17 Ağustos depremi: Riskli yapılar 26 yıldır çözüm bekliyor

17 Ağustos depremi: Riskli yapılar 26 yıldır çözüm bekliyor
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

17 Ağustos depreminin 26. yıl dönümünde deprem güvenliği olmayan riskli yapılar halen İstanbul'un en temel sorunlardan biri olarak çözüm bekliyor.

Pelin Ünker / DW Türkçe

17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden tam 26 yıl geçti. Merkez üssü Gölcük olan deprem, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana geldi. Aynı fay hattının devamı ise batıda İstanbul'dan geçiyor.

Depremin ardından İstanbul'da 30 sene içinde her an 7-7,5 büyüklüğünde yıkıcı bir deprem olabileceği açıklandı. Bu tarihten beri kentte milyonlar deprem riskini bilerek yaşıyor. Senaryolar, yüz binlerce binanın hasar görebileceğini, milyonlara varan acil barınma ihtiyacının oluşabileceğini söylüyor.

17 Ağustos depremi Türkiye'nin gördüğü en büyük felaketlerden biriydi.

Resmi kayıtlarda can kaybı ve yaralı sayısı kurumlara göre farklılaşıyor: TBMM'nin 2010 raporu 18 bin 373 ölüm ve 48 bin 901 yaralıyı kayda geçirirken Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) kayıtlarında 17 bin 480 ölüm ve 23 bin 781 yaralı bilgisi yer alıyor. Büyüklük için de 7,4–7,6 aralığı veriliyor.

17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen depremde Adapazarı'nda yerle bir olmuş binalar. Enkaz yığını üzerinde çalışan bir iş makinesi görülüyor
17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem sonrası Adapazarı-- Fotoğraf: Pierre Verdy/dpa/picture alliance

Yıkımın boyutu hâlâ neden önemli?

1999'daki yıkım, konut ve işyeri stokunun ne kadar kırılgan olabileceğini gösterdi. TBMM kaynakları yüz binlerce bağımsız bölümün hasar gördüğünü, dönemin afet yönetimi kapasitesinin aşıldığını ortaya koyuyor. Bu gerçek, bugün "hangi binada, hangi mahallede risk var" sorusuna cevap verecek bir envanterin neden şart olduğunu da anlatıyor.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şube Başkanı Sinem Kolgu da "Bu endişe boşuna değil" diyerek 23 Nisan 2025'te Silivri açıklarında yaşanan 6,1'lik depremin kentin hazırlıksızlığını yeniden gösterdiğini hatırlattı.

Kolgu, İMO'nun düzenlediği toplantıda, "Depremin ne zaman, nerede ve ne büyüklükte olacağını bilmesek de şunu biliyoruz: Kentlerimiz güvenli değil. Olası bir depremde binalarımız, okullarımız, hastanelerimiz, ulaşım hatlarımız, tarihi eserlerimiz büyük yıkıma uğrayacak" dedi.

Hangi düzenlemeler yapıldı, ne eksik kaldı?

Depremden sonra bazı temel düzenlemeler hayata geçti. Zorunlu Deprem Sigortası (DASK) sistemi kuruldu; afet yönetimi 2009'da AFAD çatısı altında toplandı; yeni deprem kuralları 2019 itibarıyla yürürlüğe girdi. İstanbul'da Dünya Bankası destekli programla özellikle okullar ve hastaneler gibi kamu binalarında güçlendirme ve yenilemeler yapıldı; 944 okulun elden geçirildiği bildiriliyor.

Ancak uzmanlar, özel konut stokunda aynı hızın yakalanamadığını, bina bina risk taramasının yaygınlaşmadan güçlendirmenin hızlanamayacağını söylüyor.

Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener, 26. yılında yaptığı açıklamada Türkiye'nin hâlâ depremlere hazırlıklı olmadığını vurguladı. 6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş merkezli depremlerde gerçekleşen büyük yıkımın; mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı disiplinlerinin karar süreçlerinde yok sayılmasından ve kamusal denetimin dışlanmasından kaynaklandığını savunan Yener, 1999 depremi sonrası yapı denetimi düzenlemelerinin meslek odalarının uyarılarına rağmen ticarileştirildiğini, kamu yapılarının dahi zaman zaman denetim dışında kaldığını hatırlatarak "rantı önceleyen" uygulamaların ve liyakatsiz kadroların yıkımı büyüttüğünü söyledi.

6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremde Hatay'da yıkılan binaların havadan görüntüsü. Yan yatmış haldeki üç geniş bina dikkat çekiyor

6 Şubat Kahramanmaraş merkezli deprem sonrası Hatay-- Fotoğraf: AFP

Yener'e göre çıkış yolu, piyasacı yaklaşımları reddedip kamusal denetimi esas alan, Ulusal Deprem Konseyi ve Deprem Şurası'nın yeniden çalıştığı, ülke genelinde ayrıntılı bina envanterinin çıkarıldığı, depremle ilgili kurumların liyakat ve uzmanlık temelinde yeniden yapılandırıldığı bir modele geçmekten geçiyor. Yener, Yapı Denetim Kanunu'nun, ticarileşmiş denetim şirketleri yerine meslek odalarının sistematik olarak sürece dahil olduğu bir yapıya dönüştürülmesi gerektiğini savunuyor.

Adalet arayışı ve cezasızlık duygusu

TMMOB Makina Mühendisleri Odası'nın derlemesine göre 17 Ağustos sonrası müteahhitlere açılan yaklaşık 2 bin 100 davanın bin 800'ü yasal boşluklar nedeniyle cezasız kaldı. Kalan 300 dosyadan 110'u ceza ile sonuçlandı; çoğu ertelendi. Geriye kalanlar 16 Şubat 2007'de zamanaşımına uğradı. Kamu görevlilerinin yargılanmasına büyük ölçüde izin verilmedi.

En çok bilinen dosyalardan Yalova-Çınarcık'ta 198 kişinin ölümüne yol açan yapılar nedeniyle 18 yıl 9 ay hapse mahkum edilen Veli Göçer yaklaşık 7,5 yıl sonra tahliye edildi; oğlu Can Göçer ve ortağı Zafer Coşkun hakkında ise davalar zamanaşımından düştü. Ve bu tablo, "yanına kâr kalıyor" duygusunu güçlendiriyor ve caydırıcılığı zayıflatıyor.

Kentsel dönüşüm neden tartışmalı?

Kentsel dönüşüm, özellikle 2000 öncesi yapılarda can kaybını azaltmanın en etkili araçlarından biri olarak görülüyor. Buna rağmen hız ve eşitlik tartışması bitmiyor: Riskin yüksek, gelirin düşük olduğu mahallelerde süreç yavaş ilerlerken merkezi ve değerli bölgelerde yık-yap daha hızlı gidiyor. İnşaat Mühendisleri Odası "neresi daha riskliyse oradan başlayalım, yıkmakla sınırlı kalmayalım, güçlendirmeyi yaygınlaştıralım" çağrısı yapıyor. Makina Mühendisleri Odası ise denetimin piyasaya bırakılmaması, yer seçimi-tasarım-yapım-denetim zincirinin kamusal ve bağımsız bir modelle yönetilmesi gerektiğini vurguluyor.

Kolgu, kalıcı hale getirilen Özel İletişim Vergisi kapsamında 2025 başına kadar 40,2 milyar dolar toplandığını; buna karşın kentsel dönüşüme 2012–2024 döneminde yalnızca 480 milyar TL harcandığını belirtti. Bu süreçte tespit edilen milyonlarca riskli yapıdan yaklaşık 238 bininin dönüştürülebildiğine dikkat çekerek "Yani toplamın yalnızca yüzde 4'ü. Üstelik dönüşümler çoğu zaman rant değeri yüksek bölgelerde yoğunlaştı; gerçekten riskli pek çok yerde tek çivi çakılmadı" dedi.

Yener de dönüşümün sosyal adaleti gözetmeyen uygulamalarla mahalle kültürünü aşındırdığı görüşünde. Çözümün yerinde ve adil dönüşüm ile kamusal denetimin güçlendirilmesi olduğunu belirtiyor.

İstanbul depreme ne kadar hazır?

23 Nisan 2025'te Silivri açıklarında yaşanan 6,1–6,2 büyüklüğündeki deprem, "büyük Marmara depremi" tartışmasını yeniden alevlendirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Kandilli'nin güncellenmiş senaryosuna göre 7,5 büyüklüğünde bir sarsıntıda şehirdeki binaların yaklaşık yüzde 17'si (yaklaşık 194 bin bina) orta ve daha ağır düzeyde hasar görebilir; yüz binlerce haneyi etkileyen acil barınma ihtiyacı oluşabilir.

Olası İstanbul depremine ilişkin bu senaryolar, hazırlığın yalnızca kağıt üzerinde kalmaması gerektiğini net biçimde hatırlatıyor.

23 Nisan'da Silivri'deki depremin ardından parka giden vatandaşlar. Küçük bir çocuk kafesteki kuşu ve annesiyle bankta oturuyor

23 Nisan'da Silivri'deki depremin vatandaşlar parklarda gecelemişti - Fotoğraf: Murat Sengul/Anadolu/picture alliance

Yener'in altını çizdiği bir diğer başlık, günlük hayatı doğrudan ilgilendiren güvenlik önlemleri. Doğalgaz ve elektrik sistemlerinde zorunlu erken uyarı ve otomatik kesici uygulamalarının yaygınlaştırılması. Bu sistemlerin düzenli bakım ve denetiminin yetkin mühendislerce yapılması gerektiğini söylüyor. Okullar ve hastaneler gibi kamu binalarında dayanıklılık incelemelerine meslek odalarının sistematik olarak katılması gerektiğini de vurguluyor.

İmar barışı güven mi verdi, riski mi büyüttü?

2018'deki imar barışıyla 7 milyonun üzerinde bağımsız bölüme Yapı Kayıt Belgesi düzenlendi. Uzmanlara göre bu uygulama, ruhsata aykırı veya denetimsiz yapılara geçici meşruiyet sağladı ve riskli stokun ölçülmesini, iyileştirilmesini zorlaştırdı.

Meslek odalarının ortak uyarısı net: bir daha af değil; binayı güvenli hale getirme zamanı.

Yener'e göre de imar affı gibi uygulamalar felaketi büyütüyor; yerinde ve adil dönüşüm, kamu yararı ve kamusal denetimle birlikte ele alınmadıkça kalıcı güvenlik sağlanamıyor.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.