BM'den gecikmiş rapor: "İsrail, Gazze'de soykırım gerçekleştiriyor"

BM'den gecikmiş rapor:
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Birleşmiş Milletler (BM) soruşturması, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere karşı soykırım gerçekleştirdiği ve üst düzey İsraillilerin soykırımı kışkırttığını ortaya koydu. Sonuç, “bugüne kadarki en kapsamlı BM bulgusu” olarak nitelendirildi.

BM İnsan Hakları Konseyi (HRC) tarafından kurulan komisyon, salı günü yayımlanan 72 sayfalık raporunda, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail'in bölgede “dört soykırım eylemi gerçekleştirdiğini” tespit etti.

Ayrıntıları BBC Türkçe'nin haberinden aktarıyoruz:

Birleşmiş Milletler bünyesindeki bir araştırma komisyonu, İsrail'in Gazze'de Filistinlilere karşı "soykırım" işlediği sonucuna vardı.

Komisyon raporuna göre İsrail'in Hamas ile 2023 yılında başlayan savaşta uluslararası hukukun tanımladığı beş soykırım eyleminden dördünü gerçekleştirdiğine dair kanıtlar var.

Rapor bunları bir topluluğun üyelerini öldürmek, onlara ciddi bedensel ve ruhsal zarar vermek, topluluğu yok etmek için koşullar yaratmak ve doğumları engellemek olarak sıraladı.

İsrailli liderlerin savaş sürecindeki açıklamaları ve İsrail ordusunun uygulamaları da soykırım niyetinin kanıtı olarak gösterildi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı ise raporu kesin bir dille reddederek, rapor için "çarpıtılmış ve yanlış" ifadelerini kullandı.

Bir bakanlık sözcüsü, BM komisyondaki üç uzmanı "Hamas uzantısı" olarak niteledi ve örgütün yalanlarına inandıkları suçlaması yaptı.

Açıklamada, "Rapordaki yalanların tersine, Hamas İsrail'de soykırım girişiminde bulunmuş, 1.200 kişiyi öldürmüş, kadınlara tecavüz etmiş, aileleri diri diri yakmış ve her Yahudiyi öldürme hedefini açıkça ilan etmiş bir örgüttür" denildi.

İsrail ordusu Gazze'de operasyonu Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e yaptığı saldırının ardından başlatmıştı. Bu saldırıda 1.200 kişi öldürülmüş ve 251 kişi esir alınmıştı.

Hamas'ın kontrolündeki Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre İsrail'in Gazze operasyonunda bugüne kadar en az 64 bin 905 kişi hayatını kaybetti.

Ayrıca, nüfusun büyük bir kısmı defalarca yerinden edildi; hanelerin yüzde 90'ından fazlasının hasar gördüğü veya yıkıldığı tahmin ediliyor.

Gazze'de sağlık, su, arıtma ve hijyen altyapıları çöktü. BM destekli gıda güvenliği uzmanları Gazze Şehri'nde kıtlık olduğunu ilan etti.

BM raporunu, İşgal Altındaki Filistin Toprakları Hakkında Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu hazırladı.

Bu komisyon 2021 yılında, uluslararası insan hakları hukukunun ihlal edildiği durumları ve iddiaları araştırmak üzere BM İnsan Hakları Konseyi tarafından kuruldu.

Üç uzmandan oluşan heyete, daha önce Ruanda soykırımıyla ilgili uluslararası mahkemenin de başkanlığını yapmış olan eski BM insan hakları direktörü Güney Afrikalı Navi Pillay başkanlık etti.

Raporda neler var?

Komisyonun son raporunda, İsrail yetkilileri ve İsrail ordusu, 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi'nde tanımlanan beş soykırım eyleminden dördünü gerçekleştirmekle suçlanıyor.

Yapılan tespitler şöyle:

  • Koruma altındaki yapılara yönelik saldırılar yoluyla topluluk üyelerinin öldürülmesi; sivillerin ve diğer koruma altında olan kişilerin hedef alınması; ve ölümlere neden olan koşulların kasıtlı olarak yaratılması.
  • Sivillere ve koruma altındaki yapılara doğrudan saldırılar yoluyla topluluk üyelerine ciddi bedensel veya zihinsel zarar verilmesi; tutuklulara ağır kötü muamele, topluluğun zorla yerinden edilmesi ve çevresel tahribat.
  • Filistinliler için hayati önem taşıyan yapıların ve arazilerin tahrip edilmesi yoluyla topluluğun tamamının veya bir kısmının yok edilmesini sağlayacak yaşam koşullarının kasıtlı olarak yaratılması. Tıbbi hizmetlere erişimin engellenmesi veya tamamen ortadan kaldırılması, zorla yerinden edilme, Filistinlilere temel yardım, su, elektrik ve yakıtın ulaştırılmasının engellenmesi, üremeye yönelik şiddet ve çocukları etkileyen diğer özel koşullar.
  • Aralık 2023'te Gazze'nin en büyük doğum kliniğine düzenlenen saldırıyla doğumları engellemeye yönelik adımları hayata geçirme. Bu saldırıda yaklaşık 4.000 embriyonun, 1.000 sperm örneğinin ve döllenmemiş yumurtanın imha edildiği bildiriliyor.

Soykırım Sözleşmesi kapsamında, hukuki tanımı içinde soykırım ifadesinin kullanılabilmesi için failin bu eylemlerden herhangi birini, topluluğu kısmen veya bütünüyle yok etmek amacıyla özel bir çaba ile hareket ettiği tespiti de gerekiyor.

'Netanyahu tüm Gazze'yi 7 Ekim'den sorumlu tuttu'

Komisyon, İsrailli liderlerin açıklamalarını analiz ettiğini belirterek, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Başbakan Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın "soykırımı kışkırttığını" iddia etti.

İsrail hükümeti, yalnızca Hamas üyelerini ortadan kaldırmaya yönelik hareket edildiğini ve Gazze halkının hedef alınmadığını ısrarla savunuyor.

İsrail güçlerinin uluslararası hukuka uygun olarak faaliyet gösterdiğini ve sivillere yönelik zararı azaltmak için mümkün olan tüm önlemleri aldığını iddia ediyor.

Gazze'nin harabe olduğu bir fotoğrafta, yıkık binaların oluşturduğu bir patikada insanlar yürümeye çalışıyor

İsrail'in yoğun hava saldırıları ve kontrollü bina ve altyapı yıkımlarını içeren askeri harekatı, Gazze'nin büyük bir bölümünü harabeye çevirdi.

BBC'ye konuşan BM heyetinin başı Pillay, Başbakan Netanyahu'nun 7 Ekim 2023'te "Hamas'ın konuşlandığı, saklandığı ve faaliyet gösterdiği o kötü şehirden güçlü bir intikam alacağına yemin etti, onları moloza çevireceğiz" dediğine işaret etti.

Pillay, bu açıklamayla Netanyahu'nun tüm Gazze şehrini, 7 Ekim'den sorumlu tuttuğunu gösterdiğini savundu ve şöyle devam etti:

"Tüm eylemleri bir araya getirip olgusal bulgulara varmamız, bunun gerçekleşip gerçekleşmediğini doğrulamamız iki yılımızı aldı... Sizi yönlendirecek olan yalnızca olgulardır. Sözkonusu eylemler bu niyetle yapılmışsa, Soykırım Sözleşmesi kapsamında dava açabilirsiniz."

Komisyon, İsrailli siyasi ve askeri liderlerin eylemlerinin "İsrail Devleti'ne atfedilebilir" olduğunu ve bu nedenle devletin "soykırımı önleyememekten, soykırımın işlenmesinden ve soykırımı cezalandırmamaktan sorumlu olduğunu" söyledi.

BM komisyonu üye ülkelere de sorumluluk atfediyor.

Buna göre, tüm ülkelerin Soykırım Sözleşmesi uyarınca "soykırım suçunu önleme ve cezalandırma" yükümlülüğü olduğu, ellerindeki tüm tedbirleri kullanarak bunu derhal yerine getirmeleri gerektiği uyarısında bulunuyor.

Komisyon, aksi takdirde, bu suça ortak olabileceklerini savunuyor.

Pillay, "Tarafları suç ortağı veya soykırıma ortak olarak nitelendirecek kadar ileri gitmedik" diyor ve komisyonun bu noktada da incelemesini sürdürdüğünü söylüyor.

Çok sayıda uluslararası ve İsrailli insan hakları örgütü, bağımsız BM uzmanları ve akademisyenler de İsrail'i Gazze'deki Filistinlilere karşı soykırım yapmakla suçladı.

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Güney Afrika'nın İsrail ordusunu soykırımla suçladığı bir davayı ele alıyor.

İsrail, davanın "tamamen asılsız" olduğunu ve "taraflı ve yanlış iddialara" dayandığını belirtti.

'Uluslararası ayrışmalar derinleşecektir'

BBC'nin kıdemli Ortadoğu muhabiri Jeremy Bowen, BM raporunun önemine ilişkin yazdığı analizde, soykırım kelimesi ve onu suç olarak tanımlayan sözleşmenin, doğrudan doğruya Nazi Almanyası'nın altı milyon Yahudi'yi öldürmesinden çıktığını hatırlatıyor.

İsrail'in raporu yalanladığına işaret eden Bowen, buna karşın raporun tespitlerinin, uluslararası arenadaki tepki hareketini yoğunlaştırıcağını savundu.

Bowen gelecek haftaki BM Genel Kurulunda, İngiltere, Fransa, Kanada ve Avustralya'nın, Filistin'i devlet olarak tanıma kararını resmileştirecek olmasının da sembolik olmaktan öte sonuçları olabileceğini ön görüyor.

BBC'nin kıdemli muhabirin rapora ilişkin analizi şöyle sürüyor:

"Hukuken soykırım suçunun ispatı zordur. Soykırım Sözleşmesi'ni hazırlayanlar ve Uluslararası Adalet Divanı'nın daha yakın tarihli davalarda yaptığı yorumlar, bu bağlamda kasıtlı olarak yüksek bir hukuki çıta koymuştur.

Güney Afrika, Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda, İsrail'in Filistinlilere karşı soykırım işlediği suçlamasıyla bir dava açtı.

Davanın karara bağlanması birkaç yıl sürecek.

Ancak Gazze'deki savaş devam ederken ve belki de mevcut İsrail saldırısıyla daha da tırmanırken, BM raporu bu savaş hakkındaki uluslararası ayrışmaları derinleştirecektir.

Bir tarafta, Gazze'deki katliam ve yıkımın derhal sona erdirilmesini talep eden ve İsrail kuşatmasının yol açtığı kıtlığı kınayan ülkeler var. Bunlar arasında İngiltere ve Fransa da bulunuyor.

Diğer tarafta ise İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri var. Donald Trump yönetimi, İsraillilerin Gazze'deki savaşı ve Ortadoğu'nun diğer bölgelerindeki bombalama faaliyetlerini sürdürmesi için hayati olan askeri yardımı ve diplomatik korumayı sağlamaya devam ediyor."

Bu haber, BBC gazetecileri tarafından hazırlandı ve kontrol edildi. Bir pilot proje kapsamında çevirisinde yapay zekadan da faydalanıldı.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.