Terör örgütü PKK 12 Mayıs'ta yaptığı açıklama ile kendini feshettiğini duyurdu.
Örgüt "pratikleşme süreci Abdullah Öcalan tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere" örgütsel yapısını feshettiğini, silahlı mücadele yöntemini ve PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdığını açıkladı.
Peki PKK hangi amaçla, nasıl kuruldu?
Türkiye, ABD, AB ve İngiltere tarafından "terör örgütü" kabul edilen oluşum hangi evrelerden geçti?
PKK'NIN 47 YILLIK KANLI TARİHİ
Temeli Abdullah Öcalan tarafından Ankara’da atılan PKK, ilk silahlı eylemini ise 15 Ağustos 1984’te yaptı. Günümüze kadar on binlerce kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanacak terör süreci de böylece başladı.
- PKK 27 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinin Fis köyünde kuruldu. İlk eylemini ise 15 Ağustos 1984 akşamı Siirt’in Eruh ve Hakkari’nin Şemdinli ilçelerinde bir askerin şehit düştüğü, 9 asker ve 3 sivilin yaralandığı saldırıyla yaptı.
BBC Türkçe'nin haberinden alıntılayarak aktarıyoruz:
Ankara'da ''Apocu'' olarak tanınan, Marksist-Leninist düşüncedeki solcu ve Kürt öğrencilerin temelini attığı PKK (Kürdistan İşçi Partisi) hareketi, 27 Kasım 1978'de Diyarbakır'ın Lice İlçesinin Fis Köyü'nde kuruluş kongresini gerçekleştirdi.
Kongreye, Cemil Bayık, Mehmet Hayri Durmuş, Mazlum Doğan, Duran Kalkan, Ali Haydar Kaytan'ın da aralarında olduğu 21 kişi katıldı.
Aralarında iki kadın vardı.
Biri, o tarihlerde Abdullah Öcalan ile evli olan Kesire Öcalan, diğeri ise 2013'te Paris'te suikasta uğrayan Sakine Cansız.
PKK bu ilk kongrede, sosyalist bir Kürt devleti kurmayı hedeflediğini, Türkiye'ye karşı ''Kürt ulusal kurtuluş mücadelesi'' adıyla silahlı mücadele amaçladığını duyurdu.
Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde yaşanan Kürt isyanlarının devamı olarak da kabul edilen PKK, Doğu ve Güneydoğuda saldırılar düzenledi.
Kuruluş kongresine katılanların bir çoğu 1979 yılında tutuklandı.
İşkence ve kötü muamele uyguılamalarıyla kötü bir şöhrete erişen Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde yaşananlar örgüt için önemli kilometre taşı oldu.
Örgütün kurucularından Mazlum Doğan, işkenceyi protesto etmek için hayatına son verirken, Hayri Durmuş da cezaevinde başlattığı ölüm orucunda altı arkadaşıyla birlikte hayatını kaybetti.
Bekaa Vadisi yılları
1979 yılında Abdullah Öcalan Suriye'ye geçti.
PKK Suriye'de daha rahat hareket edebiliyordu. Suriye'de yaşayan Kürtlerle de doğrudan temas halindeydi.
O yıllarda Suriye'den PKK'ya çok sayıda katılım oldu.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra PKK'nın Lübnan'ın kontrolündeki Bekaa Vadisi'nde varlığı güçlendi, buraya giden PKK'lıların sayısı arttı.
PKK kadroları Bekaa Vadisi'nde Filistinli gerillalardan ideolojik ve silahlı eğitim almaya başladı.
Abdullah Öcalan 1984'te örgütün "uzun süreli halk savaşı" ilan ettiğini açıkladı.
Silahlı mücadele için kısa adı HRK olan Kürdistan Kurtuluş Güçleri kuruldu.
Siirt'in Eruh, Şırnak, Pervari bölgesi ile Hakkari'nin Çukurca ilçesinde 15 Ağustos 1984 tarihinde eş zamanlı yapılan saldırılarla PKK Türkiye'de askeri noktaları ilk kez hedef aldı.
Örgüt böylece Türkiye'ye karşı silahlı mücadelesini başlatmış oldu.
1986'da HRK'nin yerine, kısa adı ARGK olan Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu kuruldu.
ARGK çatısı altındaki PKK militanları, 1993 yılına kadar Türkiye'de silahlı saldırılarını arttırarak sürdürdüler.
İlk ateşkes 1993
Aralık 1990'da Sovyetler Birliği'nin zayıfladığı bir dönemde dördüncü kongresini gerçekleştiren PKK, Marksist ideolojiden uzaklaşmaya başladı.
1993'te Cumhurbaşkanı Turgut Özal da "şiddet yoluna karşı" barış için girişimler başlattı.
Bunun üzerine Abdullah Öcalan, 20 Mart 1993'te ateşkes ilan etti.
Özal'ın 17 Nisan 1993 süreç devam ederken ölümünden sonra kayda değer bir ilerleme sağlanamadı.
Turgut Özal'ın Kasım 1983'teki genel seçim mitingi.
PKK militanlarının, 24 Mayıs 1993'te Elazığ-Bingöl karayolunu kesip otobüsteki terhis olan silahsız 33 askeri kurşuna dizerek öldürmesi, örgütün en büyük saldırılarından biri oldu.
Bu saldırı ile ateşkes de sona erdi.
Öcalan daha sonra yaptığı açıklamalarda bu olaydan habersiz olduğunu savundu.
Aynı yıllarda, özellikle köy korucularının yoğun yaşadığı yerlerde, sivillerin öldürüldüğü çok sayıda saldırı oldu.
5 Temmuz 1993'te, Erzican'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyünde 31 köylünün öldürüldüğü saldırı bunlardan biriydi.
Abdullah Öcalan (sağda), Kürdistan Halk Birliği (UPK) lideri Celal Talabani ile Lübnan'da düzenlenen basın toplantısında, 17 Mart 1993.
Tansu Çiller dönemi
Özal'ın ölümünün ardından cumhurbaşkanlığıma seçilen Süleyman Demirel'in yerine başbakanlığa getirilen Tansu Çiller döneminde barış planı tamamen sona erdi.
Çiller döneminde PKK'yı askeri yöntemlerle sona erdirmeyi amaçlayan bir strateji izlendi.
"Düşük Yoğunluklu Savaş" adı verilen ve yoğun çatışmaların yaşandığı bu yıllarda, Meclis Göç Araştırma Komisyonu'na göre 2 bin 500'den fazla köy ve mezra boşaltıldı.
Birçok faili meçhul cinayetin ve insan hakları ihlallerinin yaşandığı bu dönemde, köyden kentlere yoğun bir Kürt göçü başladı.
6 Nisan 1996'da Türkiye-Irak sınırı yakınlarında bir Türk helikopteri ve askerleri.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'nın verilerine göre 1990'lı yıllar geriye altı binden fazla kişinin işkence gördüğü, gözaltında kayıp olduğu ve faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bir dönemdi.
Türkiye 1983'ten itibaren ve yoğunlaşarak 90'larda Irak'ın kuzeyine PKK'yı hedef alan 24 farklı sınır ötesi operasyon yaptı.
Bu operasyonlarda iki taraf da büyük kayıplar yaşadı.
Çatışmalarda siviller de dahil en az 40 bin kişinin hayatın kaybettiği tahmin ediliyor.
Öcalan nasıl yakalandı?
PKK tarihindeki önemli kavşaklardan biri, Türkiye'nin yoğun baskıları neticesinde Abdullah Öcalan'ın Suriye'den çıkarılması oldu.
Öcalan, sırasıyla Rusya, İtalya, Yunanistan ve Kenya'ya gitti.
15 Şubat 1999'da uluslararası bir operasyonla Nairobi'de tutuklanarak Türkiye'ye getirildi.
Türkiye'de yargılanan Öcalan, o tarihten beri Marmara Denizi'ndeki İmralı adasındaki cezaevinde tutuluyor.
İdama mahkum edilen Öcalan'ın cezası daha sonra ömür boyu hapse çevrildi.
PKK, bu gelişmenin ardından 1999 yılında tek taraflı ateşkes ilan etti, 2002'de adını Kürdistan Demokratik Özgürlük Kongresi (KADEK) olarak değiştirdi ve silahlı güçlerini Türkiye'den çekmeye başladı.
Irak'ta Saddam Hüseyin iktidarının sona ermesiyle, Barzanilerin liderliğindeki Kürtler, siyasi statü sahibi oldu.
PKK, tek taraflı ateşkesi sürdürürken, bölgedeki gelişmelere göre stratejik değişiklikler de yaptı.
2003 yılında, KADEK adını, Kürdistan Halk Kongresi (Kongra-Gel) olarak değiştirdi.
2004 yılına gelindiğinde, örgüt PKK ve Kongra-Gel adıyla hem Amerika'da hem de birçok Avrupa ülkesinde terör örgütleri listesine alındı.
2000'lerde PKK
1 Haziran 2004 tarihinde Murat Karayılan, tek taraflı ateşkesi sona erdirdiklerini açıkladı ve dağlardaki çatışma yavaş yavaş şehirlere inmeye başladı.
Türkiye'nin batısında, özellikle turistik yörelerde PKK'nin üstleneceği birçok silahlı ve bombalı saldırı düzenlendi.
Murat Karayılan
Mayıs 2005'te, PKK'nın da içinde yer aldığı, katılımcıların toplumcu, demokrat ve konfederal bir yapı olarak tarif ettiği Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) sözleşmesi kabul edildi.
Nisan 2005'te KONGRA-GEL yine isim değişikliğine gitti ve örgüt kuruluşundaki PKK adına geri döndü.
21 Ekim 2007'deki Dağlıca saldırısı, PKK'nın Türkiye'de silahlı kuvvetleri hedef alan en ağır saldırılarından biri oldu.
Bu saldırının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK'nın Irak'ın kuzeyindeki üslerine büyük askeri harekat gerçekleştirdi.
Suriye'deki Kürtler
2003'te Suriye'de kurulan Demokratik Birlik Partisi (PYD), kuruluş tüzüğünü Abdullah Öcalan'ın 'Demokratik uygarlık ve demokratik toplum' felsefesinden ilham alarak hazırladı.
Türkiye, PYD'nin, PKK'nın Suriye'deki örgütsel ve ideolojik kolu olduğunu ve PKK'nın gündemini uyguladığını iddia ediyor.
Salih Müslim'in 2010'da Eş Başkanı olduğu PYD, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetiminin oluşmasında etkili bir siyasi parti oldu.
2012'de Suriye'nin kuzeyinde yaşayan tüm etnik ve dini toplulukların temsilcilerinin de temsil edildiği Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Koalisyonu kuruldu.
2011 yılında kurulan YPG (Halk Savunma Birlikleri) ise Mazlum Abdi'nin liderliğini yaptığı Suriye Demokratik Güçleri'nin (SGD) bir parçası olarak varlığını sürdürüyor. Suriye'de kurulan yeni rejimle yapılan görüşmelerde SGD'yi komutanı Mazlum Abdi temsil ediyor.
Türkiye, YPG'nin, PYD'nin silahlı kanadı ve PKK'nin devamı olduğunu savunuyor.
2011'de Suriye'de iç savaş başlayınca, Suriye ordusu, kuzeyde Kürtlerin hakim olduğu bölgelerden çekildi ve o bölgeler YPG'nin kontrolünde kaldı.
YPG, IŞİD'e karşı Rakka, Halep, Resulayn, Kobani'de savaştı ve bu örgütün gerilemesinde etkili oldu.
2013-15 çözüm sürecinde neler yaşandı?
AKP iktidarı 2009 yılında Kürt sorununun çözümü yolunda,''açılım süreci'' adı verilen, siyasi ve kültürel alanlarda, reform niteliğinde düzenlemeler yaptı.
Bu gelişmelerin ardından PKK tek taraflı ateşkes ilan etti.
Ama bu süreç, PKK'nın Reşadiye saldırısı ile sona erdi.
2012'de, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin ardından, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bu kez "çözüm süreci" adı verilen bir girişimin başladığını duyurdu.
21 Mart 2013'te Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında Abdullah Öcalan'ın mektubu okundu ve PKK'dan silahlı militanların güçlerini sınır dışına çıkarması istendi.
Öcalan'ın mektubu Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarında okundu.
25 Nisan 2013’te Murat Karayılan, Kandil’de kalabalık bir gazeteci topluluğunun katıldığı basın toplantısıyla PKK’nin 8 Mayıs’ta geri çekilmeye başlayacağını duyurdu.
Açıklamayı Türkiye’den, aralarında Anadolu Ajansı’nın da bulunduğu birçok medya kuruluşu takip etti.
2015'e kadar Türkiye ordusunun da uyduğu çift taraflı bir ateşkes süreci yaşandı.
Örgütün yürütme konseyi, PKK'nın tamamen silah bırakmasının, "Öcalan'a özgürlük" ve "anayasal güvence" ile mümkün olacağını açıkladı.
25 Nisan 2013'te Murat Karayılan Kandil'de kalabalık bir gazeteci topluluğunun katıldığı basın toplantısıyla PKK'nin 8 Mayıs'ta geri çekilmeye başlayacağını duyurdu.
Çözüm sürecinin kırılma yaşadığı olaylardan biri 6-7 Ekim 2014 Kobani protestoları oldu.
Bu olaylar, Öcalan'ın çağrısıyla son buldu.
İki yıl boyunca, İmralı heyeti üzerinden Kandil ve İmralı arasında yoğun bir görüşme trafiği yaşandı ve PKK'nın silah bırakmasının ön şartı olarak kapsamlı bir demokratikleşme programının hayata geçirilmesi istendi.
Dolmabahçe açıklaması
28 Şubat 2015'te Dolmabahçe'de hükümet ve devlet yetkilileri ile İmralı heyetinin yaptığı toplantıda, Öcalan'ın PKK'ya silahsızlanma kongresi toplama çağrısını yaptığı 10 maddelik mutabakat metni Sırrı Süreyya Önder tarafından okundu.
PKK ve KCK yürütme konseyi üyesi Cemil Bayık ve Bese Hozat, silahların bırakılması kararının, Öcalan'ın bizzat katılacağı kongre ile karara bağlanabileceği yönünde bir açıklama yaptılar.
Bu çağrıdan iki gün sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP'yi eleştirdi, "Dolmabahçe mutabakatı" ifadesini kabul etmediğini söyledi.
28 Şubat 2015’te Dolmabahçe'deki dönemin Başbakanlık ofisinde HDP heyeti ile hükümet yetkilileri bir araya geldi. Toplantıya katılanlar arasında dönemin başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İmralı Heyeti'nden HDP'li Sırrı Süreyya Önder de vardı.
21 Mart 2015 Diyarbakır Nevruzunda yeni bir mektup gönderen Abdullah Öcalan, PKK'ya silahsızlanma için yeni bir çağrı yaptı ve İzleme heyeti ve Hakikat ve Yüzleşme komisyonun kurulmasıyla PKK'nın kongresini gerçekleştirebileceğini açıkladı.
5 Mayıs tarihinde KCK Eş Başkanı Besê Hozat ''Kürt kimliği tanınmadan, bu temelde anayasa değiştirmeden ve Kürtlerin statüsünü kabul etmeden PKK böyle bir kongreyi asla toplayamaz. Öcalan'ın bir taraf olarak resmi kabul edilmesi gerekiyor'' dedi.
Çözüm süreci nasıl sona erdi?
Bu sırada 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde, HDP yüzde 13 oyla barajı aştı, 80 vekil çıkardı. AKP ise tek başına hükümet kuracak yeterli sayıya ulaşamadı.
Kobani'de IŞİD'in yenilmesinin ardından PYD'nin Suriye'deki meşruiyeti artmaya başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, PYD'nin, Türkiye'nin güneyinde bir devlet kurma girişimine izin vermeyeceklerini söyledi.
Karayılan ''Onlar Rojava'ya müdahale ederlerse biz de onlara müdahale ederiz'' dedi.
Kobani'ye IŞİD saldırılarının yoğunlaştığı Ekim başında Türk askerleri Şanlıurfa'nın Suriye sınırındaki Suruç bölgesine giderken
11 Temmuz'da ateşkesi sona erdirdiğini açıklayan KCK, 14 Temmuz'da ''Devrimci Halk Savaşı' adıyla yeni bir süreç başlattıklarını duyurdu.
20 Temmuz 2015'te, Kobanili çocuklara yardım malzemesi göndermek için Suruç'ta toplanan gençlerin basın açıklamasında IŞİD'li canlı bombanın kendini patlatması ile 32 kişi hayatını kaybetti.
Aynı gün KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, "meşru savunma" için halka silahlanma çağrısı yaptı.
IŞİD'in Eylül-Ekim 2014'te Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerin yoğun yaşadığı Kobani bölgesine saldırıları yoğunlaştırması üzerine Türkiye'nin farklı şehirlerinde "Kobani'ye destek" eylemleri yapıldı.
22 Temmuz'da Urfa'nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis memurunun evlerinde öldürülmesiyle çözüm süreci fiilen sona erdi.
KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, bu olayın araştırılması gerektiğini belirtti.
Çözüm sürecini "teröre meşruiyet kazandırma, teröre alan açma süreci" olarak görmediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Çözüm buzdolabındadır'' açıklamasını yaptı.
Çatışmasız geçen üç yılın ardından, 24 Temmuz 2015'te Türk Silahlı Kuvvetleri, Irak'ın kuzeyine PKK hedeflerine hava operasyonu düzenledi.
Başbakanlıktan yapılan açıklamada, operasyonlarda hem PKK hem de Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) hedef alındığı belirtildi.
PKK ve güvenlik güçleri arasındaki çatışmasızlığın sona ermesiyle çözüm süreci rafa kaldırıldı.
Hendek operasyonları
Çözüm sürecinin bitmesiyle KCK, 12 Ağustos'ta "Kürdistan halkı için öz yönetimden başka bir seçenek kalmamıştır" diyerek çatışmaları şehirlere taşıdı.
Şırnak'ın Silopi, Nusaybin, Cizre ilçeleri ile Batman, Bitlis ve Hakkâri'nin Yüksekova, Muş'un Varto, Bulanık, Van'ın Edremit, Ağrı'nın Doğubayazıt, Diyarbakır'ın Sur, Silvan, Lice ilçelerinde "öz yönetim ilan edildiğine" dair açıklamalar yapıldı.
Hükümet sert tepki gösterdi.
Bu ilçelerde "öz savunma" adıyla barikatlar kuruldu, hendekler kazıldı.
Sokağa çıkma yasağı ilan edilen bu ilçelerde "güvenlik operasyonları" başlatıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Operasyonlar tüm hendekler kapatılana kadar sürecek" dedi.
26 Şubat 2016'da Diyarbakır'ın tarihi Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı sırasında askerler. İki buçuk yıllık ateşkesin çökmesinden sonra şiddet tırmanıyordu.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı, bu operasyonlarla ilgili hazırladığı raporda, yedi il ve 22 ilçede 63 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini ve çatışmalarda en az 310 sivilin öldürüldüğünü iddia etti.
Hükümet yetkilileri sivil ölümlerinden PKK'yı sorumlu tuttu. TSK'nın operasyonlar sırasında sivilleri korumak için bütün önlemleri aldığını söyledi.
TSK, hendek operasyonlarında ''6623 teröristin etkisiz hale getirildiğini, bunlardan 4571'nin öldürüldüğünü'' söyledi.
Hendek operasyonları devam ederken PKK bölgede birçok karakol ve askeri noktaya, intihar saldırıları düzenledi.
Çözüm sürecinin ardından şiddetli çatışmaların yaşandığı on yılda, asker, polis, sivil, militan binlerce insan hayatını kaybetti.
Devlet Bahçeli'nin çağrısı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 22 Ekim 2024'te PKK lideri Abdullah Öcalan'a, örgütü lağvetmesi koşuluyla, "Umut hakkı için başvurması ve TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşması" çağrısında bulundu.
23 Ekim 2024'te DEM Parti milletvekili Ömer Öcalan'a amcası Abdullah Öcalan'la görüşme izni verildi. Böylece Öcalan'a 43 ay sonra ilk kez bir ziyaret gerçekleştirildi.
Aynı gün, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.'ye ait (TUSAŞ) Ankara Kahramankazan'daki tesislere PKK'nın düzenlediği saldırıda beş kişi yaşamını yitirdi.
Erdoğan, Kasım ayında Bahçeli'nin 'İmralı' çağrısına desteğini açıkladı; 'Tablo umutlu olmamıza izin vermiyor' sözleriyle DEM Parti ve Kandil'i eleştirdi.
DEM Partili bir heyet, 28 Aralık 2024'te ve 22 Ocak'ta İmralı Adası'nda Abdullah Öcalan ile görüştü ve Öcalan'ın mesajlarını kamuoyuna iletti.
Heyette DEM Parti milletvekilleri Sırı Süreyya Önder ve Pervin Buldan vardı.
PKK lideri Abdullah Öcalan 27 Şubat'ta kamuoyuyla paylaşılan "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"nda tüm gruplara silah bırakma ve PKK'ya kendini feshetme çağrısında bulundu.
PKK, bu doğrultuda 1 Mart'tan itibaren ateşkes ilan ettiğini duyurdu.
İmralı heyeti siyasi partileri ziyaret etti, 10 Nisan'da Beştepe'de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü.
İmralı heyetinde yer alan Sırrı Süreyya Önder, 3 Mayıs'ta hayatını kaybetti.
PKK, 9 Mayıs'ta yayınladığı açıklamada 5-7 Mayıs tarihlerinde 12. kongresini topladığını açıkladı.
Açıklamada, Öcalan'ın çağrısı temelinde "tarihi öneme sahip kararlar alındığı" belirtildi.