Çalışan memnuniyetsizliği gerçekte neye mal oluyor?

Çalışan memnuniyetsizliği gerçekte neye mal oluyor?
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Avrupa'da iş gücünün yüzde 40’ından fazlası iş yerinden memnun değil, peki bu durum iş dünyası için ne anlama geliyor?

2025 Avrupa İş Gücü Araştırması raporuna göre, Avrupa’daki çalışanların ortalama sadece yüzde 59’u “Her şeyi göz önünde bulundurduğumda, buranın çalışmak için harika bir yer olduğunu söyleyebilirim,” ifadesine katılıyor.

Ancak bu oran ülkelere göre önemli ölçüde değişiyor. Danimarka, Norveç ve İsveç sırasıyla yüzde 75, yüzde 73 ve yüzde 68 memnuniyet oranlarıyla en üst sıralarda yer alıyor. Polonya (yüzde 47), Yunanistan (yüzde 44) ve İtalya (yüzde 43) ise en düşük memnuniyet oranlarına sahip.

Çalışan memnuniyeti düzeyi, ülkelerin saat başına düşen GSYİH’si (gayrisafi yurt içi hasıla) ile doğrudan ilişkili gibi görünüyor.

Verimlilik şirketler ve kârları üzerinde büyük etki yaratırken, bu durumun iş dünyası için ciddi dolaylı etkileri de olabilir.

Memnun olmayan çalışanlar iş dünyası için kötü

Euronews Business, Müşteri Deneyimi (CX) ve Çalışan Deneyimi (EX) alanlarında çözüm danışmanlığı yöneticisi olarak görev yapan Laurent Millan ile iki alanın neden bu kadar yakından ilişkili olduğunu konuştu.

“Bir müşteriyi kazanmak paraya mal olur. Ancak eğer bir müşteri sizinle kötü bir deneyim yaşadıysa markanızı hızla terk edebiliyorsa, bu bir kaynak israfıdır,” diyor Millan.

İyi müşteri hizmeti, iyi eğitimli ve deneyimli personelle doğrudan bağlantılıdır.

“Şirketler için son iki üç yıldır en büyük zorluk, çalışanlara doğru deneyim düzeyini sunmak. Çünkü yeni bir çalışanı işe almak ve eğitmek çok maliyetli,” diye ekledi.

LinkedIn verilerine göre Avrupa genelinde iş gücü mobilitesi artıyor. Yeni nesil çalışanlar, 15 yıl önce işe başlayanlara göre kariyerleri boyunca iki kat daha fazla iş değiştirecek.

Yüksek çalışan sirkülasyonu yalnızca şirket için pahalıya mal olmaz, aynı zamanda işlerin yavaşlamasına da neden olur. Yeni bir çalışan, işe tam anlamıyla alışmak için genellikle haftalarca hatta aylarca zamana ihtiyaç duyar. Bu süreçte işler aksayabilir, verim düşebilir ve bu durum müşterilerin kaybedilmesine yol açabilir.

“Çalışanlar şirketten ayrıldığında bu, müşteriler için büyük bir kesinti yaratıyor,” diye ekliyor Millan.

“CX, müşteri sadakatini artırır. Bu da büyüme açısından çok ilginç, çünkü bu farklılaşma sağlayarak yeni müşteriler kazanmanın bir yoludur.”

Millan, evden çalışmanın sorunsuz yürütülmesini sağlamak ve kaliteli BT araçları sunmak gibi basit şeylerin bile çalışan deneyimini iyileştirebileceğini belirtiyor.

Esnek çalışmayı mümkün kılan iyi iş araçları, çalışan bağlılığı açısından çok önemli. Hibrit çalışanlar, mevcut işlerinden ayrılmayı isteme olasılığı en düşük olan grup. Avrupa İş Gücü Araştırması’nda, hibrit çalışanların yüzde 50’si “Bulunduğum yerden memnunum,” derken, bu oran ofis çalışanlarında yüzde 44, uzaktan çalışanlarda ise sadece yüzde 37.

Millan özellikle etken yapay zekayı (agentic AI) önemli bir araç olarak vurguluyor ve bunun “CX ve EX için yeni bir boyut yaratacağına” inanıyor.

“Etken yapay zeka, başlı başına bir şey değil. Bu yapay zeka özerklik kazandırmalı, yani otonom yetenekler oluşturmakla ilgili,” diyen Millan, “Akıl yürütme yetenekleri kazandırmalı, bağlam getirmeli. Değer yaratılan yer de burası,” diye ekliyor.

Millan, etken yapay zekanın modern çağın gerektirdiği esnekliği sağlayacağı konusunda da oldukça emin.

“Çok güzel geliştirilen ama sonra evrim geçiremeyen sayısız bot gördüm. Oysa şirketlerin her zaman yeni talepleri, hayata geçirmek istedikleri yeni şeyler olur; dolayısıyla bu sistemlerin esnek olması gerekir.”

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.