Apollo 11'in 56. yıldönümü: NASA, Ay'a aslında hiç gitmedi mi?

Apollo 11'in 56. yıldönümü: NASA, Ay'a aslında hiç gitmedi mi?
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Euronews.com

Neden bugün Ay'a gidilemiyor?

16 Temmuz 1969'da Ay'a doğru havalanan Apollo 11 uzay aracı, 56 yıl önce bugün gökcismine iniş yaptı. 20 Temmuz'da Astronot Neil Armstrong, Ay'a ayak basan ilk insan oldu.

Armstrong ve görev arkadaşı Buzz Aldrin, iniş yaptıkları Tranquillity Üssü'nü keşfetmek için Ay yüzeyinde iki buçuk saat geçirdi. Ayrıca Dünya'ya Ay toprağı örnekleri de getiren ikili orada toplam 21 saat 36 dakika geçirdi.

NASA bugüne kadar Ay'a toplam 6 kez insanlı görevle astronot gönderdi. Bu görevler, Apollo programı kapsamında 1969–1972 yılları arasında gerçekleştirildi.

Bu büyük gelişmenin üzerinden 56 yıl geçmişken NASA uzun bir aradan sonra yeniden Ay'a dönmek için kolları sıvamış durumda. Ancak bu kez hedef, Ay'ı uzayın derinliklerine ve özellikle de Mars'a açılan bir kapı olarak kullanmak.

Ancak son dönemde Ay'a araç göndermeye çalışan ülkelerin çeşitli başarısızlıkları, aslında Ay'a hiç ayak basılmadığı ve her şeyin bir düzmece olduğu yönündeki komplo teorilerini yeniden gündeme getiriyor.

'30 milyar dolarlık dolandırıcılık'

Ay'a hiç gidilmediği yönündeki spekülasyonlar, NASA'nın Apollo Ay görevleri için roket üreticilerinden birinde teknik yazar olarak çalışan eski ABD Donanması subayı Bill Kaysing'in iddialarıyla başladı.

1976'da "Ay'a Asla Gitmedik: Amerika'nın Otuz Milyar Dolarlık Dolandırıcılığı" adlı bir kitap yayınlayan Kaysing, roket bilimi veya havacılık mühendisliği alanında bilimsel geçmişi olmamasına rağmen, komplo hakkında içeriden bilgi sahibi olduğunu iddia ediyordu.

Spekülasyonlar aynı zamanda bir dizi iddiaya dayandırılıyor. Bunlar arasında Van Allen radyasyon kuşaklarının astronotları "kızartacacağı", Ay yüzeyinde çekilen fotoğraflarda yıldız görünmediği, Ay'da atmosfer olmamasına rağmen dalgalanan Amerikan bayrağı ve Stanley Kubrick'in "2001: Bir Uzay Destanı" (2001: A Space Odyssey) filmindeki gelişmiş özel efektleri kullanarak bu görüntüleri kaydettiği yönünde iddialar mevcut.

Van Allen radyasyon kuşağı astronotları neden kızartmadı?

Van Allen radyasyon kuşağı, Dünya'yı çevreleyen iki dev halka şeklindeki kuşak. Güneş rüzgarından gelen yüksek enerjili yüklü parçacıklardan oluşurlar. Bazıları, insanların ölümcül dozlarda radyasyona maruz kalmadan bu kuşaklardan geçemeyeceğine inanıyor.

Bu, Apollo görevlerinden önce de gerçek bir endişeydi. Apollo 11'in arkasındaki bilim insanları bu yüzden uzay aracını alüminyum bir kabukla radyasyondan yalıtmıştı Ayrıca, Dünya'dan Ay'a, Van Allen Kuşakları'nda geçirilen süreyi en aza indirecek bir yörünge seçilmişti.

Ay'a ulaşan 9 Apollo görevinden elde edilen veriler, astronotların ortalama radyasyon maruziyetinin 0,46 radyasyon emilim dozu (rad) olduğunu gösteriyor. Bu, bazı nükleer enerji çalışanlarının maruz kaldığından daha düşük olsa da 0,46 rad, rutin olarak röntgen ve radyoterapi cihazlarıyla çalışan sağlık çalışanlarının maruz kaldığı radyasyondan yaklaşık 10 kat daha fazla.

Yıldız ve bayrakla ilgili soru işaretleri

2019'da NASA'nın eski baş tarihçisi Roger Launius, bu iddiaları çürütmek amacıyla Associated Press'e uzun bir röprotaj vermişti.

Launius, söz konusu bayrak direğinin üst kısmına ileriye doğru uzanan bir çubuk eklendiğini ifade etmişti. Bunun amacı bayrağın sarkmasını veya bozuk durmasını önlemekti.

"Armstrong ve Aldrin, yanlışlıkla çubuğu biraz bükmüştü ve bayrak hareket ediyormuş gibi göründü. Ayrıca, bayrak direğinin yere saplandıktan sonra düşeceğinden endişelendiler, bu yüzden hemen fotoğraflarını çektiler ve bayrak hareket halindeyken yakaladılar."

Ay'daki bayrak direğinin net görüntüsü.

Ay'daki bayrak direğinin net görüntüsü. Neil Armstrong/NASA

Londra'daki Greenwich Kraliyet Gözlemevi'nden astronom Emily Drabek-Maunder ise yıldızların neden görünmediğiyle ilgili sorulara astronotların kameralarındaki deklanşör hızının yıldızların zayıf ışığını yakalamak için çok yüksek olduğunu söyleyerek yanıt vermişti. İki astronot Ay'a indiği esnada gündüz vaktiydi ve NASA, fotoğrafların Ay'daki parlak ışıktan dolayı aşırı pozlanmamasını sağlamak için yüksek deklanşör hızı kullanmıştı.

REKLAMGörüntüleri Kubrick üretmiş olabilir mi?

Ay'a iniş görüntülerini Kubrick'in Hollywood stüdyolarında kaydettiği iddiaları ise ABD’li ünlü yönetmenin "itirafına" dayandırılıyor. Yönetmenin "Ay'a iniş görüntüleri sahteydi, hepsini ben filme aldım," dediği öne sürülüyor.

Kubrick'in durumu söyleşide itiraf ettiği iddiasının çıkış kaynağı ise T. Patrick Murray’ın 2015 yapımı "Shooting Kubrick" adlı filmi. Kubrick’in ölümünden önce bilinmeyen bir film yapımcısına söyleşi verdiğini ve Amerikan tarihinin en büyük komplosunda suç ortağı oluşunu kabul ettiğini gösterdiği iddia edilen filmin IMDB sayfasında ise oyuncu olarak Tom Mayk’ın adı yer alıyor. Yani görüntülerde Kubrick olduğu iddia edilen kişi Tom Mayk adında bir aktör.

Teyit platformunun analizine göre, Murray’ın YouTube kanalında Shooting Kubrick adlı filmin videolarına da rastlamak mümkün. Murray’in kanalında IMDB’de ismi geçen Tom Mayk’ın da bir videosu mevcut.

Sosyal medyada bu iddiayı destek amacıyla sıkça paylaşılan bir videoda da bir stüdyodaki Ay çekimlerine yer veriliyor. Ancak bahsi geçen görüntülerin, başrolünde Ryan Gosling'in yer aldığı Ay'da İlk İnsan (First Man) filminin kamera arkasından olduğu ortaya çıkmıştı.

Solda Gosling'in rol aldığı filmin çekimlerinden net görüntü, sağda ise Ay'a iniş görüntülerinin aslında bir stüdyoda çekildiği iddiasına kanıt olarak sunulan görüntü.

Solda Gosling'in rol aldığı filmin çekimlerinden net görüntü, sağda ise Ay'a iniş görüntülerinin aslında bir stüdyoda çekildiği iddiasına kanıt olarak sunulan görüntü. Teyit

Bunun yanı sıra film uzmanlarının analizleri, Ay'a iniş görüntülerini sahtekarlıkla yapabilecek teknolojinin 1969'da mevcut olmadığı yönünde. Buna göre, Apollo yayınları için kullanılan yavaş taramalı televizyon formatının (saniyede 10 kare) sahtesinin yapılması mevcut stüdyo teknolojisiyle son derece zordu. Film uzmanları, Ay ortamının ikna edici görüntülerini oluşturmanın 1960'ların teknolojisiyle imkansız olduğunu söylüyor.

Hertfordshire Üniversitesi, Sinema Televizyon Bölümü Post Prodüksiyon Başkanı Howard Berry, "Standart bir sinema filmi, görüntüleri saniyede 24 kare olarak kaydederken, televizyon yayını, dünyanın neresinde olduğunuza bağlı olarak genellikle 25 veya 30 karedir," diyor.

The Conversation'da kaleme aldığı yazıda Berry, "Bazı insanlar, ağır çekimde hareket eden insanlara baktığınızda, düşük yerçekimli bir ortamdaymış gibi göründüklerini iddia edebilir. Filmi yavaşlatmak normalden daha fazla kare gerektirdiğinden, normal bir kameradan saniyede daha fazla kare yakalayabilen bir kamerayla başlarsınız - buna aşırı hız denir. Bu normal kare hızında oynatıldığında, bu görüntü daha uzun süre oynatılır. Kameranızı aşırı hızlandıramıyorsanız, ancak normal kare hızında kayıt yapıyorsanız, görüntüyü yapay olarak yavaşlatabilirsiniz, ancak kareleri depolamak ve yavaşlatmak için yeni ekstra kareler oluşturmak için bir yönteme ihtiyacınız vardır," diye ekliyor.

"O dönemde ağır çekim görüntüleri kaydedebilen manyetik disk kayıt cihazları toplamda yalnızca 30 saniyelik bir kayıt yapabiliyordu ve bu da 90 saniyelik ağır çekim videonun oynatılabildiği anlamına geliyordu. 143 dakikayı ağır çekimde kaydetmek için 47 dakikalık canlı çekim kaydı yapıp depolamanız gerekiyordu ki bu kesinlikle mümkün değildi."

Apollo Ay görevlerinden 8 bin 400 adet kamuya açık fotoğraf, binlerce saatlik video kaydı, tüm hava-yer görüşmelerinin tam dökümleri ve ses kayıtları da mevcut.

Ay toprağı örnekleri ve LRO fotoğrafları

Bunun yanı sıra Apollo astronotları, Dünya'ya 382 kilogram Ay toprağı örneği getirmişti. Bu örnekler Dünya'nın dört bir yanından laboratuvarlara dağıtıldı ve bugüne dek örnekler üzerinde sayısız bilimsel araştırma yapıldı. Bağımsız araştırmacıların hiçbiri örneklerin sahte olduğuna dair bir şüphe dile getirmedi.
 

Apollo 17 ay çekirdeği örneği 73001, Aralık 1972'de Apollo astronotları tarafından toplanmıştı.

Apollo 17 ay çekirdeği örneği 73001, Aralık 1972'de Apollo astronotları tarafından toplanmıştı. NASA
 

NASA'nın Ay Keşif Yörünge Aracı (LRO) bugün halen alçak bir yörüngeden Ay yüzeyinin yüksek çözünürlüklü fotoğraflarını çekiyor. Görev sırasında, iniş alanlarını ve Apollo 11 ve sonraki bir dizi görevden kalan terk edilmiş iniş modüllerini ve keşif araçlarını görüntüledi. LRO kameraları, astronotların ayak izlerinin bıraktığı karanlık, kıvrımlı şekilleri de yakaladı.
 

LRO kamerasından Apollo görevlerinin iniş alanları.
LRO kamerasından Apollo görevlerinin iniş alanları. NASA


Ayrıca Çin, Hindistan ve Japonya'dan gelen uzay araçları da bu iniş alanlarını tespit ederek, inişlerin bağımsız olarak doğrulanmasını sağladı.

Apollo 11 görevinde yüzeye cihazlar da yerleştirildi. Armstrong ve Aldrin, Ay'da geçirdikleri süre boyunca yüzeye bir lazer mesafe ölçer retroreflektör dizisi konuşlandırdı. Bu dizi bugün hâlâ çalışıyor ve lazerleri yansıtarak Ay'a olan mesafeyi santimetre hassasiyetinde ölçmeyi sağlıyor.

Apollo programı zirve döneminde 400 bin Amerikalıyı istihdam etmişti. Bu büyüklükte bir aldatmaca, binlerce mühendis, bilim insanı ve astronotun onlarca yıl sessiz kalmasını da gerektiriyor; uzmanlar bunu lojistik açıdan imkansız olarak değerlendiriyor.

Rusya'nın tepkisi ne oldu?

Ay'a gidilmediği yönündeki iddiaların bir kısmı da o dönemde ABD ve Sovyet Rusya arasındaki uzay yarışına işaret ediyor. Buna göre, ABD'nin yarışı kazanmak için bu tür bir düzmece kurgulaması olası.

Ancak o dönemde yaygın istihbarat ağıyla bilinen Sovyet liderleri de Apollo 11 başarısı için tebriklerini sunmuştu. Son dönemde, Rus Uzay Şirketi Roscosmos Başkanı Yuri Borisov, Amerikalı astronotların Rusya'ya Ay toprağı örnekleri verdiğini ve Rus Bilim Akademisi tarafından yapılan testlerin bunların gerçekliğini doğruladığını kamuoyuna açıkladı.

Neden bugün Ay'a gidilemiyor?

Halen Ay'da ve yörüngesinde birçok başarılı operasyon yürütülse de bugün Ay'a dönmek için yapılan birçok uğraşın da başarısız olması şüpheleri güçlendiren ana mesele.

2023'te özel bir Japon şirketi olan ispace'in Hakuto-R Mission 1'in başarısız olmasıyla başlayan süreç, daha sonra Rusya'nın ve son olarak da 2024'te NASA'nın Peregrine misyonunun başarısızlığıyla doruğa ulaştı.

Peki 50 küsur yıl önce Ay'a insan gönderen NASA, bugün neden zorluklar yaşıyor?

Uzmanlara göre bu nedenlerin başında bütçe ve siyasi irade eksikliği geliyor. İlk olarak, Apollo dönemindeki “soğuk savaş” motivasyonu artık yok; siyasi öncelikler farklılaştı ve Ay’a insan gönderme, sadece bir proje olmaktan öte büyük bir yatırım gerektiriyor. Yine de son dönemde Ay'ın Dünya'ya bakmayan yüzüne iniş aracı göndermek gibi başarılı girişimlerde bulunan Çin'in uzay programı, ABD'yi yeniden motive edebilir.

Business Insider'a göre ise bunun için yeterli bütçe yok. NASA bütçesi, bir zamanlar tüm federal bütçenin yüzde 4’ten fazlasına sahipti. Bu oran bugün yaklaşık yüzde 0,4. Kısıtlı kaynaklar, Artemis Ay projesi de dahil birçok farklı görev arasında bölünüyor. Space.com'un hesaplamasına göre, enflasyon hesaba katıldığında, tüm Apollo programının maliyeti bugünün parasıyla 260 milyar doların üzerinde. Apollo'nun öncülleri olan Gemini projesi ve robotik Ay programını da hesaba katarsak, bu rakam 280 milyar doları aşıyor. Karşılaştırıldığında, NASA son 10 yılda Artemis programına sadece 90 milyar dolar harcadı ve bu bütçe bile Kongre'de tartışma konusu oldu.

NASA'nın insanlarla Ay'a dönmek için yürüttüğü ana proje olan Artemis, bütçe aşımı sorunlarıyla karşı karşıya kalmıştı. Artemis programı kapsamındaki SLS/Orion roket sistemi, hem zaman çizelgesi hem de maliyet açısından ciddi zorluklar yaşıyor; kişi başı misyon maliyeti tahmini 4 milyar doların üzerinde. Orion kapsülünde ısı kalkanı problemleri, batarya ve yaşam destek sistemlerindeki arızalar da Artemis II ve III misyonlarının 2026–2027’ye ertelenmesine neden olmuştu. Ayrıca Covid-19 pandemisi de NASA'nın çalışmalarında önemli bir gecikmeye sebebiyet vermişti.

Bunun yanı sıra modern uzay araçları, bugün Apollo’nun basit tasarımından çok daha ilerde. Her sistem, güvenlik testleri, yedekli yapılar ve ileri teknolojiye sahip olmak zorunda. Ayrıca Artemis programının amacı yalnızca insanları Ay'a geri döndürmek değil; orada kalıcı bir insan varlığını sürdürecek altyapının inşasına başlamak. Yörüngedeki yakıt ikmal depolarından gelecekteki koloniler için yer seçimine kadar her şey Artemis projesinin kapsamına giriyor.

Özel şirketlere bağımlılık

Gecikmenin bir önemli nedeni de NASA'nın bugün özel şirketlere bağımlı olması. 2011'de yüksek maaliyetler (her uçuş maliyeti yaklaşık 450 milyon ila 1,5 milyar dolardı) ve geçmişte yaşanan kazaların oluşturduğu algı nedeniyle Uzay Mekiği görevine son veren NASA, daha ekonomik ve modüler sistemlere yönelmek istemişti.

Uzay mekikleri esas olarak Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) inşaatı ve uyduların taşınması için kullanıldığından, NASA yıllar boyunca ISS'ye astronot taşımak için bile Rusya'nın Soyuz sistemine bağımlı olmuştu. 2019'daki atılımla beraber NASA astronotlarını SpaceX taşımaya başladı. Böylece NASA, insanlı uçuşları ihaleler yoluyla özel şirketlere (SpaceX, Boeing gibi) devretmeye karar verdi.

Kamuoyu neye inanıyor?

Öte yandan tüm bu tartışmalara rağmen kamuoyunda şüpheler yüksek. Anketler, Amerikalıların yüzde 6 ila 20'sinin, İngilizlerin yüzde 25'inin ve Rusların yüzde 28'inin mürettebatlı inişlerin sahte olduğuna inandığını gösteriyor.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.