Habertürk.com.tr yazarı Nihal Bengisu Karaca, Leman dergisinin Hazreti Muhammed karikatürü yayınladığı iddiasıyla saldırıya uğramasına ilişkin olarak, "Sonunda 'Allahuekber' kelimesini bir linç sloganına çevirdiler. O gece yaşananlar İslam değildi. Hazreti Muhammed kendisini hiçbir zaman böyle savunmadı" ifadelerini kullandı. Karikatürde hakaret olmadığını belirten Karaca, "Karikatüre öfke kusanların büyük kısmı, sadece dini hassasiyetlerinden değil, kamusal alana ve sokaklara da kendi kültürel iktidarlarının damgasını basma hevesinden besleniyordu. Provokasyon üzerinden prim yapmak isteyen herkes aynı saftaydı o gece. Tepki vermeyenleri tehdit ettiler. Sessizliğin üzerine basarak kendilerini yükselttiler" dedi.
Leman dergisinin 26 Haziran tarihli sayısında, Hazreti Muhammed'in tasvir edildiği bir çizime yer verildiği iddiası üzerine, dergiye yönelik protesto çağrıları yapıldı. Dergiden yapılan açıklamada, çizimde Hazreti Muhammed’in tasvir edilmediği duyurulsa da protesto çağrıları üzerine toplanan grup, derginin Beyoğlu’ndaki bürosunun bulunduğu apartmanın kapısını kırdı, binaya girmeye çalıştı. Bazı Leman çizerleri sosyal medyada hedef gösterildi. Leman dergisinin olduğu caddenin bir kısmı polis bariyeriyle kapatıldı, çevik kuvvet araçları İstiklal Caddesi'ne konuşlandı. Dergi önünde toplanarak tekbir getiren ve sloganlar atan grup, İstiklâl Caddesi'nde yatsı namazı da kıldı.
Leman Dergisi'nin yazı işleri müdürü Zafer Aknar, grafikeri Cebrail Okçu, karikatürün sahibi Doğan Pehlivan ve müessese müdürü Ali Yavuz 30 Haziran'da Muhammed Peygamber'in karikatürünü yayınladıkları gerekçesiyle gözaltına alınmıştı. Çıkarıldıkları mahkemece tutuklandılar.
Yaşananlar kamuoyunda tartışılırken, Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, konuyla ilgili kaleme aldığı yazısında, dergiye yönelik saldırılara tepki göstererek, karikatürde hakaret olmadığını kaydetti. "O gece yaşananlar İslam değildi" diyen Karaca, şunları yazdı:
"...
Leman karikatüründe ise:
Ne hakaret ne tahkir var.
Karikatürist açıkça, Filistin’de ölen iki insanın adları üzerinden bir vicdan sorgulaması yaptığını ifade etti.
Ancak savcılık, kamu barışı gerekçesiyle 216/3’ü devreye soktu.
Pratikte bu madde, siyasi iklime göre genişletilip daraltılabilen, eleştiriyle hakaret arasındaki farkı bulanıklaştıran bir denetim aracına dönüştürülüyor.
Hakaret yok, suret yasağı eşiğini geçme var
Ben inancın başladığı yerde sınırsız ifade özgürlüğü olamayacağını düşünenlerdenim.
Charlie Hebdo çizimleri bu sınırı defalarca ihlal etti.
Ama Leman’ın karikatürü böyle bir içerik taşımıyor.
Yine de dünden önceki gün sokak öyle hareketlendi ki, devletin neredeyse tüm üst kademesi, bu çizimi hedef alarak harekete geçmeye karar verdi.
Camlar indirildi. Yaşlı müessese müdürü ters kelepçeyle gözaltına alındı.
Sokaklarda saldırgan kalabalıklar, içeride resmi prosedürler işledi.
Oysa karikatürün verdiği mesaj açık:
'İbrahimî gelenekten gelen iki inancın mensupları, aynı soyun çocukları arasındaki bu çatışma özünde çok anlamsız değil mi?'
Bu soru yalnızca çizilerek sorulduğu için cezalandırıldı.
Ama aranızda bu soruyu sahiden hiç düşünmeyen var mıydı?
Kültürel iktidar nasıl kurulmaz?
Leman’ın camları taşlanırken sosyal medyaya baktım.
Karikatüre öfke kusanların büyük kısmı, sadece dini hassasiyetlerinden değil, kamusal alana ve sokaklara da kendi kültürel iktidarlarının damgasını basma hevesinden besleniyordu.
Oysa kültürel iktidar, 'Allahuekber' gibi güzel bir kavramı linç butonuna dönüştürerek kurulmaz.
Provokasyon üzerinden prim yapmak isteyen herkes aynı saftaydı o gece.
Tepki vermeyenleri tehdit ettiler.
Sessizliğin üzerine basarak kendilerini yükselttiler.
Ve sonunda 'Allahuekber' kelimesini bir linç sloganına çevirdiler.
'İslam bu değil' demekten dilimizde tüy bitti.
Ama tekrar etmek gerekirse:
O gece yaşananlar İslam değildi.
Hz. Muhammed kendisini hiçbir zaman böyle savunmadı."