Mayis Alizade
"Trump'ın hüzünlü Moskova orospuları*" uluslararası ilişkileri, hem sallıyor hem de dizginliyor mu?
ABD'nin 47. Başkanı Trump'ın, Rus meslektaşını koşulsuz savunmasının arkasında duygusal nedenler de olabilir mi?
Seçim propagandası döneminde, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı 24 saatte bitireceğini vadeden Donald Trump'ın bu vaadi henüz gerçekleşmese de belirgin olan husus, ABD'nin 47. Başkanı'nın Rus meslektaşına toz kondurmamasıdır.
18 Şubat'ta, ABD ve Rusya Federasyonu heyetlerinin Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'daki buluşmasını attığı "X" mesajıyla anında "olumlu" şeklinde değerlendiren Trump'ın talimatıyla başlatılan somut adımlar dizisine, iki ülke heyetlerinin 27 Şubat'ta İstanbul'da bir araya gelmesi de eklendi.
Süreç içerisinde Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski'nin unvanına savaşta bile söylenmeyecek ifadeler sarf eden ABD Başkanı'nın, 28 Şubat'ta Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde ağırladığı Zelenski'ye "Putin'i eleştirme" diye fırça atması, duruma adeta "Fakat senden ok atmak, göğsümü siper etmek benden" anlamı yükledi.
Oysa bu olaylarda bir çelişki olduğunu görmemek mümkün değil.
Çünkü bizzat ABD'nin 47. Başkanı, Çin'i "rakip" olarak nitelendirdiği halde, Pekin'in en yakın dostu ve müttefiki Rusya'yı yanına çekmeye çalışması ve Putin'e toz kondurmaması, garip bir durum ortaya çıkarıyor.
Bu nedenle, dünya siyaset ve uluslararası ilişkiler tarihinin kameralar önünde yaşanmış en büyük skandallarından birinde, Ukrayna Cumhurbaşkanı'nı büyük ölçüde "Rusya'nın barış girişimlerine hayır demesinden dolayı" ezip geçmesi, Trump-Putin ilişkilerinde farklı dinamiklerin olabileceğini akıllara getiriyor.
Bunlardan biri, 2016 Başkanlık seçimlerinde Rusyalı hackerların Hillary Clinton'a karşı Donald Trump'ı desteklediği iddiasıdır.
Trump'ın seçilmesinden sonra bu iddia sıkça gündeme geldikçe, Vladimir Putin bunu alaycı bir üslupla dile getirmekten duyduğu zevki saklamamıştı.
Ancak Trump'ın Rusya ile ilişkilerinde meselenin farklı boyutlarıyla ilgili başka bir iddia daha vardı ve Rus medyasına göre, bu iddianın basın önünde gündeme gelmesini bizzat Kremlin yönetimi istemişti...