Suriye'de Dürzi kenti Süveyda'daki çatışmalarda 'en az 99 kişi öldü'

Suriye'de Dürzi kenti Süveyda'daki çatışmalarda 'en az 99 kişi öldü'
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Suriye İçişleri bakanlığı, ülkenin güneyinde Dürzi azınlığın yoğun olarak yaşadığı Süveyda'da çıkan çatışmalarda ölenlerin sayısı artıyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne (SOHR) göre çatışmalarda büyük çoğunluğu Dürzi en az 99 kişi hayatını kaybetti.

SOHR, haberlerini yerel kaynaklara dayandırıyor.

Çatışmalar Dürzi gruplar ve bölgedeki Bedevi aşiretler arasında yaşanıyor.

Şam yönetiminin bölgeye gönderdiği güvenlik güçleri arasından da ölenler olduğu aktarılıyor.

İçişleri Bakanlığı açıklamasında, "Ordu ve iç güvenlik güçlerinin Süveyda'nın merkezine yaklaştığı" duyuruldu.

Bu ilerme sırasında İsrail ordusu da Süveyda'da bulunan Suriye tanklarının vurulduğunu açıkladı.

İsrail daha önce bölgedeki Suriye'deki Dürzileri koruyacağını duyurmuştu.

Fransız AFP haber ajansının muhabiri, Suriye güçlerinin Pazartesi günü Dürzi köyü El-Mezra'nın kontrolünü ele geçirdiğini aktardı.

Süveyda'daki en büyük Dürzi gruplarından biri olan Onurlu Adamlar Hareketi'nin sözcüsü Bassem Fakhr, AFP'ye yaptığı açıklamada, Süveyda kentinin ileri gelenleri ile Şam yönetimi güçleri arasında müzakerelerin sürdüğünü kaydetti.

Çatışmaların odağındaki Dürziler kimdir?

Fakhr, hareketlerinin Şam yönetimine karşı olmadığını ve diğer Dürzi grupların da yer alacağı bir üniformalı güvenlik biriminin kurulması konusunda "aylar önce" anlaşma yapıldığını savundu.

Fakhr, "Devleti destekliyoruz, ancak devlet bu anlaşmanın uygulanmasını geciktiriyor" iddiasında bulundu.

Nasıl başladı?

Suriye, 2011'de patlak veren iç savaş öncesi 700 bin Dürziye ev sahipliği yapıyordu.

Azınlığın büyük kısmı hala Süveyda vilayetinde yaşıyor.

bölgedeki Sünni Bedevi aşiretler ve Dürzi topluluklar arasında zaman zaman şiddet olayları yaşanıyor.

Reuters'ın görgü tanıklarına dayandırdığı bilgilere göre, şiddet bir dizi insan kaçırma olayıyla başladı.

Şam-Süveyda otoyolunda bir Dürzi tüccarın kaçırılması da bu bağlamda ele alınıyor.

13 Temmuz Pazar günü patlak veren çatışmalar, Bedevilerin yaşadığı el-makvas mahallesinde başladı.

Dürzi güçlerin mahalleyi ablukaya alıp ele geçirdiği belirtildi.

Daha sonra Bedevilerin vilayetin batı ve kuzeyindeki Dürzi yerleşimlerini hedef almasıyla çatışmalar Süveyda'nın diğer kısımlarına sıçradı.

Reuters'ın sözlerini aktardığı Süveyda24 web sitesini yöneten Dürzi araştırmacı Rayan Marouf, "Süveyda şehrinde ilk kez mezhep çatışması patlak veriyor, eğer sona ermezse bir kan gölüne doğru gidiyoruz" dedi.

Suriye İçişleri Bakanlığı, durumu "tehlikeli bir tırmanma" olarak tarif etti ve istikrarın sağlanması için bölgeye güvenlik güçlerinin sevk edildiğini duyurdu.

Dürzilerin ruhani liderleri itidal çağrıları yaptı.

Süveyda 24'ün aktardığına göre Bedevi ve Dürzi liderler arasında gerilimi düşürmek için yürütülen arabuluculuk çalışmaları kapsamında iki taraftan da kaçırılan kişiler serbest bırakıldı.

Ancak 14 Temmuz Pazartesi sabahı Şam'a bağları güçlerin bölgeye geldiği saatlerde Süveyda kırsalında bir köye insansız hava araçlarıyla saldırı gerçekleşmesiyle çatışmalar yeniden alevlendi.

Suriye'nin güneyinde Nisan sonu ve Mayıs başında da çatışmalar yaşandı ve çok sayıda kişi hayatını kaybetti.

Dürziler kimdir?

Dürzilik 11. yüzyılda, Şii mezhebinin bir kolu olan İsmaililik içinden doğdu.

Dürziliğin adı, Orta Asya kökenli din adamı Muhammed bin İsmail el-Derezi'den geliyor.

Dürziler çoğunlukla Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail ve İsrail işgalindeki Golan Tepeleri'nde yaşıyor.

Suriye'deki varlıkları yüzyıllar öncesine dayanıyor.

Suriyeli Dürziler'in büyük çoğunluğu başkent Şam'ın güneyindeki Süveyda Vilayeti'nde yaşıyor.

Suriye'de başka bölgelerde de Dürzi köyleri bulunuyor.

Dürziler, yüzyıllar boyunca zulme uğramamak için dinleriyle ilgili olarak adeta bir kapalı kutu gibi yaşadılar.

Sadece inancına derin bir bağlılık sergileyen çok az sayıda Dürzi'nin, tam olarak dini törenlere katılmasına ve dini yazılara erişimine izin veriliyor.

Her ne kadar Dürziler bölgenin din tarihini biçimlendirmede belirgin bir rol oynamış olsalar da geleneksel bağlamda siyasetin dışında kalan bir grup olarak değerlendiriliyorlar.

Ancak Dürziler uzun yıllar Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde yaşadı, ayaklanmalar başlattı.

19. yüzyılda Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanı sırasında ise Osmanlı'nın yanında yer aldı.

1925'te Suriye'de Fransız işgaline karşı direnişte önemli bir rol oynadılar ve Sultan el-Atraş liderliğindeki Büyük Suriye İsyanı'nda başı çektiler.

Suriye'deki Dürzi topluluğunun sayısı 700 bini buluyor.

Dürzileri koruma sözü veren İsrail, 30 Nisan'da Sahnaya'da hava saldırısı düzenledi.

Dürziler Suriye'de çoğunlukta Şam civarında, Süveyda ve Idlib vilayetlerinde ve İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri'nde yaşıyor.

İsrail'de ise yaklaşık 150 bin Dürzi yaşıyor ve çoğu İsrail toplumunun ve ordusunun bir parçası olmuş durumda.

Golan Tepeleri'ndeyse 23 bin Dürzi var ancak çoğu Suriye'yi vatan olarak benimsemeyi sürdürüyor ve İsrail vatandaşlığını reddediyor.

Suriyeli Dürziler'in büyük çoğunluğu Esad yönetimine sadıktı.

Dürziler Esad'ın düşmesi durumunda, azınlık gruplarının hedef alınacağından ve toplulukların Suriye'deki Sünni çoğunluk içinde yer alan radikaller tarafından ortadan kaldırılacağından korkuyordu.

Liderleri kimler?

Dürzilerin bugün üç ruhani lideri bulunuyor: Şeyh Hikmet el-Hicri, Şeyh Hamud el-Hanavi ve Şeyh Yusuf Carbu.

En önemli Dürzi askeri liderler ise Laith Al-Balaous ve Süleyman Abdülbaki olarak kabul ediliyor.

Dürzilerin çoğu eski Suriye lideri Beşar Esad'a karşı ayaklanmadı; iç savaşa da dahil olmamaya çalıştı.

Dürzilerin çoğu yalnızca kendi bölgelerini korumak için yerel komiteler kurmak amacıyla silahlandı.

Yaşadıkları bazı bölgeler özellikle 2012-2015 yılları arasında IŞİD ve Nusra Cephesi'ne bağlı grupların küçük çaplı saldırılarının hedefi oldu.

2014'ün sonunda Nusra Cephesi liderliğindeki muhalif grupların İdlib'in kontrolünü ele geçirmesinin ardından, Nusra Cephesi savaşçıları ile İdlib kırsalındaki Kalb Lovze köyündeki Dürzi topluluğu sakinleri arasında bir anlaşmazlık çıktı ve silahlı çatışmaya dönüştü.

Nusra Cephesi yerel sakinler tarafında silahlı saldırıyı başlatmakla suçlandı. Olaylarda yaklaşık 20 Dürzi ve üç Nusra Cephesi üyesi hayatını kaybetti.

Olayların ardından Nusra Cephesi, savaşçılarının "komutanlarına danışmadan hareket ettiğini" belirten bir açıklama yaptı.

Örgüt açıklamasında, "kapılarının herkese açık olduğunu" belirterek olayları yatıştırmaya çalıştı.

Nusra Cephesi'nin Hayat Tahrir el-Şam'a (HTŞ) dönüşmesiyle birlikte olaylar devam etti ve İdlib'deki Dürzi topluluğu arasında endişelere yol açtı.

Syrians for Truth and Justice (Hakikat ve Adalet peşindeki Suriyeliler) örgütü, önce Nusra Cephesi ve daha sonra Heyet Tahrir eş-Şam olmak üzere silahlı İslamcı grupların İdlib'de Dürzi vatandaşlara karşı işlediği insan hakları ihlallerini 2022'de raporlaştırdı.

Örgüt, 2012 ile 2022 yılları arasında Dürzilerin çoğunlukta olduğu bölgelerde 53 kaçırma olayının gerçekleştiğini kaydetti. Raporda kaçırmaların 23'ünden Heyet Tahrir eş-Şam sorumlu tutuldu.

Raporda ayrıca yıldırma, dini zulüm ve mülk ve gayrimenkule el konulması gibi diğer insan hakları ihlalleri de sıralandı.

2023'te, Suriye'de silahlı çatışmaların nispeten azaldığı bir dönemde, Süveyda'daki Dürzi toplumunun bir kesimi, rejimi destekleyen Şeyh Yusuf Carbu hariç, dini otoritelerin desteğiyle rejime karşı protestolar düzenledi ve Beşar Esad'ın yönetimi bırakmasını talep etti.

Protestolar, Süveyda'daki Sultan el-Atraş'ın türbesinin yakınındaki Karama Meydanı'nda yoğunlaştı.

Dürziler hükümete yeniden güvenebilir mi?

Suriye'nin Ahmed eş-Şera liderliğindeki yeni yönetimi için bir diğer sorun da Dürzilerin elindeki silahlar.

İç savaş boyunca Dürziler yaşadıkları bölgeleri korumak için yerel silahlı gruplar oluşturdu.

Şeyh Hikmet el-Hicri, Ocak ayında verdiği bir röportajda, Esad rejiminin düşmesinden hemen sonra yeni yönetimle ilişki kurmaya başladıklarını söyledi.

Röportaj sırasında Şeyh Hikmet el-Hicri, Eş-Şera'ya bir mesaj da gönderdi. O mesaj, "geçiş aşamasının başarıyla aşılabilmesi ve daha net olması gereken bir sonraki aşamanın güvence altına alınabilmesi için diyalog ve fikir alışverişi" çağrısında bulunuyordu.

Bu mesaj öncesinde, Aralık ayında, Dürzi liderler Eş-Şera ile bir araya gelmişti.

Görüşme sırasında Eş-Şera, Suriye'nin "bölünmemesi gerektiğini ve sosyal adaleti sağlamak için devlet ile tüm mezhepler arasında bir sosyal sözleşme olması gerektiğini" belirtti.

Eş-Şera Dürzi heyetine, "Bizim için önemli olan, ayrılığa yol açabilecek kotaların veya ayrıcalıkların olmaması" dedi.

Mart başında Şam kırsalında Dürzilerin çoğunlukta olduğu Ceramana kasabasındaki Dürzi militanlar ve güvenlik güçleri arasındaki çatışmalarla iki taraf arasındaki ilişkiler ilk kez test edildi.

Ancak, yüzlerce Alevi sivilin öldürüldüğü bildirilen Suriye'nin kıyı bölgesindeki son olaylar sonrası Şeyh Hikmet el-Hicri, kıyıdaki askeri operasyonların durdurulması çağrısında bulundu.

8 Mart'ta El-Hicri, yaşananları "sistematik öldürme" olarak tanımladı.

El-Hicri son çatışmaları da "sistematik" olarak nitelendirdi; "Artık kendisine hükümet diyen bir gruba güvenmiyoruz, çünkü hükümet aşırılıkçı çeteler aracılığıyla kendisine sadık halkı öldürmez ve katliamdan sonra bunların kendileri dışındaki güçler olduğunu iddia etmez" dedi.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.