Rusya, Hindistan, Çin: ABD karşıtı ittifak uyanıyor mu?

Rusya, Hindistan, Çin: ABD karşıtı ittifak uyanıyor mu?
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Alexey Kalmykov
BBC News Rusça

Küresel siyasette bir ay çok uzun bir süre.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yine Çin'de ama şimdi bir fark var.

Putin, Ukrayna'nın işgalinden bu yana ilk kez, Batı'nın yaptırımlarıyla köşeye sıkışmış bir ülkenin lideri ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in astı olarak değil, Çin'in başlıca rakibi olan ABD'nin başkanı ile eşit şartlarda konuşmuş bir dünya lideri olarak burada.

Alaska'dan döndükten sonra Çin'e yaptığı bu ziyaret Putin için bir zafer olacak.

Zira Trump onu ABD topraklarında törenle karşılamış ve Putin de Trump'ı Rusya'ya yönelik yeni yaptırım tehditlerinden vazgeçmeye ve Ukrayna'yı bombalamaması yönündeki taleplerini geri çekmeye ikna etmişti.

Çin de Putin'i görkemli bir şekilde karşıladı.

Çok sayıda bölge lideri Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) iki günlük zirvesi için Çin'in Tiencin kentinde bir araya geldi.

Batı karşıtı söylemlere yabancı olmayan Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ve Pekin ve Washington ile ilişkileri daha karmaşık olan Hindistan Başbakanı Narendra Modi de orada.

Ama bu sadece başlangıç.

Liderlerin birçoğu 3 Eylül Çarşamba günü Pekin'de İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü nedeniyle düzenlenecek geçit törenine katılacak ve "Çin halkının Japon Saldırganlığına Karşı Direniş Savaşı'nda ve Faşizme Karşı Dünya Savaşı'nda kazandığı zaferi" kutlayacak.

[Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da zirvede hem Şi hem de Putin ile biraraya geldi. Ancak Pekin'deki törenden önce, 1 Eylül akşamı Türkiye'ye dönmesi bekleniyor.]

Peki bu hafta Çin'de yaşananlar ABD karşıtı küresel bir ittifakın güçlendiğine mi işaret ediyor?

Batı'nın küresel meselelerdeki hakimiyetini dengelemeyi amaçlayan ancak son beş yıldır uykuda olan Rusya-Hindistan-Çin bloğu, ABD Başkanı Donald Trump ile ticaret savaşlarının kızıştığı bir dönemde yeniden mi uyanıyor?

'Amaç Moskova ile Pekin'in arasını açmaksa, ABD bu ortaklığı hafife alıyor demektir'

Bazı uzmanlara göre Putin'in Çin'e uzun ziyareti, Batı'ya Rusya ve Çin arasındaki "sınırsız dostluğun" giderek güçlendiğini ve ABD'nin iki ülkenin arasını açma girişimlerinin başarısızlığa mahkum olduğunu göstermeyi amaçlıyor.

Trump Ukrayna'yı Putin'e teslim etse ve Moskova'ya yaptırımları kaldırsa bile Rusya'nın Çin'e sırtını dönmeyeceğini düşünüyorlar.

Analistler, ABD Başkanı Richard Nixon döneminde ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'ın 1970'lerde Çin'i Sovyet etkisi altından çıkarmayı başardığını hatırlatıyor.

Ancak o dönemde Pekin ve Moskova arasındaki ilişkiler zaten gergindi. Artık her şey farklı.

Asya Toplumu Politika Enstitüsü'nde Çin-Rusya ilişkileri uzmanı olan ve Rusya, Tacikistan ve Moldova'da Fransız diplomat olarak görev yapan Pierre Andrieu da bu taktiğe şüpheyle bakıyor:

"Trump yönetimi Çin üzerindeki ticari baskıyı arttırarak sadece Rus-Çin eksenini güçlendiriyor. İki ülke arasındaki bağları zayıflatma ve 'ters Kissinger' yapma girişimleri somut sonuçlar vermedi".

Avrupa Politika Analiz Merkezi için kaleme aldığı makalede Rusya-Çin ilişkileri konusunda adı açıklanmayan bir uzman da şöyle diyor:

"Eğer ABD'nin stratejisi Ukrayna'daki savaşı sona erdirerek ve Rusya'ya yönelik bazı yaptırımları kaldırarak Moskova ile Pekin'in arasını açmaksa, Washington bu ortaklığın derinliğini ve karmaşıklığını hafife alıyor demektir" diyor.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping elinde bir tabak tutuyor, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise üzerinde bir önlükle ve iki lider ellerinde küçük bardak tokuşturuyor

Çin ve Rusya arasındaki ittifakta kişisel ilişkiler de önemli bir rol oynuyor.

Çin, Rus enerji kaynaklarının ana alıcısı.

Ayrıca, Batılı şirketlerin ayrılmasından sonra Rusya'ya otomobil ve diğer malların ana tedarikçisi haline geldi.

Andrieu'ya göre Ukrayna'ya yönelik saldırganlık da Rus-Çin dostluğunun ideolojik bağlarını güçlendirdi:

"Her iki ülke de Batı liberalizmine karşı çıkıyor ve Amerikan 'hegemonyasına' meydan okuyor. Her iki ülke de nükleer güç ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri. Stratejik çıkarları örtüşüyor."

"Ekonomik olarak birbirlerini tamamlıyorlar. Rusya bir hammadde gücü, Çin ise endüstriyel ve teknolojik bir güç."

Putin ve Şi'nin kişisel ilişkisi kilit önemde

Ancak uzmanlara göre liderler arasındaki sıcak kişisel ilişkiler de kilit önemde.

Putin ve Şi'nin pek çok ortak noktası var.

İkisi de 72 yaşında.

İkisi de Sovyet dönemi komünizmi altında büyümüş ve uzun süredir iktidardalar.

İkisi de otoriter güç ilişkilerini inşa etmiş ve muhalefete tahammülleri yok gibi görünüyor.

Putin, 2022'de Ukrayna'nın işgalinden hemen önce Şi ile "sınırların olmadığı dostluk ve yasak bölgelerin olmadığı işbirliği" üzerine bir bildiri imzaladı.

Şi, Putin'i "değerli bir dost" olarak nitelendiriyor. Onunla diğer tüm dünya liderlerinden daha çok, 40'tan fazla kez görüştü.

Ama bu haftaki ziyaret özel.

'Batı'ya karşı durabilecek kadar güçlü ama Çin'in yörüngesinde kalabilecek kadar zayıf bir Rusya'

Washington'daki Brookings Enstitüsü'nde Çin dış politikası ve ABD-Çin ilişkileri uzmanı olan Patricia Kim'e göre Putin'i "yakın mesafede tutmak" ve yeniden Batı'ya dönmesini engellemek Çin'in de işine geliyor.

Ancak Pekin bir yandan da Rusya'nın güçlenmesini de istemiyor.

Kim, "Pekin için ideal sonuç, Batı'ya karşı durabilecek kadar güçlü ama Çin'in yörüngesinde kalabilecek kadar zayıf bir Rusya'dır" diyor.

Andrieu ise ilişkiyi şöyle değerlendiriyor:

"Rusya Çin için faydalı bir ortak. Şi'nin hem kendi ülkesinde hem de tüm Orta Asya bölgesinde istikrarı korumasına yardımcı oluyor."

"Pekin'in Küresel Güney'den destek toplamasına ve Batı modeli dünya düzenine bir alternatif sunmasına yardımcı oluyor."

Modi'nin eklenmesi

Rusya-Hindistan-Çin bloğunun üçüncü üyesi olan Hindistan'ın hem Pekin hem de Washington ile fırtınalı bir ilişkisi var. Bu, bloğun yeniden canlanması umutlarını altüst edebilir.

Şi ve Modi'nin Tiencin'de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde biraraya gelmesi son derce önemli.

Bu aynı zamanda Modi'nin yedi yıl aradan sonra Çin'e ilk ziyareti.

İki ülke 2020 yılında Galvan Vadisi'nde yaşanan sınır çatışmalarından bu yana neredeyse hiç konuşmadı.

Ancak Hindistan ekonomisinin ufkunda görünen kara bulutlar sahadaki gerçekleri değiştirdi.

Çin Başbakanı Li Qiang, 7 Temmuz 2025 tarihinde Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen BRICS zirvesinin genel oturumunda Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile görüşüyor.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Çin ve Rusya gibi ülkelerle hassas bir denge kurma görevi üstlenmiş görünüyor. Fotoğraf: Temmuz 2025

Trump, Hindistan'ın Rus petrolü almaya devam etmesini cezalandırmak için Hint mallarına yüksek gümrük vergileri uygulayarak eski düşmanları birbirine daha da yakınlaştırmış görünüyor.

Şi, Modi'ye Çin ve Hindistan'ın rakip değil ortak olması gerektiğini söylerken Modi de iki ülke arasında artık bir "barış ve istikrar ortamı" olduğunu belirtti.

Her iki ülke de sadece en fazla nüfusa sahip ülkeler değil, aynı zamanda dünyanın en büyük ekonomilerinden ikisine sahip.

Modi, Hindistan ve Çin arasında beş yıl önce yaşanan sınır anlaşmazlığından bu yana askıya alınan uçuşların yeniden başlayacağını duyurdu ancak zaman vermedi.

Şi, "her iki tarafın da ilişkilere stratejik ve uzun vadeli bir perspektiften yaklaşması ve ele alması gerektiğini" ve "her iki taraf için de dost olmanın doğru bir seçim olduğunu" söyledi.

İttifakların geleceği açısından bu ne anlama geliyor?

Analistler, Rusya-Hindistan-Çin troykasının etkin bir şekilde canlandırılması halinde ki hem Rusya hem de Çin bunun gerçekleşmesini istediklerini söylediler, BRICS gibi ittifaklarla birlikte Washington'un artan etkisine karşı koyabileceğini söylüyorlar.

BRICS, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika tarafından 2006 yılında kuruldu. Zaman zaman Türkiye'nin üyeliği de gündeme geliyor.

Ancak en azından Hindistan'ın, Trump'ın gümrük vergilerinin ekonomik gerçeklerine rağmen çok hassas bir denge kurması gerekiyor. Ayrıca Çin'le olan bazı derin güven sorunlarıyla da yüzleşmek zorunda.

Uzmanlar Hindistan'ın bağımsız bir dış politika sürdürmek istediğini belirtiyor.

Çin ile yaşanan ve ölümlerle sonuçlanan sınır çatışmalarının hatırası da hâlâ taze.

Hindistan ise kadim düşmanı Pakistan ile Çin'in yakın ilişkisinden endişe duyuyor.

Ayrıca Hindistan'ı ABD'yle yakınlaştıran onlarca yıllık karmaşık diplomasinin muhtemelen terk edilmesi gerekecektir.

Bu, ülkenin tamamen Washington karşıtı bir ittifaka katılması için ödenmesi gereken çok yüksek bir bedel olabilir.


Kim Jong Un ve Vladimir Putin'in geçen Haziran ayında Pyongyang'da birlikte arabada giderken gülümsedikleri ve Putin'in direksiyonda olduğu bir fotoğraf.

Kim Jong Un ve Vladimir Putin arasında görüldüğü gibi, dostluğun kamuoyuna açık gösterilmesi, ittifakların güçlü bir hatırlatıcısı.

Yine de bu hafta yaşananları görmezden gelmek zor.

Putin ve Kim, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile birlikte Pekin'deki askeri geçit törenine katılması beklenen diğer 26 devlet başkanı arasında yer alacak.

Bu kareografik etkinlikte on binlerce askeri personel, Çin ordusunun 45 kademesinden askerlerin yanı sıra savaş gazileriyle birlikte tarihi Tiananmen Meydanı'nda yürüyüşe geçecek.

"Tarihte ilk kez Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore liderleri tek bir yerde, 3 Eylül'de Pekin'de düzenlenecek askeri geçit töreninde bir araya gelecek. Bu buluşma 'otokrasiler ekseni'nin ilk zirvesi mi olacak?" diye soruyor Asya Toplumu Politika Enstitüsü'nde Çin uzmanı Neil Thomas.

Ancak ona göre bu birlikteliğin uzun sürmesi pek olası değil çünkü katılımcıların farklı hedefleri var ve birbirlerine güvenmiyorlar:

"Ancak Putin, Pezeşkiyan ve Kim'in varlığı Çin'in dünyanın önde gelen otoriter gücü olarak rolünün altını çiziyor."

Dolayısıyla bu hafta Çin'de yaşananlar, ŞİÖ, Rusya-Hindistan-Çin bloğu ve BRICS gibi ittifakların Washington'a karşı rolünün değil, Çin'in öngörülebilir gelecekte bu tür ittifakların tam merkezindeki konumunun pekiştiğinin güçlü bir göstergesi olabilir.

Bu haber, BBC gazetecileri tarafından hazırlandı ve kontrol edildi. Bir pilot proje kapsamında çevirisinde yapay zekadan da faydalanıldı.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.