hüseyin'e dayanan İmam Cafer El Sadık'ın ölümünden sonra, iki Şii inancı arasında daha sonra İslam dünyasında önemli bir etkisi olacak bir ayrım ortaya çıktı.
Ana akım Şiiler olan Oniki İmamcıları temsil eden bir grup, İmam Cafer El Sadık'ın ölmeden önce takipçilerine halefinin üçüncü oğlu Musa el Kazım olduğunu söylediğine inanıyor.
Sonra da imamlığın onun oğlu Musa el Rida'ya ve en sonunda da beklenen Mehdi olduğuna inanılan Onikinci İmam Muhammed ibn el Hasan el Askeri'ye geçtiğini söylüyorlar.
Diğer grup İsmaili Şiiler arasında ise iki farklı inanış var.
İsmaililer Cafer el Sadık'tan sonra İmamlığın en büyük oğlu İsmail'e geçtiğine inanıyor. Bazılarıysa İsmail'in babası hayattayken ölmediğine ve baskılardan kaçmak için ortadan kaybolduğunu düşünüyordu. Bazı diğer İsmaililer de İsmail'in babası yaşadığı sırada öldüğünü ve dolayısıyla imamlığın İsmail'in oğlu Muhammed bin İsmail'e geçtiğini kabul ediyor .
İsmaili Şiiler arasındaki görüş ayrılıkları 9. yüzyılda da sürdü ve bu dönemde ortaya yeni bir bölünme çıktı.
Bu ayrışmada da bir grup Muhammed ibn İsmail'in ölmediğine ve beklenen Mehdi olduğuna inanıyordu. Bunlara Karmatiler de dahildi.
Diğer grup ise Muhammed ibn İsmail'den sonra da İmamlığın devam edip, Sünni Abbasilere rakip olan Fatimilere kadar uzandığını düşünüyordu. Fatimilerin devleti Kuzey Afrika, Mısır, Akdeniz ve Hicaz'a kadar büyümüştü.
Anlaşmazlık hangi şartlarda ortaya çıktı?
Karmati ismi, Hamdan Karmat adı verilen İsmaili bir vaizle ilişkilendiriliyor.
Bu isim konusunda çeşitli rivayetler var. Bazıları "Karmat" kelimesinin Ermenice'den geldiğini ve ayaklarının küçük ya da gözlerinin kırmızı olması nedeniyle bu adın verildiğini söylüyor.
Hamdan Karmat, Irak'ın güneyindeki Küfe ve çevresinde M.S 9. yüzyılın sonlarında aktifti ve öğretileri Yemen, Akdeniz ve Bahreyn gibi İslam dünyasının çeşitli köşelerine yayıldı.
Bahreyn o dönem, bugün Bahreyn olarak bilinen adalar da dahil olmak üzere Arabistan'ın doğu bölgelerine verilen isimdi.
Bahreynli Karmatiler Arap Körfezi'nde güçlerini artırırken, İslam dünyası çok sayıda önemli gelişmeye tanıklık ediyordu.
Abbasi halifeliği 10 ve 11. yüzyıla doğru gücünün büyük kısmını kaybetmişti. Çeşitli bölgelerde çok sayıda devlet ve emirlik ortaya çıktı.
Bu sadece Bağdat'taki Abbasi halifelerin siyasi hakimiyetinden çıkış anlamına gelmiyordu, bazen de Sünni dini hakimiyetlerinin altını oyuyordu.
Örneğin Fatimiler, İsmaili Şii doktrinine bağlı paralel bir halifelik kurmuştu.
"11. Yüzyılda İslam Medeniyeti" adlı kitabında Alman akademisyen Adam Metz, 11. Yüzyılın bir döneminde Abbasi halifelerinin Bağdat ve çevresi dışında herhangi bir otoritesi olmadığını söylüyor.
10 ve 11. yüzyıllarda, Fatimi devleti gibi Abbasi halifeliğine rakip devletler ve emirlikler ortaya çıktı.
Abbasi halifeliğinin karşılaştığı zorluklar arasında 10. yüzyılda Irak'ın güneyindeki Zenc isyanı ve İran'daki Babek Hürremi isyanı gibi dini unsurların yanı sıra karışık, siyasi ve ekonomik istekleri de olan ayaklanmalar da vardı.
Karmatiler bu isyanlardan etkilenmiş olsa da olmasa da Abbasi halifeliğinin dini ve siyasi otoritesine karşı bir tehdit oluşturdular.
Karmatiler Abbasilerle çok sayıda savaşa girişti. Ancak bu düşmanlık atmosferi sırasında arada görece barış ve hatta işbirliği dönemleri de görüldü.
Karmatilerin düşmanları arasında sadece Sünni Abbasi halifeleri değil, İsmaili Şii inancına bağlı Fatimiler de vardı.
Karmatiler ve Fatimiler arasındaki İmamlık tartışması iki grup arasındaki tek düşmanlık nedeni değildi. Daha çok Fatimilerin yükselişi ve Karmatilere komşu bölgelerdeki kontrolleri de bu iki grubun savaşmasına yol açan faktörlerden biriydi.
Abbasilerle olduğu gibi, Karmatilerin Fatimilerle ilişkileri sırasında da dostluk ve işbirliği dönemleri yaşandı.
Ebu Tahir ve Mekke'ye saldırı
İslam tarihi kitapları, Bahreynli Karmatilerin liderliğinin M.S 923'te Ebu Tahir el Canabi'ye geçtiğini gösteriyor.
929'da Ebu Tahir ve grubu, Hac mevsimi sırasında Mekke'ye saldırdı. Saldırının kanlı ve dramatik detayları tarih kitaplarında yerini aldı.
Tarihi kayıtlar, ana hacı kervanı Mekke'ye ulaştıktan sonra Ebu Tahir ile yüzlerce askerinin ve atlısının buraya geldiği haberleri alındığını gösteriyor.
Mekke Emiri önde gelenlerden bir heyet oluşturdu ve Ebu Tahir'i parayla ikna etmeye çalıştı. Karmatiler teklifi reddetti ve savaş çıktı.
Çatışma Karmatilerin zaferiyle sonuçlandı.
Karmatiler Mekke'ye girip, çok sayıda hacıyı öldürdü.
Ayrıca Mekke ve Hac ibadetinin kutsallığıyla dalga geçtiler, Kabe'nin kapısını kırıp, girdiler ve Hacer ül Esved'i aldılar.
Tarihçiler bu olaylar sırasında onbinlerce kişinin öldürüldüğünü tahmin ediyor.
Hacer ül Esved yani Siyah Taş, Kabe'de.
Londra'daki İsmaili Çalişmaları Enstitüsü'nden Fatimi tarihçisi Profesör Shinwell Giwa, BBC'ye yaptığı açıklamada, Karmatiler hakkında daha sonra yazılan her şeye ihtiyatla yaklaşılması gerektiğini, çünkü bunları düşmanlarının kayda geçirdiğini söylüyor.
Giwa "Karmatiler de Hariciler gibiydi, herkese, Fatimilere bile düşmanlardı" diyor.
Giwa, Karmatilerin Siyah Taşı almalarının bir nedeninin, hacıları kendi güçlü oldukları alanlara çekme çabası olabileceğine inanıyor.
İsmaili akademisyen Farhard Daftary de "Şii İslam'ın Tarihi" adlı kitabında, Ebu Tahir El Canabi'nin astronomik hesaplamalara dayanarak, beklenen Mehdi'nin geleceğini ve "Şeriatın yerinin olmadığı tarihin son aşamasının başladığını" düşündüğünü yazıyor.
Mekke'nin Müslümanlar arasındaki siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle kanlı saldırılara daha önce de uğramış olmasına rağmen, Karmatilerin saldırısının İslam dünyası üzerinde önemli bir psikolojik etkisi oldu.
Tarih kitaplarına göre hem Abbasi hem de Fatimi halifesi hemen Ebu Tahir'e bir mektup yazıp, Siyah Taşın Mekke'ye geri gönderilmesini istedi. Fakat sonuç alamadılar.
Ancak Abbasiler de Fatimiler de Karmatileri Siyah Taş'ı geri getirmeye zorlamak için askeri güç kullanmadı.
Fakat Müslümanlar, Hacer ül Esved'in olmamasına karşın Hac ibadetlerine devam ettiler. O zamanlar hacıların taşın durduğu yere ellerini sürüp, öptüklerini aktaran rivayetler var.
Siyah Taş nasıl geri verildi?
Mekke saldırısından iki yıl sonra Karmatiler kendi aralarında bir kriz yaşamaya başladı.
Adı farklı kaynaklarda farklı aktarılan bir kişi çıkıp, beklenen Mehdi olduğunu iddia etti. Çevresindekileri kendisini mehdi olarak tanımaya ikna etti ve Karmati liderlerinin şüpheleri büyüyünce bu kişi öldürüldü.
Ebu Tahir'in ise 945 ya da 946 yılında öldüğüne inanılıyor.
Karmatiler 22 yıl sonra Siyah Taş'ı Mekke'ye geri verdi.
Tarihçilerin bunun nedeni konusunda farklı görüşleri var.
Bazı tarihçiler, Siyah Taş'ın Abbasilerin Karmatilere büyük miktarda para ödemesi sonucu geri verildiğini söylerken, başka kaynaklar Fatimi halifesinin emriyle alındığını yazıyor.
Ancak Dr. Shinwell Giwa, bir Karmati'nin Mehdi iddiasıyla ortaya çıkması ve ölümünün, takipçilerin Karmati lider kadrosuna olan güvenini zedelediğini, otoritelerinin bozulduğunu ve Siyah Taş'ı geri verdiklerini söylüyor.
Karmetiler bir süre daha Bahreyn'deki hakimiyetlerini sürdürdü ve 1077 civarında dağıldı.
Eşitlik ve 'sosyalizm'
Mekke'ye saldırı, Ebu Tahir ve grubunu İslam düşmanlığıyla suçlayan ve hatta İsmaili inancına genel anlamda karşı çıkan düşmanlarının argümanlarını körükledi.
Tarihi kayıtlarda, Fatimiler Mekke saldırısının arkasında olmakla suçlandı. Çünkü İsmaililer karşı çıkmasalar da, Hac ibadetinin önemini hafife alıyorlardı.
Ancak Dr. Shinwell Giwa bu suçlamaların Abbasiler ve Fatimiler arasındaki propaganda savaşı çerçevesinde Abbasi tarihçilerden geldiğine inanıyor.
Mekke saldırısı, tarihçilerin Karmatiler konusunda anlaşamadığı tek şey değil. Hakimiyetleri döneminde servet dağılımına yaklaşımları da tartışmalı.
İslam tarihi kitaplarında, Karmati topluluklarında servet dağılımında bir tür eşitlik, ekonomik komünizm ve sosyal liberallik olduğu anlatımları var.
Bu da günümüz tarihçilerinin Karmatileri toplumun en alt kesimlerinin köleleştirilmesine dayanan feodal sistemle mücadele etmeye çalışan "öncü sosyalistler" olarak tanımlamasını beraberinde getirdi. Bir diğer grup tarihçiyse bunun abartılı olduğu görüşünde.
Fakat en nihayetinde, Karmatiler Mekke saldırısı ve Hacer ül Esved'in alınması yüzünden çok sayıda Müslümanın hafızasına olumsuz bir şekilde yerleşti.
KAYNAK: BBC Türkçe