Suriyeliler nefret söylemiyle karşı karşıya

Suriyeliler nefret söylemiyle karşı karşıya
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Fayez Sara / Şarku'l Avsat
Suriyeli gazeteci

Suriyeliler artan nefret söylemiyle karşı karşıya; zorbalık vakaları, ihanet ve şüphe suçlamaları, dışlama ve yıkım çağrıları, başkalarına saygısızlık eden ve haklarını ihlal eden davranışları teşvik etme tekrarlanıyor.

Bunların hepsi toplum içinde karşıtlıkları pekiştiriyor ve bireysel veya grup düzeyinde olsun çatışmaları büyütüyor.

Bir yandan toplumsal barışı tehdit ediyor, diğer yandan da gelecekte uzlaşma imkânlarının oluşmasını engelliyor.

Gerilimin tırmandığına dair göstergeler, medya ve sosyal medya platformlarında, Suriyelilerin Facebook ve WhatsApp gibi diğer platformlardaki paylaşım ve yorumlarında, YouTube videolarında söylediklerinde açıkça görülüyor.

Suriyelilerin daha az kullandığı X platformundaki durum da buna yakın.

Nefret söyleminin yükselişi, son 15 yılda birçok değişikliğe sahne olan Suriye çatışmasının mirasından bağımsız değil.

Bu süreçte Suriyeliler çeşitli düzeylerde felaketlere maruz kaldılar, en dikkat çekenleri yüz binlerce Suriyelinin öldürülmesi, çok daha fazlasının yaralanması, hastalanması ve zorla kaybedilmesi.

Suriyelilerin çoğunun yaşamlarının ve mallarının bir şekilde yerle bir olması.

Yaklaşık 27 milyonluk toplam nüfusun 10 milyondan fazlası 100'e yakın ülkede mülteci konumuna düştü.

Yaklaşık 5 milyon kişi Suriye içinde yerinden edildi.

Çoğu şehir ve köy tamamen veya kısmen yıkıldı, bir kısmı enkaz dağlarına dönüşmüş durumda ve bunların hepsi çatışmanın sonuçlarından sadece birkaçı.

Suriye halkının çatışmalardan kaynaklanan acıları ve sıkıntıları, göstericilerin Esad rejimine ve kendilerine karşı yürüttüğü savaşa karşı attıkları özgürlük, adalet, eşitlik ve Suriye birliği sloganlarının anlamını etkiledi.

Rejim ve müttefiklerinin politikası, siyasi ayrışmaların yanı sıra dinsel, mezhepsel ve bölgesel ayrışma ve çatışmaları pekiştirmeye çalıştı.

Bunun sonucunda söz ve eylem düzeyinde nefret arttı ve bu da nefret söylemlerinin yaygınlaşmasını destekledi ve birçok ortamda yayılmasını kolaylaştırdı.

Yukarıdaki gelişmeler etnik, dinsel, mezhepsel, bölgesel ve diğer düzeylerde daha fazla bölünmeye ve parçalanmaya yol açtı.

Bu durum medya ve sosyal medyadaki Suriyeli söylemler ve davranışlarda daha da belirgin hale geldi.

Suriyelilerin medya ve siber alanda yaptıkları paylaşımlar ve yorumlar da bunu doğruluyor; burada karşılıklı nefret dalgaları ve bitmek bilmeyen suçlamalar görülüyor.

Söylemin boyutu, içeriği ve yaygınlığı, bunun sadece çeşitli taraflardan destekçilerinin çabalarıyla sınırlı olmadığını gösteriyor.

Bilakis, kendisini destekleyen ve onu karışıklık ve ihtilaf çıkarma, hem bireyler hem de gruplar düzeyinde iç çatışmaların sınırlarını genişletme gibi azami hedeflerine ulaşmak için geniş çaplı bir akıma dönüştürmeye katılan taraflar da var.

Bilhassa Esad rejiminin 2011 devriminin başında oluşturduğu Suriye elektronik ordusunun faaliyetleri de en azından benzer durumlara yol açmıştı.

Bu ordu rejimin muhaliflerini, özellikle de fraksiyonları şeytanlaştırmada ve barışçıl olanlar da dahil olmak üzere faaliyetlerini çarpıtmada açık bir rol oynadı.

Güvenlik ve siyasi oluşumlarla milisler başta olmak üzere çeşitli yerli ve yabancı taraflar, sosyal medyadaki binlerce sayfa ile nefreti kışkırtmak için takma adlar ve sahte hesaplar kullanarak gizlice faaliyet yürütüyor.

Suriyeliler arasında bölünmeyi yayan ve pekiştiren gruplar da var.

Bunlar basit bir yorumu, farklı düşüncelerden Suriyeliler arasında elektronik bir savaş alanına dönüştürme potansiyeline sahipler.

Bu alanda hiçbir inceleme ve delile dayanmadan muhalif olan “hain”, destekçi ise “katil” olarak nitelendiriliyor, hiçbir inandırıcılığı ve sağduyusu olmayan ifadelerle karşılıklı sözlü ithamlarda bulunuluyor.

Esasında medya, özellikle de Esad rejimi ve müttefiklerinin medyası ile onlarla bağlantılı sosyal medya hesapları, taraflı yayınlar ve karalama kampanyaları aracılığıyla nefret söyleminin her şekilde ve çeşitli düzeylerde artmasına ve yayılmasına katkıda bulundular.

Hem sözlü hem de eyleme geçmeye kışkırtan nefret kampanyaları, toplumsal ayrışmaların derinleşmesi, her tür ve düzeyde ayrışmaların daha da pekişmesi, çeşitli çevrelerde şiddet ve aşırılığın körüklenmesi, Suriyeli topluluklar içinde korkunun yeniden üretilmesi ile sonuçlandı.

Tüm bu gelişmeler, ulusal düzeyde veya belirli bileşenler düzeyinde adil ve kabul edilebilir siyasal çözümlere ulaşılmasını zorlaştırıyor.

Nefretin giderek artma tehlikesinin ortasında, çözümün ne olduğu, nefretle mücadelede hangi yolların izlenmesi gerektiği sorusunu sormak gerekiyor.

Öncesinde nefret söyleminin tehlikelerini sıralamak ve açıklamak için medya ve toplum örgütleri aracılığıyla farkındalık kampanyaları başlatılmalı.

Özellikle gerginlik yaşayan taraflar arasında uzlaşma ve toplumsal barış söylemi desteklenip yaygınlaştırılmalı. Nefret döngüsünü kırmada aktivistlerin ve etkili kişilerin rolü güçlendirilmeli.

Tüm bu önlemlerin etkili olabilmesi için iki şeye odaklanılması gerekiyor:

Birincisi, nefret söylemine yönelik toplumsal ve ahlaki kınamayı yaygınlaştırmak.

İkincisi, nefret söylemini suç sayan ve faillerini cezalandıran yasalar çıkarmak.

Nefret söylemi sadece bir söylem ve bir davranışa çağrı değil; aksine vatandaşa, özellikle de sahibine zarar veren bir silah. Çünkü onları insanlıktan çıkarıyor ve yerle bir ediyor.

Yukarıda zikredilenlerin ötesinde bu söylem, Suriyelilerin yıkılmış bir anavatanı yeniden inşa etme umutlarından geriye kalanı tehdit ediyor.

Bu, bugün -bireyler ve kurumlar olarak- Suriyelilerin söylemlerini ve davranışlarını yeniden gözden geçirmeleri, ortak zemin aramaları, iyiliği amaç ve hedef haline getirmeleri, ortak ve daha iyi bir gelecek için çabalamaları, geçmişin bekçisi olmamaları, despotluğun, diktatörlüğün, sahte slogan ve hedefler altında sömürü ve yağma rejiminin geride bıraktığı mirasın tutsağı olmamaları gerektiği anlamına geliyor.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.