Trump İsrail'in inşa ettiği paradigmayı ters yüz ediyor
- Telegram
Mehmet A. KANCI
GDH Digital
Donald Trump’ın ancak “fiyasko” sözcüğü ile tanımlanabilecek ilk 100 günlük başkanlık performansıyla tam anlamıyla tezat teşkil eden bir Suudi Arabistan ziyareti izliyoruz.
Trump’ın Ortadoğu’daki olaylara yaklaşımındaki tezatlar bununla da sınırlı değil. İsrail Başbakanı Netanyahu’yu ikinci başkanlık döneminde Washington’u ziyaret edecek ilk lider olarak davet etmişti. 5 Şubat’taki bu ziyaret sırasında Netanyahu’ya koltuk servis etmek de dahil olmak üzere Biden yönetiminin bir buçuk yılda yaptığından daha fazla silah ve mühimmat yardımını 1 ayda gerçekleştirmek gibi yüksek bir performans sergilemişti. Ancak İsrail Başbakanı’nın 7 Nisan’daki ikinci Washington ziyaretinden bu yana Netanyahu-Trump ilişkileri bağlamında rüzgarın tam ters yönden estiği bir ABD-İsrail ilişkisi izlemekteyiz.
Trump’ın ikinci ziyarette basın önünde Netanyahu’ya verdiği ayara bakacak olursak, ikilinin ilişkileri 3 Ocak 2020 seviyesine dönmüş durumda. O tarihte ne olmuştu? İran Devrim Muhafızları Generali Kasım Süleymani, Bağdat Havalimanında düzenlenen SİHA saldırısı ile öldürüldü. Saldırı ABD-İsrail ortak operasyonu olarak planlanmışken, Netanyahu’nun son anda sahneden çekilmesi Trump’ı çileden çıkarmış, ABD Başkanı kamuoyu önünde Netanyahu’yu sinkaflı ifadelerle anmıştı. Yani şu andaki Trump-Netanyahu ilişkileri bir bakıma, Trump’ın birinci başkanlık dönemindeki fabrika ayarlarına gerilemiş durumda.
Eğer son 1 haftadır izlediklerimiz, üçüncü sınıf bir Hollywood yapımı bir filmde rastlanacak türden “iyi polis-kötü polis” oyunu değilse, şaşırtıcı vakalarla karşılaşmaya devam edeceğiz.
ABD-İsrail İlişkileri her zaman gül bahçesi değildi
Öncelikle şu hususun altını çizmek lazım. ABD-İsrail ilişkileri her zaman güllük gülistanlık olmadı. Taraflar hem diplomatik hem askeri düzeyde birçok itişme yaşadı.
1967 yılında Arap-İsrail Savaşı’nı takip eden ABD istihbarat gemisini USS Liberty Gazze açıklarında İsrail savaş uçakları tarafından vuruldu. 30’dan fazla ABD’li denizci öldü. Aradan geçen 58 yılda bu vakanın hesabı sorulamadı.
1973 Arap-İsrail Savaşı’nda cephede sıkışan İsrail, elindeki nükleer başlık takılmış füzeleri mobil rampalarla saldırıya hazır hale getirdi. Bu gelişmeyi tespit eden ABD casus uçağına İsrail ateş açtı ancak vurmayı başaramadı.
Oslo Barış Anlaşması’nın mimarlarından dönemin ABD Başkanı Clinton seks skandalı ile siyasetten tasfiye edilirken, sürecin parçası olan stajyerin Oval Ofis’e sızmasında hatta Lewinsky ile Clinton arasındaki konuşmaların kayda alınmasında Mossad’ın rolü de sır değil.
Kıssadan hisse, esas mesele İsrail’e meydan okuyan bir ABD Başkanı’nın neredeyse tüm üyeleri Yahudi lobileri tarafından satın alınmış ABD Kongresi’ne rağmen koltuğunu korumayı nasıl başaracağı.
Trump’tan Netanyahu’ya atak üstüne atak
Trump, son iki haftada ülkesindeki Yahudi lobilerini şoka uğratan hamleleri peş peşe sıraladı. Önce Mart ayı ortasında Yemen’deki Husilere başlatılan hava saldırılarını, bir anlaşmayı takiben durdurdu. Ardından, ABD’nin Hamas ile İsrail’in bilgisi dışında müzakere yürüttüğü ortaya çıktı.
Bu müzakere Hamas’ın elindeki esir İsrail-ABD vatandaşı Idan Alexander’ın serbest bırakılmasıyla sonuçlandı. Alexander serbest kaldıktan sonra Netanyahu ile görüşmeyi reddederek, Beyaz Saray’ın Netanyahu’ya yaklaşımını özetledi.
Son olarak, Trump’ın sipariş ettiği başkanlık uçağının tesliminin geç kalması üzerine Katar’ın hediye ettiği 400 milyon dolarlık Boeing747-8 tipi uçağı kabul etmesi İsrail-ABD ilişkilerinin olumsuz gidişatına tuz biber ekti.
Hamas için yürüttüğü arabuluculuk faaliyetleri nedeniyle Netanyahu’nun hedefi haline gelen Katar’ın bu hediyesinin kabulü Tel Aviv’de sallanan tehlike çanlarının sesini yükseltti. Ve Trump’ın vurduğu darbelere Suudi Arabistan ziyaretinin ilk günü bir yenisi eklendi.
ABD Başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yürüttüğü görüşmeler neticesinde Suriye’ye uygulanan yaptırımları kaldırdığını ilan etti. Sizin bu yazıyı okuduğunuz saatlerde muhtemelen Trump, Suudi Arabistan ziyareti sırasında Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş Şara’ya, Beyaz Saray’ın tabiriyle bir “merhaba” demiş olacak.
Trump’ın ziyareti sırasında ABD ile Suudi Arabistan arasında sağlanan 142 milyar dolarlık savunma anlaşmasının içeriği, ABD’nin Suudi Arabistan’a barışçıl amaçlarla nükleer teknoloji sağlama ihtimali, ABD’nin Suudi Arabistan-İran ilişkilerinde yapacağı balans ayarı da İsrail için yeni endişe kaynakları olmaya aday.
Trump’ın hamleleri Ortadoğu’daki ABD politikalarında 70 yıllık paradigmayı ters yüz ediyor. İsrail’in bölgedeki rolünün önümüzdeki günlerde istikrarlı şekilde gerilerken, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın istikrarlı şekilde yükselişine tanıklık edebiliriz.