Hakkında "5 yıldan az olmamak kaydıyla hapis cezası" istenen, “Cumhurbaşkanı’nı tehdit” iddiasıyla tutuklu bulunana gazeteci Fatih Altaylı'nın yargılandığı davanın ilk duruşması, 3 Ekim'de görülecek.
Kişisel YouTube kanalında yaptığı yorumun ardından 21 Haziran'da gözaltına alınan ve “Cumhurbaşkanı’nı tehdit” iddiasıyla tutuklanan gazeteci Fatih Altaylı'nın yargılandığı davanın ilk duruşması, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Silivri F Tipi Cezaevi kampüsündeki 2 no’lu duruşma salonunda 3 Ekim'de görülecek.
Ne olmuştu?
Gazeteci Fatih Altaylı, 21 Haziran'da YouTube kanalında yaptığı yayında kullandığı ifadeler gerekçesiyle Teşvikiye'deki evinde gözaltına alınmıştı. Altaylı, emniyette verdiği ifade sonrası adliyeye sevk edilmiş ve savcılık sorgusu sonrası "Cumhurbaşkanını tehdit" suçundan tutuklama talebi ile sulh ceza hakimliğine sevk edilmişti. İstanbul nöbetçi sulh ceza hakimliği Altaylı için tutuklama kararı vermişti.
Altaylı: Erdoğan'ı tehdit etmedim
Altaylı, sulh ceza hakimliğindeki ifadesinde şunları söylemişti:
"Ben bu hususta emniyette ve savcılıkta ifade vermiştim. O ifadem doğrudur aynen tekrar ederim. @fatihaltayli isimli YouTube hesabı bana aittir. Ben söz konusu hesaptan 20.06.2025 tarihinde söz konusu paylaşımları yaptım. Ancak yapmış olduğum bu paylaşımlarda Cumhurbaşkanına hakaret ya da tehdit kastım yoktur. Bir araştırma şirketinin yapmış olduğu anketlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaydi hayat şartıyla Cumhurbaşkanlığı yapmasına ilişkin yapılan bir oylamada yüzde 70 oranında bu değişikliğe onay verilmeyeceği şeklindeki anket sonucu bana soruldu. Ben de bununla ilgili olarak yorumda bulundum. Türk halkının sandığı sevdiğini, demokrasiye inandığını tanzimattan önce de padişahların tahttan alındığı, günümüzde ise bunun sandık yoluyla yapıldığını belirttim. Kesinlikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tehdit etmedim; hakaret etmedim. Sadece tarihsel bir bilgi verdim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, serbest bırakılmayı talep ederim."
İddianamede neler var?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Altaylı’nın 20 Haziran tarihli youtube yayınındaki sözleri nedeniyle resen soruşturmaya başlandığı kaydedildi. Altaylı'nın sözlerinin Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 310/2 maddesi delaletiyle Cumhurbaşkanına tehdit suçu olarak değerlendirilmesi gerektiği öne sürülen iddianamede 2003 tarihli Türk Ceza Kanunu’nun tasarısında ve Adalet Komisyonu Raporu’nda, “öldürmek” ifadesine yer vermemek için suikast kelimesinin kullanıldığı, TCK 299’da düzenlenen “Cumhurbaşkanına hakaret” suçu dışındaki tüm fiillerin ise fiili saldırı olarak anlaşılması gerektiği iddia edildi. İddianamede Altaylı’nın sözlerinin bu nedenle Cumhurbaşkanına karşı kanunsuz fiiller kapsamında kaldığı ileri sürülürken, Cumhurbaşkanına karşı tehdit eyleminde görevli mahkemenin de ağır ceza olduğu kaydedildi.
“Tehdit suçu fiili saldırı kavramına dahil”
Cumhurbaşkanına yönelik tehdit suçunun fiili saldırı kavramına dahil olduğu öne sürülen iddianamede, Altaylı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında sorulan soruya “milletin daha önce hoşuna gitmeyen padişahları öldürdüğüne ve boğduğuna” yönelik sözde tarihsel örnek ile cevap verdikten sonra, “hakiki bir diktatörlük kurma hayali olanlar asla kuramazlar tam kurduklarını zannederken bir de bakarlar ki kuramamışlar ve tam aksine bu onların da lehine de olmaz ülkenin de lehine olmaz..." diyerek verdiği sözde örneği pekiştirmeye çalıştığı ifade edildi.
İddianamede Altaylı’nın bu şekilde “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının hayatına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceğinden” bahisle tehdit ederek üzerine atılı suçu işlediğinin anlaşıldığı ileri sürülürken, “Yürütülen soruşturma neticesinde video çözümleme tutanağı, şüpheli ifadesi, kanun metni, madde metin gerekçeleri, doktrinsel açıklamalar, yüksek yargı kararları ve tüm dosya kapsamı birlikte ele alındığında şüphelinin Altaylı’nın "Cumhurbaşkanını Tehdit" suçundan yargılanması istendi.
Fatih Altaylı'nın davaya gerekçe gösterilen konuşması
Altaylı, YouTube kanalındaki programda, ''Cumhurbaşkanı ömür boyunca Cumhurbaşkanı olarak devam etsin mi diye halka sormuşlar. Halkın yüzde 70'i buna karşıymış. Siz bu oranı nasıl görüyorsunuz?'' sorusuna, şu yanıtı vermişti:
''Bu oran çok da beklediğim oran. Çünkü şu anda AKP seçmeninin önemli bir bölümü ve MHP seçmenin bir bölümü dışında hiç kimse böyle bir şeye onay vermez. Türk halkına çeşitli nedenlerle kızabilirsin, Türk halkının oy verme biçimine, oy kullanma alışkanlıklarına bir sürü nedenle kızabilirsin. Katılmayabilirsin de. Hatta çok sinirlenip bazılarının yaptığı gibi yok bidon kafalı yok göbeğini kaşıyan adam falan da diyebilirsin. Onlar o kişilerin kendi fikirleridir. Ama şunu diyemezsin. Abi Türk halkı sandığı sever kardeşim. Ve gücün kendisinde olmasını ister. Yani babasını seçse oraya koysa babasını değiştirme ihtimalini elinde tutmaktan hoşlanır. Bu da yeni bir şey değil yani. Geçmişine bak bu milletin yakın geçmişinden de söz etmiyorum uzak geçmişine bak. Bu millet padişahını boğmuş bir millettir. Hoşuna gitmediği zaman istemediği zaman. Padişahını yuhlamış bir millettir. Az buz değildir öldürülen suikaste kurban giden Osmanlı Padişahı. Suikast demeyelim de komploya kurban giden veya boğazlanan veya intihar etti süsü verilmiş. O yüzden öyle baktığın zaman bu halk her şeyden vazgeçebilir ya da vazgeçmiş gibi görünür ama seçme hakkının elinden alınmasından ve kendi kaderini kimin belirleyeceğini belirleme hakkının elinden sonsuza kadar alınmasından hoşlanmaz. O yüzdendir ki burada hakiki bir diktatörlük kurma hayali olanlar asla kuramazlar. Tam kurduklarını zannederken bir de bakarlar ki kuramamışlar. Tam aksine bu onların da lehine olmaz ülkenin de lehine olmaz.
Çok net görüyoruz işte. Bu ülkenin yüzde 70'i Tayyip Erdoğan'dan nefret ediyor anlamına gelmez bu. Ülkenin bir bölümü elbetteki Tayyip Erdoğan'dan hoşlanmıyor, bir bölümü nefret ediyor da olabilir ama yüzde 70'i Tayyip Erdoğan'dan nefret ediyor değildir. Ama yüzde 70'i bir dakika kardeşim, biz sana yetki verdik ama bunu hanedan haline gel, hayat boyu orada kal hatta sonunda da oğluna, damadına, yeğenine devret istemez bunu Türk halkı. Geçmişe baktığın zaman hiçbir zaman istemediğini görüyorsun. Türk halkının bir şeyi vardır. Bir dakika. Ben önemliyim. Ben seni sevdiğim için sen oradasın. Ben senden memnun olduğum için oradasın. Sen bana efelenemezsin. Türk halkının yüzde 70'i bu kanaattedir. O da onu gösteriyor zaten."