Taliban rejiminin dördüncü yılında Afganistan'da kadınlar kamusal hayattan tamamen çıkartıldı, çoğu kendini hapishanede gibi hissettiğini anlatıyor.
Ayrıntıları Alman kamu yayıncılığı kuruluşu Deutsche Welle'nin Türkçe haberinden alıntılayarak aktarıyoruz:
Taliban yönetimi altındaki Afganistan'da nüfusun yaklaşık yarısı yoksulluk içinde yaşıyor. Kadınların durumu ise dramatik bir şekilde kötüleşti. Onlardan biri olan Fatema, dört yıl önce Taliban iktidara geldiğinde dokuzuncu sınıfta olduğunu söylüyor ve o zamanlar hayalinin uluslararası ilişkiler okumak ve kick boks yapmak olduğunu anlatıyor. Bugünse bu hayallerinden uzakta, Kabil'deki evinin mutfağında çay içiyor ve sadece Kur'an kursuna giderken dışarı çıkabildiğini söylüyor. "Hapiste gibiyim" diyor.
Fatema ve ülkedeki diğer kadınlar Afganistan'daki kamusal hayattan büyük ölçüde çekilmiş durumda. Ortaokul, lise ve üniversiteye gitmeleri ve birçok mesleği yapmaları yasak. Taliban'ın son kararnamesi, kadınların toplum içinde konuşmasını veya şarkı söylemesini de yasaklayarak bunu "ahlaki bir suç" olarak niteledi.
Vaatlerden geriye hiçbir şey kalmadı
Oysa Taliban, 2021'de iktidara geldiğinde kadın haklarına en azından şeriat kapsamında saygı duyacağı taahhüdünde bulunmuştu.
Taliban yönetimi altındaki Afganistan'da nüfusun yaklaşık yarısı yoksulluk içinde yaşarken, özellikle kadınların durumu dramatik şekilde kötüleşti… Fotoğraf: Atif Aryan/AFP/Getty Images
Afganistan'da kadınlara ve kız çocuklarına tıbbi destek sağlayan Caritas yardım kuruluşundan Veronika Staudacher, sözde "ahlak polisinin" denetimlerini son zamanlarda büyük ölçüde sıkılaştırdığını aktarıyor ve bazı günler “uygusnuz” giyim veya "yanında erkek refakatçi yok" gibi bahanelerle 100'den fazla kadının sokakta tutuklandığını belirtiyor.
Diğer birçok yardım kuruluşunda olduğu gibi Caritas'ın çalışmalarının da giderek zorlaştığını ifade eden Staudacher, Taliban'ın hâlâ Afgan kadınların yabancı kuruluşlarda çalışmasına izin vermediğini de hatırlatıyor.
Yardım kuruluşlarının çalışmalarının bilinçli olarak zorlaştırıldığını vurgulayan Staudacher, büyük kısıtlamalar, uzun bürokratik süreçler ve sürekli gecikmelerle mücadele ettiklerini kaydediyor. Yerinde yardım sağlamanın, Taliban ile sürekli müzakere etmek ve uzlaşma yapmak gerektirdiğini belirtiyor.
Birleşmiş Milletler'e (BM) göre, Taliban iktidara döndüğünden beri özellikle kadın haklarını kısıtlayan yaklaşık 100 kararname çıkardı ve bunlardan hiçbiri geri alınmadı. Afgan kadınların yüzde 78'den fazlası ne eğitim alabiliyor ne de profesyonel hayata dâhil olabiliyor.
BM'nin eğitim, bilim ve kültür örgütü UNESCO, yaklaşık 2 milyon 200 bin Afgan kız çocuğun ilkokuldan sonra okula gidemediğini söylüyor… Fotoğraf: Ebrahim Noroozi/AP/picture alliance
UNESCO'dan Taliban'a eğitim çağrısı
Taliban'ın iktidara gelmesinin dördüncü yılı vesilesiyle bir açıklama yapan UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay uluslararası topluma seslenerek kadınların Afganistan'da yeniden eğitime erişebilmesi için baskının artırılmasını talep etti. Paris'te konuşan Azoulay, "Bazılarının Taliban ile ilişkilerini normalleştirmeye çalıştığı bir dönemde, uluslararası toplumu, Afgan kadınlarının eğitim hakkının tam ve koşulsuz olarak geri verilmesi için her zaman olduğundan daha fazla mücadele etmeye çağırıyorum" dedi.
BM'nin eğitim, bilim ve kültür örgütünün başkanı, Taliban'ın özellikle eğitim konusunda Afgan kız ve kadınlarının haklarını kısıtlayan çok sayıda kararname çıkardığını ve bugün dünyada kız ve kadınların ortaöğretime erişimini kesin olarak yasaklayan tek ülke olduğunu vurguladı. Ülkede yaklaşık 2 milyon 200 bin kız çocuğun ilkokuldan sonra okula gidemediğini kaydetti.
Okuryazarlıkta gerileme tehlikesi
Azoulay, "Bu kabul edilemez durum karşısında, UNESCO tüm ülkeleri Taliban üzerindeki diplomatik baskıyı sürdürmeye ve Afgan kız ve kadınlar için okulların ve üniversitelerin derhal ve koşulsuz olarak yeniden açılmasını talep etmeye devam ediyor" dedi. Son yirmi yılda UNESCO'nun da yardımıyla kız ve kadınların okuryazarlığı ve okula devam oranlarında önemli ilerlemeler kaydedilmişken bütün bir nesil Afgan kadınının ise Taliban'ın yasaklarıyla bu haktan mahrum bırakılarak feda edildiğini söyledi.
UNESCO, Afganistan'daki kadınlar için çevrimiçi kurslar ve sosyal medya üzerinden öğrenim imkânları gibi alternatif eğitim tekliflerini desteklese de bunların dersliklerde verilen eğitimin yerini asla alamayacağını ve sürekli tehdit altında olduklarını vurguluyor.
Yardım kuruluşu Caritas, sözde "ahlak polisinin" sokak denetimlerinde son dönemde "uygunsuz" giyim veya yanında erkek refakatçi olmadığı bahanesiyle çok sayıda kadının tutuklandığını belirtiyor… Fotoğraf: Wakil Koshar/AFP
Ülkede derinleşen yoksulluk
Taliban ise kadın hakları konusundaki kısıtlamalara ve giderek derinleşen yoksulluğa rağmen ülkeyi istikrara kavuşturduğunu iddia ediyor. Taliban Sözcü Yardımcısı Hamdullah Fetrat, Alman kamu yayıncısı ARD televizyonuna verdiği demeçte, işsizliğin devraldıkları en büyük sorunlardan biri olduğunu itiraf etti. Ekonomik programlar ve stratejilerle yeni istihdam alanları yarattıklarını söyleyen Fetrat, döviz kuru ve piyasalarda fiyatların da kontrol altında tutulduğunu ve zamma izin verilmediğini de belirtti.
Kabil'in merkezindeki bazı dükkân sahipleri de durumu doğruluyor. Onlardan biri olan 53 yaşındaki Mansoorudin Azizi, Taliban'ın sağladığı güven ortamını övüyor ve eskiden hırsızlar yüzünden saat 19.00'da dükkânlarını kapatmak zorunda kalırken, şimdi ise daha uzun süre açık kalabildiklerini belirtiyor. Ürünlerin yaklaşık yüzde 80'inin de artık ülke içinde üretildiğini ve yoğurt, meyve suyu veya peynir gibi yerli mallarının ithal ürünlerden daha ucuz olduğunu da kaydediyor.
Milyonlarca insan yardıma muhtaç
Taliban ve destekçileri ekonomik gidişatta istikrar sağlandığını söylese de işsizlik yüksek ve birçok Afgan yurt dışına gitmek ve iş bulmak için çabalıyor. Yardım kuruluşlarına göre, Afganistan nüfusunun yaklaşık yarısı, yani 23 milyon kişi insani yardıma bağımlı.
Altı çocuk babası Nasir Ahmad, daha önce hiç para dilenmediğini ancak şimdi durumlarının çok daha kötüleştiğini anlatıyor. Çocuklarının yetim olarak daha iyi bakılabileceği umuduyla zaman zaman birinin ona çarpıp öldürmesini dilediğini de itiraf ediyor. "Sadece Allah benimle" diyerek çaresizliğini ifade ediyor.
Pakistan ve İran'dan sınır dışı edilen çok sayıda Afgan'ın dönüşüyle ülkedeki durum daha da ağırlaştı. Yalnızca bu yıl, Afganistan iki komşusundan yaklaşık iki milyon vatandaşını kabul etti. Aynı zamanda,Amerikan Kalkınma Ajansı'nın (USAID) ABD Başkanı Donald Trump'ın emriyle uluslararası yardımın önemli kısmını kesmesiyle durum daha da kötüleşti.
Afganistan'da halkın yarısı yardıma muhtaç haldeyken Taliban yönetimi ele geçirmesinnin dördüncü yılı başkent Kabil'de destekçileriyle kutladı… Fotoğraf: Wakil Kohsar/AFP
Caritas'tan Staudacher, sadece ABD'nin değil, Almanya'nın da küresel yardım desteğini yaklaşık yüzde 50 oranında azalttığını belirtiyor. Birçok yardım örgütünün faaliyetlerini ve projelerini durdurma noktasına geldiğine işaret ediyor. Kendi kuruluşu Caritas'ın şimdiye kadar bundan doğrudan etkilenmediğini, ancak ofislerine diğer alanlarda gelen yardım taleplerindeki artışla sıkıntının kendilerine yansıdığını aktarıyor.
Taliban'la daha fazla diplomatik ilişki
Uluslararası toplumda çoğu ülke hâlâ Taliban'ı resmi olarak tanımıyor. Ancak rejimin içinde bulunduğu uluslararası izolasyonun, artan savaş ve krizlerin zorlamasıyla yavaş yavaş kırılmaya başladığı görülüyor. Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü'ne göre, 17 ülke Kabil'deki temsilciliklerini yeniden açtı.
Taliban'ın kendi açıklamalarına göre de Afganistan'ın dünya genelinde 39 büyükelçilik ve konsolosluğu bulunuyor. Temmuz ayında Rusya, Taliban'ı resmî olarak hükümet olarak tanıyan ilk ülke oldu.
Almanya da diğer nedenlerin yanı sıra ülkeye düzensiz göçmenleri sınır dışı edebilmek için yaklaşımını yumuşatıyor. Kulislere göre iki Taliban temsilcisinin Berlin'deki Afganistan Büyükelçiliğinde akredite edilmesi bekleniyor.
KAYNAKLAR: Tagesschau,dpa,DW