Soykırımcı Netanyahu'nun Mesut Yılmaz'la pazarlığını Erdoğan engellemiş!

Soykırımcı Netanyahu'nun Mesut Yılmaz'la pazarlığını Erdoğan engellemiş!
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Gazze'ye karadan işgal harekatı başlatan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarına küstah sözlerle cevap verdi. Kudüs'e giden Netanyahu, "İşte buradayız. Burası bizim şehrimiz. Sayın Erdoğan, burası sizin şehriniz değil. Bu bizim şehrimiz. Her zaman bizim şehrimiz olacak. Bir daha bölünmeyecek" ifadelerini kullandı.

MESUT YILMAZ'LA PAZARLIĞINI ANLATTI

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Kudüs’ün tarihi ve stratejik önemine dair açıklamalarda bulundu. Netanyahu, Türkiye ile geçmişte yaşanan diplomatik ilişkilerden ve özellikle 1998 yılında dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile yaptığı görüşmenin ayrıntılarını anlattı.

TARİHİ ESERİ İSTEDİ

Netanyahu, Yılmaz’ı ağırladığını ve iki ülke arasındaki ilişkilerin oldukça iyi olduğunu belirtti. Başbakanlık konutunda verilen akşam yemeğinin ardından gerçekleşen görüşmede, Netanyahu, Kral Hizkiya dönemine ait 2700 yıllık bir İbranice taş tabletin İsrail için büyük değer taşıdığını Yılmaz’a iletmiş ve almayı teklif etmişti. Ancak Yılmaz'ın bu teklifi "İstanbul’un belediye başkanı olan birinin başını çektiği büyüyen bir İslamcı taban var. İsmini biliyorsunuz. Türk halkının bu kesiminden, Kudüs’ün 2700 yıl önce Yahudi kenti olduğunu gösteren bir tableti İsrail’e vermemize tepki gelir" sözleri ile red ettiğini iddia etti.

"Şimdi, 2000 yıl sonra, şehrimizi geri aldık" diyen Netanyahu ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek "Bu sizin şehriniz değil; bizim şehrimiz. Hep bizim şehrimiz olacak. Bir daha bölünmeyecek" ifadelerini kullandı.

Netanyahu ayrıca, Kudüs’ün başkent ilan edilmesi sürecinde ABD Başkanı Donald Trump’ın rolüne olan takdirini de dile getirdi.

Netanyahu’nun açıklamaları:

"1998’de Türkiye’nin başbakanını ağırladım. Adı (Mesut) Yılmaz’dı. O zamanlar Türkiye ile harika ilişkilerimiz vardı. Son zamanların sınavına dayanamadılar ama o dönemde çok iyiydiler.

Başbakanlık konutunda güzel bir akşam yemeğinin ardından salonda kahve içiyorduk ve dedim ki: “Sayın Başbakan, sizden bir ricam olacak.” O da “Evet, buyurun,” dedi.

Ben de şöyle dedim: “Burada, az önce gezdiğimiz tünelde bulunan bir tablet var, İbranice bir taş tablet. 2700 yıl önce Kral Hizkiya tarafından kazdırılmış.

“Bakın,” dedim, “size bir önerim var. Bizim müzelerimizde binlerce Osmanlı eseri var. İstediğinizi seçin, size verelim. Bir değiş tokuş yapalım.”

Ama o, “Hayır, üzgünüm, bunu yapamam,” dedi.

Ben de “Peki, müzelerimizdeki tüm eserleri alın,” dedim.

O yine, “Hayır, yapamam,” dedi.

”O hâlde fiyatınınızı söyleyin” dedim.

O da “Başbakan Netanyahu, bunun bir fiyatı yok,” dedi.

“Neden?” dedim.

Şöyle yanıtladı: “O dönemde İstanbul’un belediye başkanı olan birinin başını çektiği büyüyen bir İslamcı taban var. İsmini biliyorsunuz. Türk halkının bu kesiminden, Kudüs’ün 2700 yıl önce Yahudi kenti olduğunu gösteren bir tableti İsrail’e vermemize tepki gelir.”

Şimdi, 2000 yıl sonra, şehrimizi geri aldık. Bağımsızlığımızı geri aldık. Egemen bir devlet kurduk; bir ordu kurduk, dünyada eşi olmayan bir ülke inşa ettik.

Bu bizim şehrimiz, Sayın Erdoğan. Bu sizin şehriniz değil; bizim şehrimiz. Hep bizim şehrimiz olacak. Bir daha bölünmeyecek.

İşte bu yüzden, Başkan Trump’ın bu alandaki liderliğine çok değer veriyorum. Kudüs’ü başkentimiz ilan etti; dünyanın her liderinin kabul etmesi gereken bir şeyi yaptı ve ardından Amerikan Büyükelçiliği’ni buraya taşıdı.

O, apaçık olan şeyleri yaptı ama bütün o hükümetlere, dışişleri bürolarına, “Bunu yapamazsınız” diyen uzmanlara rağmen yaptı."

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.