İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı

İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Sosyal medyada hızla yayılan hurafeler, gençleri inançtan uzaklaştırıyor. Midyatlı Muhammed ve Hüseyin Çevik gibi isimlerin “sözde dini” açıklamaları, Deizm gibi akımları besliyor. Edip Yüksel ve İhsan Eliaçık gibi isimlerin ise inancın temel kaidelerine saldırdığı gözleniyor. Devletin nüfus politikalarıyla mücadele ettiği bu inanç krizi, gençliği tehdit eden en büyük sorunlardan biri hâline geldi.

Süperhaber.com sitesinde yayınlanan Mehmed Mazlum Çelik imzalı analiz-inceleme yazıyı alıntılayarak aktarıyoruz:

Son dönemde sosyal medyayı aktif olarak kullanan, kendisini hoca-şeyh olarak tanımlayan kimselerin geliştirdiği söylem ve hareketler, gençliğin İslam inancına dair temel kaideleri sorgulamasına veya düşmanlaşmasına neden olmaktadır.

Muhammed Mardini, Hüseyin Çevik gibi isimlerin hurafeleri; Edip Yüksel, İhsan Eliaçık vb. isimlerin temel kaidelerde oluşturduğu fay hatları özellikle FETÖ’nün 15 Temmuz girişiminden sonra “yeni nesil” üzerinde tamiri imkansız sorunlara neden olmaktadır.

Hurafeler Deizm'i nasıl besliyor? Sanal minberden gerçek krizlere: İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı

Türk halkı dayatmaları sevmez

Hiç kimsenin elinde kimin ne kadar imanlı olduğunu ölçmeye yarayan imanometre benzeri bir alet yoktur.

Hurafeler Deizm'i nasıl besliyor? Sanal minberden gerçek krizlere: İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı - Resim : 2

İnanç, bilimsel bir olgu gibi doğrulanabilir ya da yanlışlanabilir bir kavram değildir. İmam Gazali “Filozofların Tutarsızlığı” üzerinden bir eser kaleme alıp inanca dair felsefi düşüncenin hükmünü eleştirirken bir başka büyük filozofumuz İbni Rüşt “Tutarsızlığın Tutarsızlığı” ile cevap veriyordu. Bu muhteşem ötesi hikmet ve inanç diyalektiğimizin bugün geldiği nokta endişe verici seviyelerde.

Türk halkı oldum olası inançta tekeli sevmemiştir.  Örneğin İran’da sırf adınız “Osman” diye dayak yeme ihtimaliniz varken, Irak’ta “Ali” olması sıkıntı oluşturabilir. Oysa Türk halkı çocuklarına gönül rahatlığıyla “Ali Osman” ismini vermektedir.

Hurafeler Deizm'i nasıl besliyor? Sanal minberden gerçek krizlere: İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı - Resim : 3

İlahiyatla uğraşan bir kişi, tarikat ya da cemaat kendi inanç sisteminin mutlak doğru olduğunu dayattığında bu Türk halkı tarafından çoğunlukla antipatik bulunur. Bir bilgenin hikâyesinde anlattığı gibi;

“Bir köpek bir kedi sürüsünün yanından geçiyordu. Şişman bir kedi diğerlerine va’z ediyordu. - Kardeşlerim! Kutsal kitabımızın va’dettiği günler yaklaştı yakında gökten fare yağacak! Diyordu.

Köpek bıyık altından güldü ve şöyle dedi:

- Şu ahmaklara bakın! Bizim kutsallarımızdan nasıl da habersizler. Oysa gökten yağacak olan fare değil kemiktir.”

Son dönemde Allah’ın ipine sarılmaktan çok kendi “Fare” ya da “Kemik” vaadini topluma dayatan sözde hocaların ürettiği dil, artık bir inanç problemi olarak ele alınamayacak kadar tehlikeli bir boyut aldı.

Hurafeler Deizm'i nasıl besliyor? Sanal minberden gerçek krizlere: İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı - Resim : 4

Nüfus politikamıza bir tehdit olarak Deizm

Türkiye artık nüfus politikasını bir güvenlik meselesi olarak ele almaktadır. 2025 Aile Yılı ilan edildi; nüfus politikamızın en önemli kurumu olan ailenin üyelerini teşkil eden gençlik bazı iddia ve araştırmalara göre inanç konusunda bazı sorunlar yaşamaktadır.

Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu’nun 2018 yılında yaptığı “15 Temmuz’dan bu yana benim odama 17 tane başörtülü deist bile değil tanrı tanımaz öğrenci gelip benimle bu konuları konuştular. Başörtülü öyle geleneksel de değil bildiğin başörtülü. Aileleri de örtülü aile” açıklama Deizm meselesinin kamuoyu ve aydınlar arasında tartışılmasını sağladı.

Elbette İslam tarihinde siyasi bölünme, fıkhi bölünme ve kelami bölünme her dönem ve devirde olmuştur. Hz. Ali kendi döneminde bu bocalamaların ışığında gençleri değerlendirirken “Onlar (gençler) kendi zamanlarının çocuklarıdır.” Demektedir.

Bugünün Gençlerini Deizm’e sürükleyen önemli enstrümanlardan birisi de bazı sözde Hocaların söylemleridir.

Bahsi geçen hocaların söylemleri

“Bidat” kelimesi Arapça’da daha önce benzeri bulunmayan; “hurafe” ise akla ve gerçeğe aykırı anlamına gelmektedir.

İslam toplum idaresinde bidatlar ve hurafelerle şekillenen bir patronaj sistemine ya da ruhban sınıfına kesin hatlarla karşı çıkmıştır. Müminlerin kendilerine rabler ve efendiler edinmesini yasaklamış, hatta bunu Müslümanlığın ilk şartı saymıştır: La ilahe illallah.

Allah’tan başka efendi/ilah yoktur. Buradaki ilahı yalnızca Allah’tan başka bir Tanrı olarak değil, Müslüman için başka bir efendi de yoktur şeklinde de okumak gerekir. Yani İslam Patrimonyal anlamda bir din adamını toplum üzerinden tahakküm kuran sistemlerini kökten reddederek işe başlamaktadır.

Bu sistemi istismar etmek isteyen kişiler, kendi güç ve kudretini artırmak adına en uç söylemleri tercih ederler. Bu sayede görünür hale gelir ki bu sayede hızla büyürler.

Hurafeler Deizm'i nasıl besliyor? Sanal minberden gerçek krizlere: İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı - Resim : 5

Tarihte Hoca kılıklı Ziyad örneğini hatırlayalım;

İbn-i Ziyad’a göre Hz. Hüseyin’in elim akıbetinin suçlusu Yezid değil, Allah’ın kendisiydi. Söylemlerinde abartıyı bir güç olarak kullanan Ziyad, Ali Asgar’ın hunharca cinayetini de Allah’a yükleyince Hz. Hüseyin’in Ali ismindeki küçük oğlu Ziyad’a şöyle cevap verecekti;

“Ziyad: Allah Hüseyin’in oğlu Ali’yi öldürmemiş miydi?

Ali: Benim Ali (Asgar) isminde bir abim vardı, onu insanlar kılıçlarıyla öldürdüler.”

Ziyad’ın söylemi Emevi Devlet aklını inşa etse de bilhassa Müslümanlaşan Türkler ve onların yetiştirdiği âlimler bu söylemi hiçbir zaman benimsemedi. Hakeza Hasan el Basri gibi hasbi İslam âlimleri de bu uğurda canını verdi.

Elbette İbn-i Ziyad’lar her çağda bulunur. Sosyal medyanın bu denli hayatımızın içine sirayet ettiği bir dönemde bazı kişi ve söylemler toplum için son derece tehlikeli bir hal almaya başladı. Deizm, Agnostisizm ve başka sıkıntılı anlayışlar bu anlayıştan yoğun bir şekilde beslenirken şunu hatırlatmakta yarar var ki gençlik yoğun bir anlam arayışı içerisinde bu düşüncelere savrulmaktadır.

Esasen olumlu tarafından baktığımızda gençliğin bir arayış içerisinde olduğunu bilmek büyük bir avantaj.

Yol yanlış da olsa bir yola tutunma çabası ümitvar olmayı gerektirir. Şimdi bu yola diken koyan bazı isimlerin söylemlerine yakından bakalım.

Hurafeler Deizm'i nasıl besliyor? Sanal minberden gerçek krizlere: İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı - Resim : 6

Şifacılıktan şeyhliğe Midyatlı Muhammed

Kendisini Seyyid Muhammed el-Mardini er-Rufai olarak tanıtan bu zevat, henüz 1991 Mardin doğumlu.

20’li yaşlarında Hz. Muhammed’in saç ve sakalını sergileme törenleri ile adını kamuoyuna tanıtmaya başladı.

Suriye’den gelen Şeyh Ali es-Sebsebi isimli din adamına bağlı vaazlar veren Midyatlı Muhammed, sosyal medyada bilinen adıyla “Hurafe Reis”; Şeyhi için kullandığı ifadelerle ilk kez gündeme geldi;

“Daha anne karnında konuşmaya başlıyor. Annesini emdiği dönemde Ramazan ayında oruç tutuyor. Ramazan boyunca annesini emmiyor.”

Hurafeler Deizm'i nasıl besliyor? Sanal minberden gerçek krizlere: İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı - Resim : 7

Bu söyleminin etkisinde kalmış olacak ki bu kez İmam Şafi için “İmam Şafii hazretleri çok edepli. 4 yıl boyunca Annesinin karnında kaldı.” İfadelerini kullanacaktı.

Bu zevatın sınırları zorlayan bir başka açıklaması Rufailikle alakalı olacaktı;

“Bir demir parçası düşünün, onu ateşin üstüne koyun. Kömür gibi kıp kırmızı olur mu olmaz mı? Olur... İşte biz onu yalıyoruz dondurma niyetine, yakmıyor. Ahmet Er Rufai'nin kerameti olarak verilmiş kardeşim. Yine Akrep, aslan... Aslan gelir, Rufai aslanın üstüne biner, yılanı da kamçı yapar savaşa gider.”

“Bu söylemleri ciddiye almaya değmez” yaklaşımı ise sosyal medya istatistikleri ve İslam’a karşı geliştirilen yıkıcı argümanlar dikkate alındığında hiç de görmezden gelinemeyecek boyutlara ulaşmış durumda.

Hurafeler Deizm'i nasıl besliyor? Sanal minberden gerçek krizlere: İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı - Resim : 8

Hüseyin Çevik ve mahrem meseleler

Midyatlı Muhammed’in söylemlerine aratmayan açıklamalara sahip isimlerden birisi de Hüseyin Çevik olarak öne çıkıyor. Aile gibi hassas bir kurumun irtifa kaybetmemesi için tüm devlet adeta seferber olurken Çevik tek başına kamuoyuna yıkıcı zararlar verebilen söylemler üretmeyi başarıyor.

"Eşinle oynaşmak sünnettir, efendimiz eşleriyle oynaşıyordu" sözleriyle adını duyurmaya başlayan Çevik, “Ahir zamanda öyle savaşlar yaşanacak ki erkelerin azlığı kadınların çokluğu sebebiyle bir erkeğe kırk kadın düşecek.” İfadeleri tepki toplamıştı.

Çevik başka bir ifadesinde "Başlarım senin doktorluğuna sapık mısın, doktor musun? Mesela kadının muayenesi 5 dakika ama 10 dakika oldu kadın çıkmıyor. Lan oğlum hayırdır." Sözleriyle öne çıkacaktı.

Hurafeler Deizm'i nasıl besliyor? Sanal minberden gerçek krizlere: İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı - Resim : 9

Hızını alamayan Çevik başka bir skandal ifadesinde "Suriye'de bebekler ölüyor, bırakın ölsünler, ne güzel işte cennete gidiyorlar. Büyüyünce belki gavur olacaklardı, ateist olacaklardı." Sözlerini kullanacaktı.

Çevik’in sözleri özellik Aykırı, Oda TV ve Aydınlık gibi yayın platformlarında süratle manşetlere çekilmekte ve işlenmektedir. Bu sayede bu ve benzeri görüşler sanki Müslüman Türklerin genel kanaati gibi servis edilmektedir. Bu durum özellikle gençliğin anlam arayışında İslami kaynaklardan ve hassasiyetlerden süratle uzaklaşmasına neden olmaktadır.

Hurafeler Deizm'i nasıl besliyor? Sanal minberden gerçek krizlere: İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı - Resim : 10

Bir başka ekol örneği: İhsan Eliaçık ve Edip Yüksel

İhsan Eliaçık ve Edip Yüksel gibi isimlerin de başta Deizm olmak üzere birçok zararlı düşüncenin yayılmasında güçlü etkileri bulunuyor.

Midyatlı Muhammed ve Hüseyin Çevik gibi isimlerin aksine İslam tarihi, felsefesi ve kaynakları noktasında derin birikimi bulunan bu iki örnek kendi iç dünyalarında yaşadıkları anlam ve siyasi krizleri başa çıkılması zor bir belagatle sunmaktadırlar.

Eliaçık; namaz gibi İslam’ın esası olan ibadetleri değersizleştirecek argümanlarla öne çıkıyor;

“Eskiden namaz kılıyordum ama şu an zaman zaman kılıyorum. Namazı içinden geldiği zaman kılacaksın.”

Eliaçık; söylemlerini sosyal adalet vb. kavramlarla güçlendirmesi İslam’a dair her kaidenin anlamını bükme ve değersizleştirme pervasızlığı olanağını kendisine sağlıyor. Eliaçık, bilhassa orta ve düşük gelirli gençlerin ekonomik şartlarını istismar ederek tüm inanç dünyalarını manipüle edebilmektedir.

Hurafeler Deizm'i nasıl besliyor? Sanal minberden gerçek krizlere: İnanç manipülasyonun pençesindeki gençliğin Deizm sınavı - Resim : 11

Edip Yüksel ise geçmiş birikimi ve İslami camiaları yakından tanımanın avantajını fazlasıyla kullanmaktadır. Bazı tarikat ve cemaatlerdeki eleştiriye açık noktalardan hareketle toptancı bir zihniyetle hareket eden Yüksel, zaman zaman gençler üzerinde etkili olabilmektedir.

Velhasıl, hurafe veya bidat üreten sistem geliştirdiği dil ile yıkıcı popüler kültür kadar gençliğin İslami anlayışına zararlar vermektedir. Youtube, Instagram ve Netflix gibi platformların ideolojik saldırılarından zaten fazlasıyla etkilenen gençlik, sözde hoca ve şeyhlerin oluşturduğu dil-söylemden fazlasıyla etkilenmek

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.