Djamilia Prange de Oliveira
DW Türkçe
Amaç bedeni cinselleştirmek değil, özgürleştirmekti: "Tanga" olarak adlandırılan küçük giysi parçasını, modacı Rudi Gernreich tasarladı. Onun hayatındaki her şey gibi bu tasarım da politik bir mesaj taşıyordu.
Bugünlerde yine hayli revaçta: Düşük bel pantolonların üzerinden görünür hâle geliyor, yazlık kıyafetlerin altından dikkat çekiyor ya da plajlarda yeniden tercih ediliyor.
2000'li yılların moda trendlerinin geri dönüşüyle birlikte tanga da yeniden ortaya çıktı.
Ancak çoğu kimse tanganın sadece ikonik bir moda tasarımı değil aynı zamanda siyasi bir tavır anlamı taşıdığını ve tasarımcısının da eşcinsel bir erkek olduğunu bilmiyor.
1974: Los Angeles'ta çıplak yüzülen son yaz
Los Angeles'ın ünlü Venice Beach plajı 1974 yılında tarihi bir yaz geçirdi. Venice, süredir çıplaklarla dolu bir sahile dönüşmüştü.
Eski bir cankurtaran LA Times gazetesine o günleri "İnsanlar tamamen çıplaktı" diye anlatıyor. Bunun nasıl başladığı bilinmese de dönemin hippi kültürüyle örtüşüyordu ve o yıllarda plajlarda çıplaklık henüz yasak değildi.
Ancak çıplak yaz rüyası fazla uzun sürmedi. Önce basın, ardından polis sahile yöneldi. O yaz Los Angeles yönetimi plajlarda çıplaklığı tamamen yasakladı.
Gernreich'in 1974 tarihli tanga tasarımı: İki dar yan bant, kalça kemiğinin hemen üzerinde yer alıyorFotoğraf: Rudi Gernreich
Avusturya kökenli ve Los Angeles'ta yaşayan tasarımcı Rudi Gernreich ise bu yasağa kendi üslubuyla tepki gösterdi: Bedenin sansürlenmesine karşı çıkmak için çok küçük ölçekte bir plaj kıyafeti tasarladı. Hem kadınlar hem erkekler için düşündüğü bu tasarım, sadece temel bölgeleri örtüyordu.
Gernreich'in amacı bedeni teşhir etmek değil, toplumsal baskılardan kurtarmaktı. Ona atfedilen bir söz şöyleydi:
"Bedenin özgürleşmesi, toplumun cinselliğe dair takıntılarından kurtulmasını sağlayacak."
Viyana'dan Amerika'ya uzanan yolculuk
Rudi Gernreich 8 Ağustos 1922'de Viyana'da doğdu. Yahudi bir ailenin çocuğu olan Gernreich, 1938'de annesiyle birlikte Nazi zulmünden kaçarak Los Angeles'a yerleşti. Babası kısa süre önce intihar etmişti. Annesi evde yaptığı yiyecekleri satarak geçim sağlarken genç Rudi de hastanede otopsi öncesi hazırlık işlerinde çalıştı.
Gernreich'in tasarımları genellikle danstan ilham alıyordu… Fotoğraf: Dreamstime/IMAGO
"Bana tasarımlarımın vücut bilimine dayandığını söylediklerinde gülüyorum. Çünkü ben gerçekten anatomiyle ilgilendim" demişti daha sonra, kariyerini anlatırken.
Resmen anatomi eğitimi almasa da sanat okudu; kostüm tasarımcısı ve dansçı olarak çalıştı. Bedenin her tür formuna duyduğu ilgi, tasarımlarına da yansıdı.
Sınırları zorlayan bir tasarımcı
O yıllarda ABD'de eşcinsellik hâlâ suç sayılırken Gernreich kimliğini gizlemeden yaşayan az sayıda kişiden biriydi. Ülkedeki ilk eşcinsel hakları örgütlerinden biri olan Mattachine Society'nin kurucuları arasındaydı.
Gernreich'in modası vücut hatlarını vurguluyordu ve tüm cinsiyetler için tasarlanmıştı… Fotoğraf: Dreamstime/IMAGO
Gernreich için modanın geleceği "tek tip"ti: Ona göre giyim kadın-erkek ayrımından kurtulacaktı. 1970'te Osaka Expo'da sergilediği koleksiyon tamamen uniseks (cinsiyet ayrımı gözetmeyen) tasarımlardan oluşuyordu.
Monokini ve "beden özgürlüğü" tartışması
1950'li yıllarda kadınlar korselere ve dar kalıplara hapsediliyordu. Gernreich bu anlayışa meydan okudu. 1964'te tanıttığı "monokini" adlı mayo, o dönemde büyük tartışmaya neden oldu. Zira monokini, göğüs bölgesini büyük ölçüde açık bırakıyordu.
Model Joyce Willis, Rudi Gernreich'in monokini'sini giyerken, 1964
Tasarımcının mesajı açıktı: Kadınlar ne giyeceklerine kendileri karar vermeliydi. 1966'da AFP'ye verdiği demeçte, "Kadınlara ne giyeceklerini söylemeyi sevmiyorum" dedi.
Bugün sosyal medyada hâlâ kadın bedenine yönelik kısıtlamaların tartışıldığı bir dönemde, Gernreich'in tasarımları birçok kişi tarafından "zamanının ilerisinde" görülüyor.