Anil Can Tuncer
Euronews / Şam
Eskiden Esad'a bağlı askerlerin ailelerinin de yaşadığı mahalledeki evlerin duvarlarında büyük siyah 'X' ve 'O' işaretleri belirdi. İşaretler, kimlerin kalabileceğini, kimlerin gitmesi gerektiğini gösteriyordu.
Suriye güvenlik güçleri, ağustos sonunda Şam’ın harap durumdaki Al-Somaria banliyösüne baskın düzenledi. Ellerinde silahlar, kılıçlar ve tahliye 'emirleri' vardı. Ardından mahalledeki evlerin duvarlarında büyük siyah 'X' ve 'O' işaretleri belirdi: Kimlerin kalabileceğini, kimlerin gitmesi gerektiğini gösteriyordu.
Reuters'ın haberine göre baskınlar, dokuz ay önce devrilen Beşar Esad’ın ordusunda görev yapmış binlerce askerin ailelerinin yaşadığı Al-Somaria’yı hedef aldı. Esad’ın devrilmesi, mensubu olduğu Alevilere yönelik şiddet dalgasını tetiklemişti.
27-29 Ağustos’ta İçişleri Bakanlığı’ndan 'Ebu Hudhayfe' olarak bilinen bir komutanın yönettiği onlarca güvenlik görevlisi, ev ev dolaşarak ailelere Esadlar tarafından yasa dışı şekilde alınan topraklarda yaşadıklarını söyledi, mülkiyet belgelerini kanıt olarak sunmalarını istedi. Belgelerini ibraz edemeyenlerin evleri 'O' harfiyle işaretlenip yazılı tahliye emirleriyle mühürlendi.
Reuters’in gördüğü bu belgelerde, “Al-Somaria’daki kaçak konut sakinlerine bildiridir: Evlerinizi 48 saat içinde terk edin, aksi hâlde yasaya göre cezalandırılacaksınız,” ifadeleri yer alıyordu. Belgeler, 'Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Kamu Konut Komitesi' imzasını taşıyordu.
Bazı evlerin duvarlarında 'X', bazılarında 'O' veya her ikisi birden vardı. Bazılarında işaretlerin yanı sıra tahliye emirleri de asılıydı. Erkek sakinlerin bir kısmı, Esad’ın ordusunda görev yapıp yapmadıkları konusunda sorgulandı; bazıları polis karakoluna çevrilen bir binada tutulup dövüldü.
Al-Somaria mahalle komitesinden avukat Ali Barakat, “40 yıldır bu evde yaşıyorum. Babam burayı bana bırakmak için alınteriyle satın aldı. Vermeyeceğim,” dedi.
Suriye Bilgi ve İçişleri Bakanlıkları, baskınlara neyin sebep olduğunu ve kimlerin yetkilendirilip yetkilendirilmediğini açıklamadı. Tahliyeler sırasında adı geçen konut komitesinin varlığına dair resmi bir kayıt bulunamadı.
Baskınlardan önce neredeyse tamamen Alevi nüfusa sahip Al-Somaria’da yaklaşık 22 bin kişi yaşıyordu; bunların yarısını eski yönetimin askerlerinin aileleri oluşturuyordu. Bir hafta sonra yaklaşık 3 bin kişi kaldı.
Reuters muhabirleri, 3 ve 11 Eylül’de bölgeyi ziyaret ettiklerinde ışıkların yanmadığı, yollarda araçların olmadığı, birkaç kişinin sokaklarda dolaştığı bir 'hayalet şehir' manzarası gördü.
1970’lerde Esad ailesi, Şam çevresindeki bazı mahallelerdeki sakinleri tahliye edip askerlerine ve ailelerine ucuz, tek katlı evler dağıtmıştı. Al-Somaria da Rifaat Esad tarafından el konularak oğlu Somar’ın adıyla yeniden adlandırıldı.
Geçen ayki baskınlarda, mülkiyet belgelerini sunan bazı sakinlere bile 'O' işareti konuldu; belgelerin “Esad dönemine ait olduğu ve geçerli sayılmadığı,” söylendi.
3 Eylül’de Şam Valisi Maher Marwan, “Al-Somaria’da yaşananlar, devrilen rejimin onlarca yıllık adaletsiz kamulaştırma ve gayrimenkul yolsuzluklarının birikiminin sonucudur,” dedi. Hükümetin sorunları adil ve şeffaf biçimde çözmeye kararlı olduğunu, zorla tahliye uygulanmayacağını, yasal komitelerle sürecin inceleneceğini söyledi.
Birleşmiş Milletler’in ilk 'barınma hakkı' raportörü Miloon Kothari, tahliyeleri 'yerinden edilmeden, topluluğun dağılmasına ve evsizliğe kadar uzanan ihlaller zinciri' olarak nitelendirdi.
“Zorla tahliye, ciddi bir insan hakları ihlalidir,” dedi.
Tahliyeler, Şam çevresindeki 2 milyar dolarlık metro projesiyle de ilişkilendiriliyor. Devlet haber ajansı SANA’ya göre metro hattının bir aktarma istasyonu Al-Somaria’da olacak ve büyük bir otopark inşa edilecek.
Komşu Moadhamiyet el-Şam’dan Muhammed el-Vavi, ailesinin Al-Somaria’nın batısında küçük bir arsası olduğunu belirterek “Onu geri almayı çalışmayı yıllar önce bırakmıştık. Kim rejimin böyle çökeceğini tahmin ederdi ki?” dedi.