Can Holding soruşturması kapsamında gözaltına alınan, aralarında eski Bilgi Üniversitesi Rektörü Remzi Sanver ile Can Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ’ın da bulunduğu 11 kişi, “çıkar amaçlı suç örgütüne üye olma” ve “suçtan elde edilen malvarlığı değerlerini aklama” suçlamalarıyla tutuklandı.
11 Eylül’de Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, “suç örgütü kurmak”, “vergi kaçakçılığı”, “dolandırıcılık” ve “kara para aklama” suçlamalarıyla düzenlenen jandarma operasyonunda Devran Çimen, Devran Can, Mehmet Kaya, Kemal Çimen ve Cemal Can tutuklandı. Can Holding Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı M. Kenan Tekdağ ise ev hapsi ve yurt dışı yasağı şeklinde uygulanan adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı.
İki haftalık süreçte çok sayıda şirkete kayyum atanırken, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yetkisizlik kararıyla soruşturmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından genişletilerek sürdürüldüğü açıklanmıştı.
KENAN TEKDAĞ EV HAPSİNDEN GÖZALTINA ALINIP KARAKOLA GÖTÜRÜLDÜ
Operasyon kapsamında 3 gün önce 36 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Bu isimlerden 26 kişi İstanbul Jandarma Komutanlığı'na götürüldü. Karakolda işlemleri tamamlanan isimler sabah saatlerinden Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi. Savcılık ifadeleri akşam saatlerinde tamamlanan eski Bilgi Üniversitesi Rektörü Remzi Sanver ile Can Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ'ın da bulunduğu 11 kişi 'çıkar amaçlı suç örgütüne üye olma ve suçtan elde edilen malvarlığı değerlerini aklama' suçlamaları ile tutuklanma istemiyle hakimliğe sevk edildi.
Binsat Holding Yönetim Kurulu Başkanları Arafat Bingöl ve Cengiz Bingöl'ün de aralarında bulunduğu 14 kişi hakkında ise adli kontrol istendi.

TUTUKLAMA KARARI GELDİ
Hakimliğe sevk edilen aralarında Kenan Takdağ ve Remzi Sanver'in de bulunduğu 11 kişi tutuklandı.
Kalan 11 şüpheli hakkında yurtdışı çıkış yasağı ve imza atmak şeklinde adli kontrol kararı verildi. Diğer 3 şüpheli ise konutunu terk etmeme şeklinde adli kontrol kararı ile serbest kaldı.
CİNER HAKKINDA YAKALAMA KARARI ÇIKARILDI
Soruşturma kapsamında, Can Holding AŞ'nin 22 Aralık 2024'te pay alım satım sözleşmesi ile Turgay Ciner'in sahibi olduğu ve Ciner Grubu çatısı altında faaliyet gösteren Ciner Medya TV Hizmetleri AŞ, Show Televizyon Yayıncılık AŞ, Habertürk Gazetecilik AŞ, HT Spor Televizyon Yayıncılık AŞ, C Görsel Yayınları AŞ, Kanal 1 Görsel Televizyon Prodüksiyon AŞ, CİNER Dijital Yayın Hizmetleri AŞ, Boğaziçi Radyo ve Televizyon Yayıncılığı AŞ ve C Yapım Filmcilik Prodüksiyon AŞ isimli medya kuruluşlarını satın aldığı belirlenmişti.
Söz konusu satın alma ve devir işlemlerinde, örgüt faaliyeti kapsamında "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" suçuna yönelik şüphe ve tespitlerin bulunduğu anlaşılan soruşturma kapsamında, yurt dışında bulunduğu belirlenen şüpheli Turgay Ciner hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmıştı.
Soruşturmada, şüpheli Ciner'in sahibi ve yetkilisi olduğu Ciner Grup'a ait Park Holding AŞ ile bu holdinge bağlı AFC İthalat İhracat Turizm AŞ, Zeyfa İthalat İhracat AŞ ve Silopi Elektrik Üretim AŞ isimli şirketlere İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliğince TMSF'nin kayyum olarak atanmasına karar verilmişti.
Şüpheli Ciner'in sahibi ve yetkilisi olduğu şirket tüzel kişiliklerinde de soruşturma kapsamındaki suçların işlendiğinin tespit edilmesi üzerine maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla 12 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmişti.
Gözaltına alınan şüphelilerden Turgay Ciner'in oğlu Atilla Ciner ile Ciner Glass UK İcra Kurulu Başkanı Gökhan Şen'in tutuklanmasına karar verilmişti. Park Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Usta, Park Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Orhan Yüksel, Park Holding Yönetim Kurulu Üyesi Selçuk Yeşiltaş, Park Holding Yönetim Kurulu Üyesi Çiğdem Yılmaz, Park Holding Mali İşler çalışanı Yalçın Tahiroğlu, Park Elektrik Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karakuzu, Park Elektrik Konya Ilgın Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Çatal, Park Elektrik Yönetim Kurulu Üyesi Hacı Mustafa Kıraç, Park Elektrik Satın Alma ve İthalat Müdürü Kemal Gürsel Özyar ve Timur Haşhaş hakkında ise "yurt dışına çıkış yasağı" şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmıştı.
18 ŞİRKETE DAHA KAYYUM ATANDI
Başsavcılıktan yapılan açıklamada, yapılan incelemelerde Can Holding AŞ ile Ciner Grubu bünyesinde faaliyet gösteren Park Holding AŞ arasında mali ve ticari bağların bulunduğu, bu bağ üzerinden gerçekleştirilen işlem ve faaliyetlerle suçtan elde edilen gelirlerin aklanmasına hizmet edildiği yönünde kuvvetli şüphe olduğuna ilişkin tespitler yapıldığı aktarılmıştı.
Açıklamada kayyum atanan şirketler şöyle sıralanmıştı:
"Transworld Uluslararası Nakliyat ve Aracılık Hizmetleri Tic. Ltd. Şti, Turktab Karon Tütün Mamulleri Gıda Paz. Tic. AŞ, Turktab Tobacco Gıda Lojistik ve Paz. AŞ, Turktab Toptan Tütün Mamulleri Paz. Dağ. AŞ, Turktab Tütüncülük Gıda ve İçecek San. Tic. Paz. AŞ, Turktab Gıda Tütün ve Tütün Mamulleri Paz. İth. İhr. Tic. AŞ, Turktab Global Tobacco Sigara ve Tütün Paz. AŞ, Kuranlar Petrol Otomotiv İnşaat Gıda San. Tic. Ltd. Şti, European International Tobacco Sigara ve Tütüncülük San. Tic. AŞ. ve Nargıll Tütün Mam. San. Tic. AŞ, Park Holding AŞ’ye bağlı Park Teknik Elektrik Madencilik Turizm San. ve Tic. AŞ, Park Elektrik Üretim Madencilik San. ve Tic. AŞ, Konya Ilgın Elektrik Üretim San. ve Tic. AŞ, Park Sigorta Aracılık Hizmetleri AŞ, Ciner Turizm Ticaret İnşaat Servis Hizmetleri AŞ, Etz Maden Enerji Petrol San. ve Tic. AŞ, Söğütözü İthalat İhracat ve Ticaret AŞ ve Kasımpaşa Sportif Faaliyetler AŞ."
SEVK YAZISINDAN ÖNEMLİ DETAYLAR
Can Holding'e yönelik soruşturma kapsamında İstanbul merkezli 4 ilde düzenlenen ikinci dalga operasyonda gözaltına alınan ve tutuklanmaları talep edilen 11 şüpheli hakkındaki savcılığın sevk yazısına ulaşıldı. Soruşturma kapsamında tutuklanması talep edilen 11 şüpheli hakkında savcılığın sulh ceza hakimliğine gönderdiği sevk yazısında, Can Holding bünyesindeki şirketler üzerinden elebaşılığını Kemal Can ve Mehmet Şakir Can'ın yaptığı suç örgütünün "mal varlığı değerlerinin aklanması" amacına hizmet ettiği ifade edildi.
Yazıda, şüpheli Kemal Çimen'in örgüt hiyerarşisi dahilinde Garanti Marketçilik AŞ, Edirnepet Akaryakıt İstasyonları İşletmeciliği AŞ, Çorlu Benzin İstasyonu İşletmeciliği AŞ, Çantaköy Petrol AŞ, Babaeski Petrol AŞ, Hayrabolu Petrol AŞ, Keşan Petrol AŞ, Trakya Benzin İstasyon İşletmeciliği AŞ, Malkara Benzin İstasyonu İşletmecilği, Tekirdağ Benzin İstasyonu İşletmeciliği, Lüleburgaz Petrol AŞ, Ev-Fa Hersekli Turizm Petrol Ür. Tic. Ltd. Şti isimli şirketler aracılığıyla "Bayi Kazanım Katkı Payı ve Kurumsal Kimlik Bedeli" adı ile sahte faturalar düzenlendiği, aklama faaliyetinde bulunduğunun tespit edildiği belirtildi.
Alınan tape kayıtlarında Kemal Çimen oğlu olan şüpheli Devran Çimen'e para yatırılmamasına ilişkin olarak söylemlerde bulunduğu aktarılan yazıda, Devran Çimen'in ise Doğa Okullarının yetkilisi olduğu, ancak sorulan sorulara cevap veremediği, hatırlamadığını beyan ettiği, şirketlerin devir hususlarına ve devredilme yöntemlerine dair açıklamalarda bulunamadığı vurgulandı.
MASAK'ın 22 Ağustos 2024'te gönderdiği raporda, Can Holding bünyesinde enerji ve teknoloji sektörüne ait birçok firma bulunduğu belirtilen yazıda, İstanbul Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü'nce gönderilen raporda ise, söz konusu holdingin, dayanıklı tüketim ve elektronik eşya üretimi yapan firmaların kontrolünde, hurda eşyaların geri dönüştürülmesindeki ÖTV muafiyetinden yararlanmak için sürekli değişen şirketlerin birbirine sahte fatura kesmek yöntemiyle vergi kaçakçılığı yaptıkları vurgulandı.
Akaryakıt sektöründe ise "Enerji Petrol Ürünleri AŞ" isimli dağıtıcı firmanın gerçek bir mal hareketi olmadığı izlenimi bulunan yüksek tutarlı fatura alışverişinin olduğu, fiziki akaryakıt kaçakçılığı yaptığına dair herhangi bir tespitin bulunmadığı, kayıtsız-faturasız akaryakıtı piyasaya sürmesi yönünden emareler bulunduğu, bayileri ile birlikte sahte fatura kullanımı yoluyla KDV ve Kurumlar Vergisi üzerinden vergi ziyaı gerçekleştirmeyi amaçladıkları kaydedilen yazıda, böylece devleti vergi gelirleri yönünde zarara uğrattıkları ifade edildi.
Yazıda, bu tespitlere göre Can Holding'e genel olarak bakıldığında belirtilen iki alanda olduğu gibi farklı sektörlerde de faaliyet gösteren tüm şirketlerin sahte belge kullanımına bağlı olarak vergi kaçakçılığı yaptıklarının anlaşıldığı aktarıldı.
MEHMET KENAN TEKDAĞ ÖRGÜTÜN MEDYA AYAĞI SORUMLUSU
Şüphelilere ilişkin yapılan değerlendirmelere yer verilen yazıda, şüpheli Mehmet Kenan Tekdağ'ın örgütün medya kanadından sorumlu olduğu ve Can ailesi ile irtibat ve iltisaklarının tespit edildiği, Park Holding bünyesinde üst düzey yöneticilik ve hukuki danışmanlık yaptığı ifade edildi.
Yazıda, Park Holdingin bünyesinde bulunan Show TV, HaberTürk TV gibi yayın kuruluşlarının Can Yayın Holding'e satılması ile Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaya devam ettiği, şüphelinin örgüt yöneticilerine bağlı olarak şirketleri fiilen yönettiği belirtildi.
Şüpheliler Kemal Can, Murat Can ve Mehmet Şakir Can hakkında kamuoyunda olumsuz birçok bilgi ve belgelerin yer aldığı, bu nedenle şüphelilerin etkinliğinin artırılması ve kendilerinin reklam çalışmasını yapmaya çalışmaları nedeniyle, Ciner Medya olarak bilinen yayın grubunu satın almaya yöneldikleri ifade edilen yazıda, Can Grubunun satın alınması sonucunda Kenan Tekdağ'ın medya sektöründe söz sahibi bir kişilik haline geldiği, Can Holding'in ise kuvvetli medya gücüne ulaştığı anlatıldı.
Yazıda, Ciner Medya Grubu'nun el değiştirmesi sürecinin, finansal güç, siyasal etki, kamuoyu desteği veya kitle kontrolü elde etme amaçlanan stratejik bir girişim olarak değerlendirildiği, Can Holding'in medya sektörüne giriş yaparak hem kamuoyu üzerindeki etkinliğini artırmayı hem de mevcut ekonomik gücünü meşrulaştırmayı amaçladığı aktarıldı.
Can grubu ve Mehmet Kenan Tekdağ'ın, Ciner Medya Grubu'nun satın alınması sürecinde çıkar birliği içerisinde hareket ettiğinin tespit edildiği vurgulanan yazıda, Ciner Medya Grubu'nun alınmasında şüpheli Tekdağ'ın doğrudan finansman sağlamak yerine, para trafiğini yönlendiren, ilişkileri organize eden ve Can ailesinin görünürlüğünü minimize eden bir aracı konumunda hareket ettiğinin anlaşıldığı, Tekdağ'ın bu rolüyle, hem medya grubunun satın alınması hem de sonrasında holding yapısı içinde işletilmesi sürecinde kilit aktörlerden biri olduğu belirtildi.
Yazıda, kolluk fezlekesi, gizli tanık beyanları, MASAK Raporları, vergi teknik raporları, şüpheli savunmaları ve tüm soruşturma dosyası birlikte değerlendirildiğinde, Can Grubu ve altında birçok şirketin bulunduğu, bu şirketlerin paravan şirketler olarak fatura kesme, borç-alacak ilişkilerinin mahsuplaştırması, Varlık Barışı Kanunu ve kaynağı belli olmayan nakit girişleri kullanılarak yasa dışı gelirlerin gizlenmesi, gerçek ticari işlemler ile suç gelirlerinin birbirine karıştırılarak yasal sistem içine entegre edilmesi, farklı kişiler üzerinden yürütülen hem şirket içi hem de yurt dışı işlemler şeklinde hareket ettiklerinin anlaşıldığı vurgulandı.
"PARAVAN ŞİRKETLER, YASA DIŞI GELİRLERİN MALİ SİSTEME ENTEGRE EDİLMESİNDE ARACILIK YAPTI"
Şüphelilerin rol dağılımına yer verilen yazıda, Enerji Petrol AŞ merkez ve alt bayiler, sahte faturaların düzenlenmesi ve kullanımında görevli paravan şirketler, yasa dışı gelirlerin mali sisteme entegre edilmesinde aracılık yapan unsurlar, yönetici ve gerçek kişiler, hem organizasyonu yönlendiren hem de suç gelirinin dolaşımını kontrol eden aktörler olduğu aktarılan yazıda, suç gelirinin kaynağını gizlemek ve meşru bir gelir izlenimi vermek amacıyla birden fazla şirket ve kişi üzerinden koordineli şekilde hareket ettikleri kaydedildi.
Yazıda, şüphelilerin fatura düzenleme, kullanma ve kamu zararına dolandırıcılık eylemleri ile aklama suçunu öncül suç olarak sistematik şekilde uyguladıkları, söz konusu işlemlerin tekrarlanması, çok sayıda şirket ve kişi üzerinden yürütülmesi ile örgütlü mali suç yapılanması içerisinde faaliyet yürüttüklerinin değerlendirildiği anlatıldı.
Tüm tespitlere göre, şüphelilerin suç örgütü içerisinde yer alarak faaliyet yürüttükleri aktarılan yazıda, mevcut delil durumları, kaçma şüpheleri ve ifadelerinin suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, eylem birliği içerisinde hareket ettikleri, üzerlerine atılı suç yönünden alabilecekleri cezanın üst miktarı dikkate alındığında, kaçma şüpheleri bulunduğu ve adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağı aktarıldı.
Yazıda, bu kapsamda şüpheliler Adnan Yıldız, Mehmet Kenan Tekdağ, Mustafa Şahin, Nurettin Paksoy, Tuncay Şahin, Abdulselam Yıldız, Emin Şahin, Mehmet Remzi Sanver, Mehmet Sıddık Kaya, Nuhzafer Metin ve Serap Özgür'ün tutuklanmalarına karar verilmesi talep edildi.


