Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını da içeren torba kanun teklifinin ilk 11 maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda kabul edildi.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) verdiği önergeyle teklifin 11'inci maddesinde değişiklik yapıldı.
Kanun teklifi 21 maddeden oluşuyor.
Meclis Genel Kurulu'nda teklife ilişkin görüşmelere bugün devam edilecek.
Kanun teklifi kamuoyunda büyük tartışma yaratmıştı.
Bazı muhalefet partileri de teklifi eleştiriyor.
Bazı köylüler ve çevre aktivistleri, teklifinin geri çekilmesi için Ankara'da açlık grevine başladı.
11. madde nasıl değiştirildi?
Kanun teklifinin 11. maddesi, Maden Kanunu'na eklenecek geçici 45'inci madde ile Muğla'daki belirli bölgelerdeki zeytinlik alanlarında elektrik üretimi amacıyla yapılacak madencilik faaliyetine izin veriyor, bu faaliyette bulunacak şirketlere yükümlülükler getiriyordu.
Teklifin ilk halinde şirketlere faaliyet yürütülecek alan ile eş değer büyüklükte zeytin sahası tesis etme zorunluluğu getirilmişti.
AKP milletvekilleri, Muhammet Emin Akbaşoğlu, Adem Yıldırım, Yakup Otgöz, Hüseyin Altınsoy, Seda Sarıbaş ve Nurettin Alan tarafından verilen önerge ile 11. maddenin metni değiştirildi.
Kabul edilen değişikliğe göre ise şirketlerin tesis etmek zorunda oldukları zeytin sahaları, taşınan ve taşınamayan zeytin ağacı sayısının en az iki katı zeytin ağacından oluşmak zorunda.
Bununla birlikte zeytinliği kamulaştırılan arazi sahiplerinin yeni zeytin bahçeleri tesisi ve taşınması için arazi tahsisine yönelik önerilerde de değişiklik yapıldı.
Teklifin ilk halinde bu arazilerin rayiç bedel üzerinden 10 yıl süreyle kiralanmasına izin veriliyordu.
Kabul edilen önergeye göre ise bu bedel Harçlar Kanunu'nun, "Kayıtlı değer, emlak vergisi değeri" başlıklı 63'üncü maddesine göre belirlenen harca esas değerin yüzde biri olarak hesaplanacak.
Ayrıca araziler bu bedel üzerinden 20 yıl süre ile doğrudan kiralanabilecek.
Kira süresi sonunda da bakım yükümlülüklerini yerine getirdiği tespit edilen ve talepte bulunan kiracıların kira süreleri 10'ar yıl süreyle uzatılabilecek.
CHP'li Başarır: 'Koskoca TBMM beş tane şirketin el kaldırıp indiren CEO'su haline gelmiş'
Muhalefet partileri "Süper İzin" olarak nitelendirdikleri teklifin özellikle 11. maddesine tepki gösteriyor.
Teklif, elektrik üretimine yönelik madencilik faaliyetlerinin, başka alanlarda yapılamaması durumunda, tapuda zeytinlik olarak kayıtlı ya da üzerinde fiilen zeytin bulunan alanlarda gerçekleştirilmesine olanak tanıyor.
Meclisteki görüşmeler sırasında CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer, zeytinliklerin korunması amacıyla kürsüye çıplak ayakla çıkarak elinde zeytin dalıyla konuşma yaptı.
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da TBMM'de 18 Temmuz'da düzenlediği basın toplantısında "Gece yarısı önerge veriyorlar. Yetmiş sekiz bin ağacı kesip yerine 157 bin ağacı dikeceklermiş. Madem dikmeye meraklısın niye kesiyorsun?" diyerek yasa teklifine tepki gösterdi.
Başarır, "Üç yüz yaşındaki zeytin ağacını keseceksin, bir günlük ağaç dikeceksin. Koskoca TBMM beş tane şirketin el kaldırıp indiren CEO'su haline gelmiş. İnsanlar meclis kapısında açlık grevinde. O yüzden direnmeye devam edeceğiz" dedi.
Hükümet düzenlemeyle ne hedefliyor?
Hükümet, kanun teklifiyle yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırmayı ve madencilik faaliyetlerini kolaylaştırmayı hedefliyor.
Rüzgâr ve güneş enerjisine dayalı tesisler için izin süreçlerinin sadeleştirilmesi de planlanıyor.
Stratejik ya da kritik olarak sınıflandırılan madenlere yönelik önemli yetkiler tanımlanıyor.
Bu kapsamda, söz konusu madenlerin bulunduğu alanlarda devlet, acele kamulaştırma yoluna gidebilecek.
Ayrıca, üretimin en fazla yüzde 10'unu aşmayacak şekilde bu madenlerin stoklanması da cumhurbaşkanı kararıyla zorunlu hale getirilebilecek.
Hangi madenlerin "kritik" sayılacağı ise milli savunma, sanayi ve ticaret bakanlıklarının ortak görüşüyle belirlenecek.
Eğer kamu kurumları Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreciyle ilgili üç ay içinde göِrüş bildirmezse zeytinliklerde madencilik faaliyeti yürütülmesine yönelik projeye "izin verilmiş" sayılacak.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye'de 2024 yılında 3 milyon 750 bin ton zeytin üretildi
Kamu kurumları arasında görüş ayrılığı yaşanması durumunda, nihai kararı cumhurbaşkanı yardımcısının başkanlığında oluşturulacak ve ilgili bakanların yer alacağı bir kurul verecek.
Yasa ile birlikte, devlet ormanlarında yürütülecek madencilik faaliyetlerine yönelik dikkat çekici bir düzenleme de getiriliyor.
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'ne (MAPEG), bu alanlarda faaliyet yürütülmesi için 24 aya kadar bedelsiz izin verilebilecek.
Faaliyet süresince yetki tamamen MAPEG'e ait olacak.
Ayrıca bu alanlarda orman izni alınmışsa, ÇED sürecinde ayrıca görüş alınması gerekmeyecek.
Maden arama ruhsatı alabilmek için artık yatırım teminatı gösterme şartı aranacak.
Böylece yalnızca mali ve teknik yeterliliğe sahip yatırımcıların sektöre girmesi amaçlanıyor.
Taahhütlerini yerine getirmeyen yatırımcıların teminatları ise kamuya gelir kaydedilecek.
Ruhsat sahibi firmalara yönelik getirilen yeni düzenleme ile asgari üretim şartı getiriliyor.
Eğer şirketler belirlenen düzeyde üretim gerçekleştirmezse, ruhsatlarının iptal edilmesi mümkün olacak.
Bu adımla atıl ruhsatların önüne geçilmesi ve üretime dönük projelerin desteklenmesi hedefleniyor.
'Şirketlere diledikleri alanda proje yürütme yolu açılacak'
Kırsal alanda yaşayan pek çok kişi zeytinliklerinin başka yerlere taşınması ve doğal hayatın bozulması ihtimaline karşı endişeli.
Teklifi eleştiren sivil toplum kuruluşları, çevre örgütleri, siyasal partiler ve köylüler orman, mera, zeytinlik, tarım alanı ve su havzaları üzerindeki mevcut koruma kalkanlarının büyük ölçüde kaldırılacağı görüşünde.
Bazı iklim aktivistleri ve köylüler, şirketlere "kamu yararı adı altında diledikleri alanda proje yürütmenin yolunun açılacağı" görüşünde.
Türkiye'nin birçok kentinden Ankara'ya giden köylüler de TBMM yakınlarındaki Cemal Süreya Parkı'nda açlık grevine başladı.
Toprağımızı Vermiyoruz Platformu adına basın açıklaması yapan Aslı Kahraman Eren, "Bu talan yasası köylerden şehirlere köylüleri göç etme zorunluluğunda bırakır. Bu yasa Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geldiği günden itibaren 'Toprak olmazsa yurt olmaz' diyoruz" dedi.
TEMA Vakfı tarafından yapılan açıklamada, "Doğal ve kültürel varlıklarımız yalnızca sağlıklı bir yaşamın değil, geleceğimizin de temelidir. Onları korumak hepimizin ortak sorumluluğudur" denildi.
16 Temmuz'da çok sayıda köylü ve çevre aktivisti Ankara'da eylem düzenledi
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK) bağlı bazı sendikalarla birlikte Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı çevre, gıda, meteoroloji mühendisleri odalarının da içinde bulunduğu Tarım Platformu da yasa teklifinin geri çekilmesini talep etti.
Platformdan yapılan yazılı açıklamada, "Zeytinliğini kaybeden köylüyle, havası kirlenen kentli işçinin, suyuna sahip çıkan mahalleliyle ormanını savunan ekoloji aktivistinin mücadelesi ortaktır ve ortak olmalıdır" denildi.
Muğla Çevre Platformu'na göre ise düzenlemenin meclisten geçmesi halinde sadece Muğla'da 48 köy ve mahalle boşaltılabilir.