Cecilia Barría
BBC News Mundo, Miami
ABD doları, euro, Japon yeni ve İngiliz sterlini gibi gösterge para birimleri karşısında son üç yılın en düşük seviyelerine geriledi.
Daha zayıf bir dolar, ABD ürünlerini yabancı alıcılar için daha cazip hale getirirken aynı zamanda ABD içinde enflasyonist baskılar yaratıyor.
Bununla birlikte, daha zayıf bir dolar, ülkesinin imalat sanayisini yeniden canlandırma hedefini gerçekleştirmeye çalışan Donald Trump'a yardımcı olabilir.
Doların değeri, diğer para birimleri karşısında düşüşte.
Donald Trump'ın Ocak ayında Beyaz Saray'a dönüşünden bu yana başlattığı ticaret savaşı nedeniyle artan gerilimin ortasında ABD para birimi zayıflıyor.
ABD'de sanayi faaliyetlerinin Mayıs ayında üst üste üçüncü ay gerilemesiyle euro, Japon yeni ve İngiliz sterlini gibi gösterge para birimleri karşısında son üç yılın en düşük seviyelerine yaklaştı.
Ve bu sadece Amerikalılar ya da ekonomilerini ABD dolarına bağlayan ülkeler için değil, daha geniş anlamda uluslararası ekonomi için de önemli.
Morgan Stanley, JP Morgan ve Goldman Sachs gibi bazı yatırım bankaları, Trump'ın ticaret savaşını tırmandırması ve dünyanın en büyük ekonomisinin potansiyel olarak zayıflaması nedeniyle doların daha da değer kaybedeceğini öngörüyor.
Zayıf dolar, ABD ihracatının yabancı alıcılar için maliyetini düşürüyor, ancak yurt dışından gelen malları yerli tüketiciler için daha pahalı hale getiriyor
BBC'ye konuşan Meksika'daki BASE finans grubunun ekonomik analiz direktörü Gabriela Siller, "Dolar, Trump'ın ABD'nin itibarını aşındıran korumacı ve dengesiz politikaları nedeniyle düştü" diyor.
Siller'a göre Trump'ın kararları ABD'nin büyüme beklentilerini etkiliyor ve doları güvenli liman olarak kullanan diğer ülkeler için doların statüsü hakkında şüphe uyandırıyor.
Doların zayıflamasının doğrudan sonuçlarından biri, yabancı alıcılar için daha ucuz olması nedeniyle ABD ürünlerinin uluslararası pazarda daha rekabetçi hale gelmesi.
Öte yandan, ABD'ye giren ithal malların fiyatıysa artıyor.
Faiz oranları
Genel olarak, ABD'deki düşük faiz oranları, yatırımcılar ve banka tasarruf sahipleri için daha az cazip hale geldiğinden doların değer kaybetmesine yol açabilir.
Dolayısıyla, doların zayıflaması ABD Merkez Bankası'nı (Fed) faiz oranlarını düşürme konusunda daha isteksiz hale getirebilir.
Faiz oranlarını yükseltmek genellikle merkez bankaları için enflasyonla mücadele etmenin bir yoludur, çünkü bu eylem insanları daha az borçlanmaya ve daha az harcamaya iter.
Donald Trump Amerikan imalat sektörünü canlandırma vaadinde bulundu
Trump, Fed'e faiz oranlarını düşürmesi çağrısında bulundu.
Ancak Fed faiz oranlarını sabit tutarak doları desteklemeye karar verirse, bu karar ABD'deki enflasyonu sınırlamaya yardımcı olurken ABD para biriminin daha da değer kaybetmesini önleyebilir.
Güven kaybı
Daha geniş bir perspektiften bakıldığında, birçok ekonomist doların son dönemdeki düşüşünün çok daha rahatsız edici bir şeyi yansıttığından endişe ediyor: ABD'ye olan inancın kaybolması.
Berkeley'deki California Üniversitesi'nden ekonomist Barry Eichengreen, Nisan ayı sonunda yaptığı açıklamada, "Küresel güven ve dolara olan bağımlılık yarım yüzyıl ya da daha uzun bir süre boyunca inşa edildi" diyor ve ekliyor:
"Ama göz açıp kapayıncaya kadar kaybolabilir."
Trump neden zayıf bir dolar istesin?
ABD yönetimleri on yıllardır güçlü bir doları teşvik ediyor.
Bu, ülkenin borçlanma maliyetlerini düşük tutmaya yardımcı oluyor ve jeopolitik açıdan ABD'nin yurt dışında bir güç imajı yansıtmasını sağlıyor.
Aynı zamanda İran, Rusya ve Venezuela gibi müttefik olmayan ülkelerin ABD para birimine erişimini sınırlandırarak bu ülkeler üzerinde baskı kurulmasına yardımcı oluyor.
ABD'deki ekonomik krizler sırasında bile dolara olan talep güçlüydü.
Ancak bazı analistler Trump yönetiminin olaylara farklı baktığına dikkat çekiyor.
Onlara göre Trump doların gücünü, teşvik etmek istediği ABD imalat devriminin önünde bir engel olarak görüyor.
Analistlere göre, Trump yönetimi zayıf doların daha fazla şirketin ABD'de ürün üretmesini teşvik etmede olumlu bir faktör olduğuna inanıyor
Trump'ın bakış açısına göre zayıf bir dolar, imalat sektörünün ihtişamını geri kazanmasına yardımcı olacak ve destekçilerinin "ABD'nin altın çağı" olarak gördüğü döneme geri dönmesini destekleyecek.
Siller "Trump güçlü bir dolar istemiyor çünkü bu ithalatı arttırıyor" diyor.
Bu teoriye göre yerli üretimi canlandırmak, fabrika istihdamını yeniden tesis etmek, ihracatı artırmak, ülkenin devasa ve büyüyen ticaret açığını azaltmaya yardımcı olmak için ülkenin daha zayıf bir dolara ihtiyacı var.
ABD basını ve bazı ekonomistler, Trump'ın Ekonomik Danışmanlar Konseyi Başkanı Stephen Miran tarafından önerilen ve "Mar-a-Lago Anlaşması" olarak bilinen bir planın doları zayıflatmak için kullanıldığını savunuyor.
Rezerv niteliğine dair şüpheler
Rezerv para birimi, bir ülkenin döviz rezervlerinin bir parçası olarak merkez bankaları veya yetkili kurumlar tarafından tutulan para birimlerine deniyor.
Günümüzde ABD dolarının yanı sıra euro, Japon yeni ve İngiliz sterlini rezerv para birimi olarak görülüyor.
Bunlar uluslararası işlemler, yatırımlar ve borç ücretlerinin ödenmesi için kullanılıyor.
"Mar-a-Lago Anlaşması" olarak adlandırılan anlaşmanın, doların dünyanın ana rezerv para birimi olma statüsünün bir ayrıcalık değil, ABD'de sanayinin yok olmasına neden olan maliyetli bir yük olduğu fikrine dayandığı iddia ediliyor.
Bu argümana göre dolara yönelik küresel talep, doların değerini artırarak ABD yapımı ürünleri daha pahalı hale getiriyor.
Bu da ticaret açıklarına yol açıyor ve ABD'li üreticilere ücret ve malzeme maliyetlerini düşürmek için üretimi yurt dışına taşımaları için nedenler sunuyor.
Donald Trump'ın Ekonomi Danışmanları Konseyi Başkanı Stephen Miran'ın zayıf doları desteklediği belirtiliyor
Harvard Üniversitesi'nde ekonomi ve kamu politikası profesörü ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) eski baş ekonomisti Kenneth Rogoff, Project Syndicate'e yazdığı yazıda "Miran'ın planı her ne kadar akıllıca görünse de hatalı bir teşhise dayanıyor" diyor.
Rogoff, doların dünyanın birincil rezerv para birimi olarak rol oynamasına rağmen, "Amerika'nın süregelen ticaret açıklarına katkıda bulunan birçok faktörden sadece biri" olduğunu söylüyor.
"Ticaret açığının birçok nedeni varsa, gümrük vergilerinin her derde deva olabileceği fikri en iyi ihtimalle şüphelidir" diye de ekliyor.
Ekonomistler, doların düşüşünün yatırımcıların ABD'ye olan güveninin azalmasıyla bağlantılı olduğunu söylüyor
Teorik olarak, hiçbir ABD başkanının doların diğer para birimlerine göre değerini kontrol etmediğini, çünkü döviz kurunun serbestçe hareket ettiğini belirtmek önemli.
Washington'un yasa koyucuları para biriminin değerinin geniş bir küresel döviz piyasası tarafından belirlendiği ve büyük yatırımcıların beklentilerine göre dolar alıp sattığı göz önüne alındığında, para biriminin yükselmesi ya da düşmesi için doğrudan müdahale edemiyor.
Ancak, ABD hükümetinin ekonomi politikası piyasaya sinyaller gönderiyor ve bu da doların değerinin ve faiz oranları gibi diğer kilit faktörlerin değişimini etkiliyor.
Hassas dişli
Tüm bunlar hassas bir dişli gibi çalışır ve bir dişlinin hareketi diğerlerini etkiler.
Nisan ayında Trump'ın sürekli değişen gümrük vergisi açıklamaları yatırımcı güvenini sarsmış ve hükümetin kendini finanse etmek için çıkardığı bir araç olan ABD tahvillerinin değerini düşürmüştü.
Bazı analistler bunun yapısal olmaktan ziyade geçici olduğuna inansa da, bu güven eksikliği dolar için iyi olmadı.
Mizuho Financial'da ekonomist olan Steve Ricchiuto, "Çin yuanı, Bitcoin ya da altın gibi başka hiçbir para birimi ya da varlık, tüm talebi karşılayacak kadar büyük değil. Şu anda başka bir alternatif yok" diyor.
Doların alternatifi var mı?
ABD'li tüketiciler, hem gümrük tarifeleri hem de doların düşmesi nedeniyle ithal mallara daha yüksek fiyatlar ödeyecekleri için enflasyonda olası bir artışa karşı temkinli.
Ayrıca Trump'ın seçim vaadi olan yaşam maliyetlerini düşürme sözünü de hatırlıyorlar.
Ortada birden fazla faktör var: Trump'ın ticaret savaşı, önerdiği bütçe ve vergi indirimleri, enflasyon ve faiz oranları.
Wall Street tahminleri doların yeniden güç kazanmaktan uzak olduğunu gösterse de piyasalardaki belirsizlik şimdilik sürüyor.