Meclis Komisyonu, Cumartesi ve Barış annelerini dinledi: "Çocuklarımızı değil, silahları toprağa gömelim"

Meclis Komisyonu, Cumartesi ve Barış annelerini dinledi:
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Ayşe SAYIN / Ankara
BBC Türkçe

TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri'ni dinledi. Süreçle ilgili devletin adım atması, Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması ve komisyonca dinlenmesi taleplerini dile getiren Barış Anneleri, "Çocuklarımızı değil, silahlarımızı toprağa gömelim. Asker anaları, gerilla anaları birbirimize sarılalım" çağrısı yaptı.

1980-90'lı yıllarda gözaltında ya da faili meçhul cinayetlerde yakınlarını kaybeden Cumartesi Anneleri'nin ortak talebi ise, gözaltında "kaybettirilen" yakınlarının akıbeti hakkında bilgi verilmesi ve sorumluların yargı önüne çıkarılması ile komisyon bünyesinde "hakikatleri araştırma" adı altında bir alt komisyon kurulması oldu.

Milli Dayanışma Kardeşlik ve Barış Komisyonu, salı ve çarşamba günkü toplantılarında çatışmalı süreçte hayatını kaybedenlerin yakınları, gaziler ile çocukları PKK'ya katılanlar çözüm önerileri ve taleplerini sundular.

Tarafların çözüm önerileri ve talepleri birbirinin neredeyse tam zıddı olsa da iki kesimin de ortak talebi, "terörsüz Türkiye" veya "barışın sağlanarak, ölümlere son verilmesi" oldu.

Kurtulmuş'tan İYİ Partili Aslan'a tepki: Provokatörlük

Toplantının başında kısa bir konuşma yapan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İYİ Parti Ankara Milletvekili Yüksel Aslan'ın "DEM Parti'nin talepleri" başlığıyla yaptığı sosyal medya paylaşımına tepki gösterdi.

Bu paylaşımların "süreci zehirlemek isteyenler olabileceği" yönündeki uyarılarını haklı çıkardığını belirten Kurtulmuş, Yüksel'in paylaşımlarıyla, komisyonda konuşulmayan konuların gerçekmiş gibi paylaşılmasını "provokatörlük" olarak nitelendirdi.

Arslan, sosyal medya paylaşımında DEM Parti'nin komisyondan "Kürt ordusu kurulması, özerklik, anayasada etnik kökenler belirtilsin" gibi talepleri olduğunu ileri sürmüş, bu iddia DEM Parti ve Dezenformasyon Merkezi tarafından yalanlanmıştı.

Numan Kurtulmuş Komisyon toplantısında konuşuyor.

Numan Kurtulmuş Komisyon toplantısında konuşuyor.

"Sorumlular Mehmet Ağar, Şükrü Balcı'nın yargılanmasını istiyorum"

Kurtulmuş'un ardından söz alan Cumartesi Anneleri'nden İkbal Eren Yarıcı, 1980'de gözaltında kaybolan ağabeyi Hayrettin Eren'in hikayesini anlattı ve hala kendisinden hiçbir haber alamadıklarını söyledi.

1995 yılına kadar aile olarak, daha sonra Cumartesi Anneleri olarak arayışlarını ve mücadelelerini sürdürdüklerini belirten Yarıcı, "Hayrettin Eren'in ve tüm kayıpların yargılanma hakkı, yaşam hakkı ve mezar hakkı ellerinden alındı" dedi.

Gözaltında kayıpların yaşandığı dönem Şükrü Balcı'nın emniyet müdürü, Mehmet Ağar'ın terörle mücadele şubesi müdür yardımcısı olduğunu hatırlatan Yarıcı, sorumluların belli olduğunu ve yargılanmalarını istediğini söyledi.

"İşkenceyle öldürülen ağabeyime ait tüm izler silinmek istenmiş"

Maside Ocak Kışlakçı ise ağabeyi Hasan Ocak'ın 1995'de İstanbul'da kaybolmasıyla başlayan süreci anlattı.

Hasan Ocak'ın annelerinin doğum gününde balık ve pasta alacağını söyleyerek gittiğini ve bir daha geri dönmediğini anlatan Kışlakçı, emniyetin, onun gözaltına alındığını kabul etmediğini ifade etti.

Yıllarca emniyet, İçişleri Bakanlığı, Meclis dahil ilgili tüm birimlere başvurduklarını ancak sonuç alamadıklarını belirten Kışlakçı, "Ağabeyimin varlığı ağız birliği edilerek inkar edildi" dedi.

Yoğun çabalar sonrasında Hasan Ocak'ın cenazesini kimsesizler mezarlığında bulduklarını ve daha sonra kendi geleneklerine göre defnettiklerini belirten Kışlakçı, "Devlerin kolluk güçleri tarafından gözaltında işkenceyle öldürülen ağabeyim devletin tüm kurumlarından geçirilirken ona ait tüm izler de silinmek istenmiş" diye konuştu.

Gözaltında "zorla kaybettirilenler"le ilgili kamu-hükümet görevlilerinin hesap vermesi gerektiğini ifade eden Kışlakçı, "Mehmet Ağar, Korkut Eken, Tansu Çiller ve yöneticilerinin ifadeleri on yıllardır alınmadı. Tanıklar dinlenmedi" sözleriyle tepki gösterdi.

TBMM'de 1990'lı yıllarda kaybolan Cemil Kırbayır için araştırma komisyonu kurulduğunu, annesi Berfo için gözyaşları döküldüğünü kaydeden Kışlakçı, fail ve sorumluların bulunması konusunda sözlerin tutulmadığını kaydetti.

Ağlayarak anlattı: 'Beyaz Toros'la götürüldü, 30 yıldır hayatımı cehenneme çeviren o gülüşle yaşıyorum'

19 Ekim 1995'te gözaltına alındıktan sonra kaybolan Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun'un konuşması sırasında ise dramatik anlar yaşandı.

1995'te kaybolan babasının hikayesini anlatırken gözyaşlarını tutamayan ve konuşmasını güçlükle sürdüren Tosun, 30 yıldır babasını aradığını söyledi.

Tosun, 19 Ekim akşamı evlerinin önünde beyaz Toros marka araç ve bu aracın önünde dört kişi gördüğünü belirtti ve o anları şöyle anlattı:

"İki kişi babamın koluna girerek onu evimizin yanında, ışıklandırması olmayan bahçeye indirdiler. Babamı görmeye çalıştım ama ışık olmadığı için bahçedekileri ve babamı göremedim.

"Dönüp aracın yanında duran kişiye baktım. Babamın arkadaşı zannettim. Gülümsedim. O da bana gülümsedi. Ve ben 30 yıldır hayatımızı cehenneme çeviren bu gülüşle yaşıyorum."

"Köyümüz basıldı, dedem gözlerimin önünde katledildi"

Babası kaybolmadan önce de ailesinin büyük acılar yaşadığını vurgulayan Tosun, 1993'de Lice'ye bağlı köylerinin basıldığını ve köy imamı olan dedesinin, kendisinin gözü önünde namaz kılarken katledildiğini anlattı.

Babası kaybolduktan sonra annesinin Cumartesi Anneleri ile birlikte Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemlerine başladığını, bu oturma eylemlerinde defalarca gözaltına alınıp darp edildiğini söyleyen Tosun; "Annemin başı kapalıdır. Defalarca saçlarından tutup yerlerde sürüklendi. Başındaki örtüsü açılıyor, saçlarından sürükleniyor diye saçını kazıttı annem" ifadelerini kullandı.

Konuşmasını güçlükle tamamlayan Tosun, gözaltında kaybolan kişi için ne "yaşıyor", ne de "öldü" denilemediğini belirterek, "Zorla kaybedilmek ise ölümle yaşam arasındaki çizginin silinmesi demek" dedi.

Cumartesi anneleri 584 kişilik "kayıp listesi" sundu

Cumartesi Anneleri'ni temsilen katılan konuşmacılar komisyona 584 kişilik kayıp listesi sundu.

Besna Tosun, annelerin taleplerine ilişkin özetle şu bilgileri verdi:

  • Gözaltında kaybedilen yüzlerce insanın akıbeti açıklanmalı. Devletin resmi kurumları, geçmişin karanlık sayfalarıyla yüzleşmekle yükümlüdür.
  • Gözaltında kaybetmeler başta olmak üzere, insanlığa karşı suçlar zaman aşımına uğratılmamalı ve failler yargılanmalı.
  • Yaşanan kayıplar ve travmalar için onarıcı politikalar hayata geçirilmeli. Kamusal özür, anma alanları, hatırlama mekanları bu sürecin birer parçası olmalı. Galatasaray Meydanı bu mekanlar arasında yer almalı.
  • Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu bünyesinde gözaltındaki kayıpları araştırmak üzere Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalı.

Barış Anneleri Kürtçe konuşma talep etti, tutanaklara geçti

Daha sonra söz alan Barış Anneleri'nin temsilcileri ise kendilerini daha iyi ifade edeceklerini belirterek Kürtçe konuşmak istediklerini söyledi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş ise Genel Kurul'daki uygulamaların devam etmesini rica etti ve annelerin bu taleplerinin tutanaklara geçtiğini duyurdu.

Konuşmasına Türkçe devam eden Barış Anneleri'nden Nezahat Teke, kimlik ayrımı olmaksızın tüm annelerin acılarının ortak olduğunu vurguladı.

"Komisyon Öcalan'ı dinlesin"

"PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'taki çağrısıyla barış ümidi doğduğunu" belirten Teke, ancak devletin adım atmadığını savundu:

"Bizim çalışmamız sadece annelerin ağlamaması için. Bunun için silahların susması, adımların atılması gerekiyor."

Sürecin sağlıklı ilerlemesi için İmralı heyetinin Öcalan'ı ziyaretlerinin yeterli olmadığını kaydeden Teke, Öcalan'ın özgür olması ve sürece birebir destek sunmasını istedi:

"Çağrısından belli oluyor; PKK silah bıraksın, PKK kendini feshetsin. Ama karşılığında somut bir adım bekliyoruz. Biz çok öldük. Sadece biz değil tüm anneler. En çok ölenler en çok barışı isteyenlerdir."

Kızının 19 yaşında Öcalan'a yönelik tecrit uygulamalarına karşı kendini yakarak hayatına son verdiğini belirten Teke, "Kızımın yanan saçının kokusu 25 yıldır burnumda. Ben ağladım, başka analar ağlamasın" diye konuştu.

Teke, komisyonun çözüm için çabaladığını belirttiği Abdullah Öcalan'ı dinlemesini istedi:

"Gencecik çocuklarımızı değil de silahları toprağa gömelim. Savcılık bize diyor ki 'savaş var mı ki barış istiyorsunuz?'

"Yoksa bu insanlar neden ölüyor? Savaş dediğim için bir yıl ev hapsi aldım. İnsanlar ölüyorsa var demek ki bir şey."

"Hesap sormak istemiyoruz"

Barış Annesi Türkiye Bozkurt ise geçmişte de benzer çözüm süreçleri yaşandığını, ancak Türkiye'ye gelen PKK'lıların cezaevine atıldığını söyledi.

Bozkurt, "45 bin insan öldürülmüş ama biz bir hesap istemiyoruz. Biz barış olsun diyoruz" dedi.

Öcalan'ın yaptığı silah bırakma çağrısının PKK'da karşılık bulduğa dikkat çeken Bozkurt, "Kürt halkı ona güveniyor. Bu komisyon da onu dinlemelidir. Gerçek muhatabı odur" diye konuştu.

PKK'nın sembolik olarak silah yaktığını ifade eden Bozkurt, sürecin sağlıklı işlemesi için hasta tutukluların serbest bırakılmasını, 30 yılını dolduran PKK hükümlülerinin serbest bırakılması ve ülkeye dönenlere yasal güvence sağlanmasını istedi.

"Halk 'bir adım atılmadı' diyor"

Barış Anneleri'nden Rebia Kıran ise halkın taleplerini, görüşlerini de dinlediklerini belirtti.

Halkın kendilerine, "Barış nerede, bir adım atılmadı?" diye sorduğunu aktaran Kıran, komisyonun kurulmasını umut verici bulduğunu belirtti ve "Bundan sonra inşallah adım atılacak, silahlar yerine güller, çiçekler olacak" dedi.

Asker ve polis annelerine de çağrı yapan Kıran, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Acımız aynıdır. Onlar diyorlar 'vatan sağolsun'. Vatan yerinde kalıyor bizim çocuklarımız toprağın altına giriyor. Biz el ele verseydik vatan da sağ olurdu bizim çocuklarımız da sağ olurdu."

Kıran, Türkiye'ye gelecek olan örgüt üyelerinin cezaevine atılmaması gerektiğini belirterek, barışın sağlanması için onlara siyaset yapma yolunun açılmasını istedi.

"Terörist" ifadesinin kullanılmamasını isteyen Kıran, medyanın dilini değiştirmesi gerektiğini ifade etti.

Kıran, devlet yetkililerine de "Asker anaları, gerilla anaları birbirimize sarılalım. Biz birbirimizin derdini biliyoruz. Rica ediyorum bizi yan yana getirsinler" çağrısı yaptı.

Devletin de yaptığı yanlışlar nedeniyle halktan özür dilemesi gerektiğini savunan Kıran, " Bir devlet bir halkın önünde özür dilese en büyük devlet odur" ifadelerini kullandı.

Milletvekilleri teşekkür etti

Konuşmaların tamamlanmasının ardından verilen arada Kurtulmuş ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'ın da aralarında bulunduğu komisyon üyeleri Barış ve Cumartesi annelerinin yanına giderek konuşmaları için teşekkür etti.

Komisyonun gelecek hafta salı ve çarşamba günü yapılacak toplantılarında önceki dönem meclis başkanları ile Türkiye Barolar Birliği ve hukukçuları dinlenecek.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.