Berza ŞİMŞEK
BBC News Türkçe
"Bundan sonra ülke genelinde biriyle seks yapmadan önce e-devletten rıza onay formu doldurulsun, yüz tanıma ve sms ile doğrulama şartı gelsin."
Sosyal medyadaki ifşa paylaşımlarına gelen yorumlardan biri de buydu.
Bunun gibi onlarca mesaj, Türkiye'de flört ve taciz arasındaki farkın çok da iyi anlaşılmadığına işaret ediyordu.
Aslında karmaşa Türkiye'ye özel değil.
#MeToo hareketi ilk başladığında Fransa'da Brigitte Bardot ve Catherine Deneuve gibi ünlü yıldızların bazı kadınların taciz olarak tanımladığı hareketleri "iltifat" ve "flört" olarak savunması tartışma konusu olmuştu.
Peki flört nerede biter, cinsel taciz ve saldırı nerede başlar?
Uzmanlar için ikisi arasındaki fark çok net:
Karşı tarafın rıza göstermediği her türlü cinsel içerikli söz, tavır, davranış taciz ya da saldırı sayılıyor.
Fiziksel temas içermiyorsa "cinsel taciz", fiziksel temas içeriyorsa "cinsel saldırı" olarak tanımlanıyor.
'İstenmeyen her türlü cinsel eylem suçtur'
Kadın ve insan hakları savunucusu avukat Hülya Gülbahar BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlarken, "Birlikte kahve içme teklifini herhangi bir gerekçe göstermeye gerek duymadan reddettiğiniz birinin sizi ısrarla kahve içmeye davet etmesi artık tacizdir" diyor.
Onay almaksızın cinsel içerikli mesaj atmak, laf atmak, şakalar yapmak, fotoğraf veya karikatür göstermek; ısrarla ilişki teklif etmek; cinsel saldırıya maruz bırakmakla tehdit etmek; cinsel organını teşhir etmek; yaşadığı cinsel deneyimleri anlatmak; kişiyi cinselliğiyle ilgili küçük düşürmek ve aşağılamak da cinsel tacize giriyor.
Cinsel saldırının kapsamı ise sanılanın aksine tecavüzle sınırlı değil.
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, onay almaksızın makas almanın, öpmenin ya da bir toplu taşıma aracında cinsel amaçlı fiziksel temasta bulunmanın da cinsel saldırı olduğunu kaydediyor.
İlişki sırasında onay almadan prezervatif çıkarmak veya partnerin üzerinde rızası olmaksızın seks oyuncağı ya da başka nesneler kullanmak da yine bu kapsamda.
Bu eylemlerin evlilik içerisinde gerçekleşmesi de sonucu değiştirmiyor.
Ankara'da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yürüyüşüne katılanlar (8 Mart 2025)
Avukat Gülbahar, "Evlilik dahil olmak üzere istenmeyen her türlü cinsel eylem, cinsel şiddettir ve suçtur" diyor.
Gülbahar, Serkan Dindar tarafından öldürülen 28 yaşındaki Ceyda Yüksel'in cinsel ilişkiyi reddetmesinin, mahkeme tarafından "haksız tahrik nedeni" sayılmasını ve Yargıtay'ın da bu kararı onamasını hatırlatıyor:
"Reddedilen erkekle empati kurularak, onun hissettiği elem ve keder nedeniyle indirimler yapılması kabul edilemez."
Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği kurucularından psikiyatrist Şahika Yüksel, BBC Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede "Cinsel şiddeti besleyen cinsel istek, şehvet değildir. Saldırganın asıl amacı güç göstermek, mutlak bir kontrol sağlamaktır" diyor.
'O insan da bunu istiyor mu?'
Uzmanlara göre "onay" ya da hukuki ifadeyle "rıza" karşılıklı yakınlaşmanın ilk şartı.
Avukat Hülya Gülbahar, "Anahtar kavram rıza kavramıdır. Rıza bir insanın kendi bedeni ve hayatı üzerindeki egemenlik hakkıdır. Hangi tür eylemlere izin vereceğini kişinin kendisinin belirlemesi gerekir" diyor.
Cinsiyet Eşitliği Politikaları Derneği kurucularından feminist aktivist Cemre Baytok onayın şu soru üzerine inşa edildiğini söylüyor:
"Ben bir şey istiyorum bu insanla, o insan da bunu istiyor mu?"
Kısacası iki tarafın da birbirinin "isteklerini, arzularını, taleplerini ve ihtiyaçlarını" gözetiyor olması gerekiyor.
Bunlar gözetilmediğinde "sınır ihlali" başlıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Baytok, "Biz karşımızdaki insanın sınırını ihlâl etmeye başladığımızda bir fiil üretme ihtimalimiz var ve bunun şiddete dönüşme ihtimali var" diyor.
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü için toplanan bir kadın "Kadınlar Birleşin' yazılı bir döviz taşıyor
Ancak sadece onay almak yeterli değil. İki yetişkinin de bu onayı bilinçli bir şekilde verebilecek durumda olması gerek.
Gülbahar da rıza belirlenirken "özgür irade" ve "gönüllülük" esasının arandığını vurguluyor.
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği de bir kişi içki, uyuşturucu, bayıltıcı ilaç etkisi altında ise ya da bedensel, zihinsel veya ruhsal olarak onay vermekte yetersiz ise onay alımının söz konusu olamayacağını kaydediyor.
Türkiye'de kadınlar bir erkekle birlikte evinde içki içtikten sonra cinsel ilişkiyi reddettikleri için suçlanabiliyor.
Örneğin bir sosyal medya kullanıcısı son dönemdeki ifşaların ardından yaptığı yorumda "Bir kadının yalnız olan bir erkeğin evine gidip alkol almasındaki beklentisi nedir acaba?" diye soruyor.
Avukat Hülya Gülbahar kadınların da böyle bir durumda kendini haksız ya da suçlu hissedebildiğine işaret ediyor ve ekliyor:
"Bilinçli bir durum yoksa rıza da verilemeyeceği için yetişkin de olsa orada bir cinsel istismardan bahsediyoruz."
'Açık, net ve bazen de coşkulu bir evet'
Gülbahar, onaylama biçimlerinin de zaman içerisinde değiştiğini söylüyor.
"Cinsel suçlar konusunda dünya tarihi, rıza tartışmasının tarihidir" diyen Gülbahar, değişimi şu sözlerle açıklıyor:
"Önceleri tecavüz dahil cinsel saldırılara karşı rızanın olmadığını kabul etmek için mağdurun fiziksel olarak direnmesi, bağırması, kendini savunması beklenirdi.
"Ancak biliyoruz ki birçok saldırı durumunda taraflar arasındaki güç eşitsizliği nedeniyle kadınlar korkabiliyor, şoka girebiliyor, ölüm tehlikesi altında hayatta kalabilmek için sessiz kalma stratejisini izlemek zorunda kalabiliyor.
"Bu nedenle fiziksel direniş yaklaşımı, yerini 'Kadın hayır diyorsa rızası yoktur' yaklaşımına bıraktı."
Fakat Gülbahar günümüzde başta Avrupa olmak üzere pek çok ülkede bunun da yetersiz bulunduğunu belirtiyor:
"Artık 'açık, net ve bazen de coşkulu bir evet'in varlığı gerekiyor."
'Sessiz kalmak rıza göstermek değil'
Gülbahar "Kadınların çok suçluluk duymasına neden olan konulardan birisi, pasif kalmak. Bunun rıza vermek anlamına geldiği düşünülüyor. Hayır. Korku ve şok ve kafa karışıklığı nedeniyle pasif kalınabilir. Bu rıza vermek anlamına gelmez" diyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kadının sadece yüzünden sessizce yaşlar süzülmesini rıza yokluğu ve tecavüz olarak değerlendirdiğini vurguluyor.
Ayrıca uzmanlar rızanın her zaman geri çekilebileceğine dikkat çekiyor.
Hülya Gülbahar rıza için "Artık 'açık, net ve bazen de coşkulu bir evet'in varlığı gerekiyor" diyor.
Feminist aktivist Cemre Baytok bütün bunların yanı sıra genç kadınların neye onay verdiklerini bile bilmeyebildiklerini söylüyor.
Bunu ailede ve okuldaki eğitim eksikliğine bağlıyor:
"18 yaşındaki biri kendi isteğiyle bir cinsellik yaşamak isterse bunun biçiminin ne olacağı, nasıl korunacağı, neye 'Evet', ne aşamada 'Hayır' diyeceği konularında genelde bilgisi olmuyor."
'Onay inşası' nedir?
Uzmanlar bir kadından onay almak için yapılan manipülatif eylemleri "onay inşası" olarak tanımlıyor.
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği ısrarla, yalanla ya da suçluluk hissettirerek duygusal baskı kurmak, hediyeler alarak ya da maddi destekte bulunarak çeşitli ikna süreçlerine sokmak, birliktelik üzerine sözler vermek gibi fiziksel zorlama içermeyen yöntemleri bu kapsamda değerlendiriyor.
Avukat Gülbahar "gerçek olmayan bir rıza"yı çok iyi anlattığını düşündüğü bir örneği veriyor:
"Bir İç Anadolu ilinde dedesine refakat için hastanede bulunan bir genç kadını, güvenlik görevlisi 'Ben fizyoterapi eğitimi aldım' diyerek, temizlik görevlisi ile birlikte bir odaya kapatıp saldırıda bulundu. Kadın oraya kadar rızasıyla gidiyor ama gerçek bir rıza değil bu.
"Temizlik görevlisinin ortamda bulunuyor olması sahte bir güven duygusu yaratmak için. Güvenlik görevlisinin hastanenin silahlı bir bireyinin olması korkutucu bir unsur. 'Fizyoterapi eğitimi aldım' denerek yalan söyleniyor. Şimdi bütün bu unsurlar kadının o odaya gitmesine neden oluyor."
"Burada bir rıza yok. Burada bir cinsel saldırı var" diyor.
Öğretmen öğrencisiyle, yönetici çalışanıyla birlikte olabilir mi?
Zaman zaman iki yetişkinin onayı olsa bile arada "güç dengesizliği"nin olduğu ilişkiler de yaşanabiliyor.
Yönetici ve çalışan, öğretmen ve öğrenci, doktor ve hasta gibi.
Bunları nasıl değerlendirmeli?
Avukat Gülbahar hukuki açıdan rıza varsa bunun suç sayılmayacağını söylüyor, "Ama ne kadar özgür irade, ne kadar karşılıklı samimi duygular içeren bir eylem olduğunu etik olarak sorgularız" diyor.
Böyle bir ilişkide cinsel şiddet yaşanması durumunda ise kanunlara göre asimetrik ilişkinin ağırlaştırıcı neden sayılacağını söylüyor.
Boğaziçi Üniversitesi Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu'nun (CİTÖK) çalışmaları durdurulmadan önceki koordinatörü de olan Cemre Baytok da etik tartışmaya gönderme yaparak "güçlü durumda olan tarafın daha fazla sorumluluğu" olduğunu vurguluyor:
"Üniversitede de bu konu çok konuşuldu. 'Hocayla öğrenci arasında hiçbir şey yaşanmaz' diye yasaklayamazsınız ama şüpheyle bakarsınız.
"O kişi belki sonrasında öğrencinin dersine girecek, tez hocası olacak vs. O asimetrinin bir tür suistimal ilişkisine dönüşme ihtimali yüksek."
'Sorunun temeli toplumsal cinsiyet eşitsizliği'
BBC Türkçe'ye konuşan uzmanlar, cinsel şiddet sorununun temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yattığını söylüyor.
"Biz karşımızdaki insanı eşit görmüyorsak zaten ayrımcı ifadeye başvuruyoruz, hakaret ediyoruz, dalga geçiyoruz" diyen Baytok, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Bunun ileriye giden versiyonları da şiddet fiilleri oluyor çünkü ben zaten karşımdaki insanı eşit görmüyorsan, onun bedeni hakkında da kendimde hak görüyorum ve 'Ben istiyorsam o cinsellik yaşanacak' diye bir algı üretiyorum."