TBMM’de görüşülen enerji arzı ve madencilik konularına ilişkin yasa teklifi, zeytinlikler ve ormanlarda madenciliğe izin vermesiyle tartışma yarattı. Muhalefet düzenlemeyi 'vatana ihanet' olarak niteledi ve iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gitme sözü verdi.
Türkiye'nin enerji arzını karşılama amacı taşıdığı iddiasıyla hazırlanan "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi", 19 Haziran Perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nda görüşüldü.
Bunun ardından cuma günü kabul edilen teklif, Meclis Genel Kurulu'nda görüşülecek.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Bursa Milletvekili Mustafa Varank'ın başkanlığını yaptığı komisyon toplantısında, muhalefet ve iktidar temsilcileri arasında arbede yaşandı.
21 maddeden oluşan ve komisyondan geçen “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, yenilenebilir enerji yatırımlarını teşvik etmeyi ve yerli kömür santrallerinin ham madde sorunlarını çözmeyi amaçlıyor.
Ancak özellikle madencilik faaliyetlerine tanınan yeni ayrıcalıklar ve zeytinlik sahalarıyla ilgili düzenlemeler, çevre ve tarım alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin sert tepkisine neden oldu.
Zeytinliklerde madenciliğe kapı aralayan 11. madde
Teklifin en çok eleştirilen düzenlemesi olan 11. madde, elektrik üretimi amacıyla yürütülen madencilik faaliyetlerinin “doğayla uyumlu” şekilde zeytinlik alanlarda yapılabileceğini öngörüyor.
Aynı zamanda bu teklif, taşınmazları kamulaştırılan yurttaşların zeytinlik alanlarının uygun bedelle madencilik firmaları tarafından kiralanmasının önü açıyor.
11. maddeye eklenen geçici bir madde, elektrik üretimi gerekçesiyle zeytinlik alanlarında madencilik faaliyetlerine izin vererek çevreye ciddi zararlar doğurma riski taşıyor. Teklif ile zeytin ağaçlarının taşınması ya da yerine yenilerinin dikilmesi öngörülse de, ekosistemin bütünlüğü ve ağaçların verimliliği geri kazanılamayabilir.
Elektrik üretimine yönelik madencilik faaliyetlerinin başka bir alanda yapılamaması durumunda, zeytin ağaçlarının aynı il/ilçede taşınması ve geçici tesislerin kurulması kamu yararı gerekçesiyle mümkün kılınıyor.
Zeytinliklerin madenciliğe açılması, tarım alanlarının tahribine, biyolojik çeşitliliğin zarar görmesine ve toprağın doğal yapısının bozulmasına yol açabilir. Bu düzenleme, “kamu yararı” gerekçesiyle çevresel koruma ilkelerinin geri plana atılması eleştirilerine neden oluyor.
Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, teklifin komisyondan geçmesi ardından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Zeytin ağacına, toprağa, köylünün emeğine kasteden AKP’nin sömürge yasa teklifinin kritik 11. maddesi Sanayi Komisyonu’nda kabul edildi. Zeytinlikler maden şirketlerine peşkeş çekiliyor. Bu bir ‘enerji’ meselesi değil, vatana ihanettir!”
Sarıbal, 100 yaşındaki bir zeytin ağacının taşınamayacağını vurgulayarak, “Taşınan ağaç yaşamaz, verim vermez. Zeytini taşıyorum demek, kökünü kurutuyorum demektir,” ifadelerini kullandı.
Komisyon toplantısına çevre örgütleri alınmadı, arbede yaşandı
19 Haziran Perşembe günü TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu teklifi görüşmek üzere toplandı.
Komisyon salonuna, öncesinde toplantıya katılmasına izin verilen bazı üretici derneklerinin temsilcileri alınmazken, iktidar ve muhalefet temsilcileri arasında arbede yaşandı.
Ekoloji platformlarından da teklifin komisyonda kabul edilmesine tepki geldi.
1992'den bu yana çevre dayanışmasının öncülerinden biri olan sivil toplum kuruluşu TEMA Vakfı yaptığı paylaşımda, "Topraklarımız, suyumuz ve zeytinliklerimiz; yalnızca üretim değil, kültürümüz, sağlıklı yaşamımız ve gelecek nesillerin yaşam güvencesi açısından büyük önem taşımaktadır. Korunmaları hepimizin ortak sorumluluğudur," ifadeleriyle teklifi eleştirdi.
Teklifle birlikte, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinde ilgili kamu kurumlarının üç ay içinde görüş bildirmemesi halinde onay vermiş sayılması öngörülüyor.
Teklifte, ÇED sürecine dair 'olumlu görüş' şöyle ifade ediliyor:
"Çevresel etki değerlendirmesi işlemleri Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülür. Çevresel etki değerlendirmesi sürecinde ilgili kurumlar görüşlerini en geç üç ay içinde verir. Kurumların ilave süre talep etmeleri halinde en fazla bir ay ek süre verilir. Tüm değerlendirmelerini tamamlayarak bu süreler içinde görüş bildirmeyen kurumun görüşü olumlu kabul edilir. İzin vermiş kurumlar çevresel etki değerlendirmesi sürecinde olumsuz görüş veremez. Çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı alınan madencilik faaliyetleri için, ilgili kurum tarafından varsa mali yükümlülükler alınarak en geç bir ay içinde diğer işlemler tamamlanır."
Bu otomatik onay mekanizması, uzmanlara göre çevre koruma mevzuatının denetim mekanizmalarını aşındırabilir.
Ormanlarda bedelsiz izin
Devlet ormanlarında madencilik faaliyetleri için bedelsiz izin verilecek olması da başka bir tartışma konusu.
Bu izinler, yalnızca arama değil işletme aşamalarını da kapsıyor ve çevresel etki değerlendirme sürecinde “uygun görüş” olarak kabul ediliyor.
Bu düzenlemeyi “Orman Kanunu’nun 169. maddesine açık aykırılık” olarak nitelendiren CHP milletvekili Sarıbal, “İktidara geldiklerinde yıllık 12 milyon metreküp olan orman kesimi, bugün 25 milyona çıktı. Yangınlarda her yıl 38 bin hektar orman kül oluyor,” dedi.
İktidar kanadı, teklifin enerji ithalatını azaltmak ve arz güvenliğini sağlamak için hazırlandığını savunuyor.
2024’te Türkiye’nin elektrik üretiminin yüzde 14’ü yerli kömür santrallerinden karşılandı.
Ancak bu santrallerin üretime devam edebilmesi için getirilen geçici düzenlemeler, iklim hedefleri açısından eleştiriliyor.
Muhalefet teklifin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuracak
İlgili teklif ayrıca, Anayasa'ya aykırılığı açısından da tartışılıyor. Bu teklif ile Anayasa'nın 45. maddesinde yer alan "Tarım arazileri ile çayır ve meraların korunması" ilkesine aykırılık iddialarına yol açabilecek şekilde tarımsal bütünlüğün zarar görebileceği tahmin ediliyor.
CHP’li Sarıbal, teklifin bu haliyle kabul edilmesi durumunda, iptali için Anayasa Mahkemesi’ne götürüleceğini açıkladı.
“Zeytin katliamı, mera kıyımı, orman yağmasıyla geleceğimizi yok edecekler. Giderayak ne var ne yok satacaklar, halkı yerinden yurdundan edecekler. Yok öyle yağma!” diyen Sarıbal, sürecin yalnızca Meclis’te değil sahada da takipçisi olacaklarını vurguladı.