Suriye'nin kader anı: Kaostan umuda, Şara ve Şam'ın sınavı

Suriye'nin kader anı: Kaostan umuda, Şara ve Şam'ın sınavı
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Umut Berhan ŞEN 
Global Akademi Merkezi (GAM) Uzmanı 
Independent Türkçe

Suriye, savaşın gölgesinden kurtulamamış bir coğrafya.

Beşşar Esad’ın devrilmesiyle Şam’da yeni bir dönem başladı, ama belirsizlikler sürüyor.

Ahmet eş-Şara, Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) liderliğinden geçici cumhurbaşkanlığına uzanan bir figür olarak sahnede.

İsrail’in hava saldırıları, Dürzilerin huzursuzluğu, Türkiye’nin sınır ötesi stratejileri ve uluslararası aktörlerin karmaşık hesapları, Suriye’yi bir satranç tahtasına çeviriyor.

Peki, bu gemi nereye gidiyor?

Şara, birliği sağlayıp Suriye’yi toparlayabilir mi?

Türkiye bu denklemde nasıl bir rol oynayabilir?

Suriye’nin önündeki yol zorlu, ama doğru adımlarla imkânsız değil.

Şara, mezhepçilik ve yolsuzluğa karşı duruş sergileyerek farklı kesimlere umut vermeye çalışıyor.

Ancak sözlerin eyleme dönüşmesi şart. Suriye’nin en büyük sorunu, mezhepsel gerilimler ve silahlı grupların kontrolsüzlüğü.

Şam kırsalındaki Ceremana’da Dürzilerle, Lazkiye ve Tartus’ta Alevilerle yaşanan gerilimler, uzlaşma olmadan çözülmez.

Şara, bu topluluklarla diyalog kurarak güven inşa edebilir.

Bağımsız ve şeffaf soruşturma komiteleri kurmak, geçmişteki çatışmalara dair adalet arayışını başlatabilir; bu, iç barışı güçlendireceği gibi uluslararası toplumun güvenini de artırır. Silahsızlandırma meselesi de kritik.

Dürziler ve Kürtler gibi özerklik alışkanlığı olan gruplar, merkezi bir orduya silah teslim etmeye direniyor.

Şara, bu gruplarla müzakere masasına oturarak, yerel milisleri ulusal orduya entegre edecek bir geçiş planı sunabilir.

İdlib’de HTŞ döneminde uygulanan yerel güçlerle merkezi yönetim arasındaki ortak yönetim modeli, bu direnci azaltmak için bir örnek olabilir.

Ekonomik toparlanma, Suriye’nin can damarı.

İdlib’de HTŞ yönetimi altında elektrik şebekesi ve altyapı yatırımları halka nefes aldırmıştı, ama Türk lirasının değer kaybı ve gümrük vergileri hayatı zorlaştırıyor.

Şara, uluslararası yardımları çekmek için kapıları açmalı, ancak bu yardımların şeffaf dağıtımı için denetim mekanizmaları kurmalı.

Katar ve BAE gibi Körfez ülkeleriyle ekonomik işbirliği, altyapı projelerini hızlandırabilir. Yeni anayasa ve seçim süreci de olmazsa olmaz.

Şara, seçimlerin 4 yıl içinde olabileceğini, anayasanın hazırlanmasının ise üç yıl sürebileceğini söylüyor.

Bu takvim umut verici, ama gecikmeler güven kaybına yol açar.

Şeffaf bir yol haritası ve uluslararası gözlemcilerin sürece dahil edilmesi, meşruiyeti güçlendirir.

İsrail’in son hava saldırıları, Şara için bir sınav.

Suveyda’daki Dürzi-Bedevi gerilimini bahane eden Tel Aviv, Suriye’nin toparlanmasını istemiyor.

Şara, diplomasiye ağırlık verip gerilimi düşürecek bir arabulucu bulmalı; Ürdün bu rolü oynayabilir.

Türkiye, Suriye’de kilit bir aktör.

Ankara, Şara’yla “toprak bütünlüğü” için el sıkıştı, ama asıl derdi kuzeydoğudaki YPG/SDG varlığı.

Şara’nın “PKK’ya müsaade etmeyiz” demesi Ankara’ya yeşil ışık, ama bu sözü tutmak kolay değil.

SDG, ABD’nin desteklediği bir güç ve Şara, Washington’la ipleri koparmak istemiyor.

Türkiye, Şara’yı köşeye sıkıştırmak yerine yapıcı bir ortak olabilir.

Ankara’nın atabileceği adımlar şunlar:

Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgeler oluşturarak mülteci dönüşünü hızlandırabilir; bu, hem Türkiye’deki mülteci krizini hafifletir hem de sınır güvenliğini güçlendirir. 

Elektrik, su ve yol gibi altyapı projelerine teknik ve maddi destek sağlayabilir; bu, Suriye halkına nefes aldırır ve Türkiye’nin bölgesel etkisini artırır. 

Dürzi meselesinde arabulucu rolü oynayabilir; Süleyman Abdulbaki gibi ılımlı Dürzi liderlerle diyalog kurarak Şam’la uzlaşmayı teşvik edebilir. 

YPG/SDG konusunda Şara’yla ortak bir diplomasi masası kurabilir; doğrudan çatışma yerine, Şam’la koordineli bir şekilde kuzeydoğuda istikrarı sağlayacak adımlar atabilir.

Ekonomik iş birliğini derinleştirmek için Türk firmalarını Suriye’nin yeniden inşasına dahil edebilir; bu, her iki ülkenin ekonomisine katkı sağlar.

Nihayetinde, Suriye’nin geleceği, Şara’nın liderlik kapasitesine ve uluslararası iş birliğine bağlı.

Mezhep gerilimlerini çözmek, silahlı grupları entegre etmek ve ekonomik toparlanmayı başlatmak, öncelikli adımlar.

Türkiye, Şara’ya destek olurken kendi çıkarlarını da koruyabilir.

Mülteci krizini hafifletmek ve YPG’yi diplomasiyle sınırlandırmak için Şam’la ortak projeler geliştirebilir.

Ancak bu, ince bir diplomasi gerektiriyor.

Rusya ve ABD’nin gölgesinde, Suriye’nin toparlanması zor ama ulaşılabilir bir hedef.

Şara, halkına somut adımlarla güven verirse ve Türkiye, kaosu önlemek için akılcı hamleler yaparsa, Suriye’nin küllerinden doğması hayal değil. 

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.