24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü: Karartılan ekranlar, tutuklu gazeteciler

24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü: Karartılan ekranlar, tutuklu gazeteciler
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

24 Temmuz, Türkiye basın tarihinde özel bir gün.

1908’de matbaalara sansür memurlarının girmesi engellenmiş, İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte gazeteciler ilk kez haberlerini özgürce yayımlama hakkı kazanmıştı.

O gün, yıllar sonra Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin kararıyla 1946'dan 1971’e kadar basın bayramı olarak kutlandı. Ancak 1971 darbesinden sonra TGC yönetimi, gazetecilere ve yayıncılara yönelik sıkıyönetim sansürü ve ağır baskılar karşısında 24 Temmuz'u bayram olmaktan çıkardı ve 'Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü' olarak ilan etti.

On yıllardır olduğu gibi bu sene de 24 Temmuz bir kutlama değil cezaların gölgesinde geçiyor.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 24 Temmuz günü TELE1’e beş gün ekran karartma ve yüzde 5 oranında idari para cezası verdi.

Gerekçe, gazeteci Merdan Yanardağ’ın '4 Soru 4 Yanıt' programında 15 Temmuz darbe girişimine dair yaptığı değerlendirmeler.

Yanardağ, “15 Temmuz İslamcı bir darbe girişimiydi. Bu darbenin temel sorumlusu AKP iktidarıdır,” değerlendirmesini yapmıştı. RTÜK, bu ifadelerin 'toplumu kin ve düşmanlığa tahrik' ettiği iddiasıyla cezayı kararlaştırdı. Aynı maddeden bir yıl içinde tekrar ceza verilirse kanalın yayın lisansı iptal edilebilecek.

Ancak TELE1’e verilen bu ceza, muhalif medya organlarına yönelik baskının yeni bir halkası. Daha önce Sözcü TV, RTÜK kararıyla 10 gün boyunca ekran karartmaya maruz kalmıştı.

Ceza, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması sonrası yaşanan protestoları yayınlanması nedeniyle 'halkı kin ve düşmanlığa teşvik' suçlamasıyla geldi. Sözcü de aynı maddeden tekrar ceza alırsa yayın lisansı iptal edilebilecek.

Benzer 10 günlük bir ceza Halk TV'ye de geldi. Ancak şimdilik idare mahkemesi cezayla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Cezalar sadece muhalif kanallara

RTÜK’ün 2024 yılında verdiği 57 cezanın 30’u NOW TV, TELE1, Halk TV, Flash Haber ve Sözcü TV’ye verildi. Bu tablo, iktidar karşıtı yayın yapan kanalların sistematik olarak hedef alındığını ortaya koyuyor. Geçen yılın ceza tutarı 223 milyon TL’yi aştı.

18 gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde

Cezalarla sadece kurumlar değil, gazeteciler de hedefte. Türkiye Gazeteciler Sendikası’na göre şu anda en az 18 gazeteci cezaevinde. Bunlardan biri olan gazeteci Furkan Karabay, 15 Mayıs’tan bu yana tutuklu. Hakkındaki suçlamalar 'terörle mücadelede görev alanları hedef göstermek' ve 'cumhurbaşkanına hakaret'.

Ancak bu suçlamalar doğrudan Karabay'ın haberleriyle ilgili. Ayrıca bu Karabay'ın haberleri nedeniyle üçüncü kez cezaevine girişi oldu.

Tutuklanması öncesi Karabay'a emniyette İBB soruşturmaları, Ekrem İmamoğlu, Ahmet Özer ve Resul Emrah Şahan hakkında yapmış olduğu haberler soruldu.

70 günü aşkın süredir Silivri Cezaevi'nde tutulan Karabay için henüz bir iddianame hazırlanmış değil.

Avukatı ve abisi Harun Karabay’a göre yargılama öncesi tutukluluk, artık bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor. Ayrıca savcı tatile çıktığı için Karabay'a bu süreçte iddianameyi beklememesi söylenmiş.

Ekranda boş koltuk kaldı

Son aylarda tutuklanan gazetecilerden birisi de Türkiye'nin en çok izlenen YouTube kanallarından birisine sahip olan Fatih Altaylı.

'Cumhurbaşkanını tehdit' suçlamasıyla tutuklanan Altaylı, hedef gösterildiği videoda Türkiye’nin yüzde 70’inin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 'ömür boyu iktidarda kalmasına' hayır dediği bir anketi yorumlamış ve şöyle demişti: “Şu anda AKP seçmeninin önemli bir bölümü ve MHP seçmeninin bir bölümü dışında hiç kimse böyle bir şeye onay vermez. Geçmişine bak bu milletin, uzak geçmişine bak. Bu millet padişahını boğmuş bir millettir, hoşuna gitmediği ve istemediği zaman. Az uz değildir öldürülen, suikasta giden Osmanlı padişahı.”

Bu sözlerin ardından Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, Altaylı’nın YouTube hesabından paylaştığı videodan 36 saniyelik bir klibi paylaşmış ve altına şu notu düşmüştü: “Altaylıııı! Suyun ısınmaya başladı.”

Bu sözlerden saatler sonra Altaylı gözaltına alındı daha sonra da tutuklandı.

Tutuklanma sonrası Altaylı'nın programında videoda gazetecinin boş koltuğu ekrandaydı.

Tüm bu gelişmeler nedeniyle 24 Temmuz’un taşıdığı tarihsel anlam, bugün çok daha yakıcı: Basın özgürlüğü mücadele sadece bir geçmiş anısı değil, günümüzün acil ve yakıcı gerçeği.

Gazeteciler için sansürün kaldırıldığı günden tam 116 yıl sonra, gazetecilik yine soruşturmalara, cezaya, ekran karartmalara ve tutuklamalara konu ediliyor. Bu da basın özgürlüğü için verilen mücadelenin hâlâ ve belki de her zamankinden daha çok gerekli olduğunu gösteriyor.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.