Evde yapılan sağlık testlerine ilişkin rapor: "Bu testlerin çoğu belirsiz ve güvenilmez"

Evde yapılan sağlık testlerine ilişkin rapor:
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Bu kadar çok sayıda kendi kendine test mevcut olmasından dolayı, tüketiciler hangilerinin yüksek kaliteli, hangilerinin şüpheli olduğunu belirlemekte zorlanabiliyor.

Son yıllarda süpermarketleri, eczaneleri ve sağlıklı yaşam dükkanlarını dolduran bir dizi evde yapılan tıbbi test, doktor ziyaretine gerek kalmadan glüten duyarlılığından erkek doğurganlığına kadar her şeyi tespit edebileceklerini iddia ediyor.

Ancak yeni yayımlanan iki ayrı araştırmaya göre, piyasada satılan birçok kendi kendine test, kimin kullanması gerektiği, sonuçların nasıl yorumlanacağı ya da sonrasında ne yapılması gerektiği konusunda net bilgi vermiyor.

Uzmanlar, birçok testin resmî sağlık rehberleriyle çeliştiğine dikkat çekerek, bunun kafa karışıklığına yol açabileceğini ve insanların sağlıklarıyla ilgili “yanlış” kararlar almasına neden olabileceği uyarısında bulundu.

Çalışmanın yazarlarından Birmingham Üniversitesi Klinik İmmünoloji Profesörü Dr. Alex Richter, “Bir kendi kendine testin doğru olmasını ve genel halka satılacaksa kanıta dayalı olmasını bekleriz. Ne yazık ki birçok testin ya belirsiz ya da eksik yönergeler sunduğunu tespit ettik,” açıklamasını yaptı.

Bağımsız uzmanlar, özellikle 2030 yılına kadar yüz milyonlarca euro değerinde olacağı tahmin edilen evde yapılan testler için gelişen pazar göz önüne alındığında, sonuçların endişe verici olduğunu söyledi.

Ancak bu kadar çok seçenek varken, tüketicilerin yüksek kaliteli testler arasından seçim yapması zor olabilir.

Yeni raporlar için Richter'in ekibi, D vitamini eksikliği, menopoz, kan şekeri seviyeleri, HIV, bağırsak kanseri ve prostat sağlığı da dahil olmak üzere 19 sağlık sorunu için 30 kendi kendine testi inceledi.

Yapılan araştırmalara göre, incelenen testlerden yalnızca 14’ü doğruluk oranına dair bir açıklama yaparken, sekiz tanesi kutu üzerinde kimin kullanıp kimin kullanmaması gerektiğine dair bilgi verdi ve sadece yedisi ise tüketiciye satın alındıktan sonrasında ne yapılması gerektiğini aktardı.

On altı test açıkça tarama, teşhis ya da izleme amacıyla kullanıldığını belirtirken, dokuzu semptomlar ya da kullanım için gerekli risk faktörleri hakkında hiçbir bilgi sunmadı.

Araştırmada neredeyse tüm testlerin, sonucu pozitif ya da anormal çıkan kişilere doktora başvurmalarını önerdiği tespit edildi.

Yaklaşık iki düzine testin “yüksek doğruluk” iddiasında bulunduğu, ancak bu iddiaları destekleyecek kanıtların ya düşük kalitede olduğu ya da kamuya açık olmadığı belirlendi. Araştırmacılar bu durumun etik sorunlara yol açabileceği uyarısında bulundu.

En sorunlu testleri üreten şirketlerin Newfoundland ve Suresign olduğu kaydedildi. Bu firmalar menopoz, D vitamini eksikliği, kronik böbrek hasarı teşhisi ve tiroit sorunlarını tespit etmek için hızlı testler üretiyor.

Bağımsız uzmanlar ise bu sonuçların, evde kullanılan testlerin yararlı olabileceğini ancak geleneksel ve kanıta dayalı tıbbi bakımın yerine geçmemesi gerektiğini hatırlattığını vurguladı.

University College London'da kardiyolog ve klinik veri bilimi profesörü olan Dr. Amitava Banerjee yaptığı açıklamada, "Bazen insanlar 'bilmenin daha iyi olduğunu düşündükleri' ve sağlık ve sağlık hizmetleri kararlarını bilgilendirmeye çalıştıkları için kendi kendine testleri kullanıyorlar," dedi.

Çalışmalarda yer almayan Banerjee, "Bu araştırma, bu kendi kendine testlerin genellikle ilgili bilgi ya da bilgiyi sağlamadığını ve kararları doğru şekilde bilgilendirmediğini gösteriyor," diye ekledi.

Çalışmanın yazarları, tüketicileri ve sağlık sistemini "kötüye kullanım ve yanlış bilgilendirmeden" korumak için süpermarket veya eczane raflarına ulaşmadan önce kapsamlı bir şekilde değerlendirilmeleri gerektiğini söyleyerek kendi kendine testlerin daha fazla düzenlenmesi çağrısında bulundu.

Çalışmanın yazarlarından Profesör Dr. Alex Richter, bulguların insanların tüm kendi kendine testlere şüpheyle yaklaşmasına neden olmaması gerektiğini söyledi.

Örneğin evde yapılan gebelik testleri uzun yıllardır mevcuttur ve doğru kullanıldığında son derece güvenilir.

Ve COVID-19 salgını sırasında, kendi kendine testler insanların enfeksiyonları tespit etmeleri için daha ucuz ve daha hızlı bir yoldu ve sağlık sistemi üzerindeki yükün bir kısmını hafifletti.

Richter, "Bunun gerçekten bir yeri olduğunu düşünüyoruz. Sadece bunların nasıl doğru şekilde kullanılabileceğini ve değerlendirilebileceğini belirlememiz gerekiyor. Piyasada kötü testler istemiyoruz, piyasada iyi testler istiyoruz," sözlerini dile getirdi.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.