Mehmet A. KANCI

"Z Kuşağı Protestoları" Ne Talep Ediyor?

Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa ve ABD'de doğan “Baby Boom” kuşağı 1960'lı yıllarda dünyada devrimler yapmaya soyunmuştu. “68 Gençliği” olarak da tabir edilen bu kuşak ABD'de Vietnam Savaşı'nı protesto eylemleriyle, Fransa'da ise de Gaulle yönetimini devirmeye hedefleyen sokak gösterileriyle sesini küresel ölçekte duyurdu. Özellikle Fransa'da, Sovyetler Birliği'nin devrim istemediği anlaşılınca, Avrupa'daki bu kadrolar Filistin kamplarının yolunu tuttu. Çünkü eş zamanlı olarak 1968 yılından itibaren birileri, Yaser Arafat liderliğindeki Filistin kurtuluş hareketinden kopardığı karakterler aracılığıyla uçak kaçırma operasyonları yoluyla terörizmin küreselleşmesi için düğmeye basmıştı. Akabinde Fransa, Almanya ve İtalya'da şehir gerillacılığı yöntemiyle devrim yapılabileceğine inanan gruplar ortaya çıktı. 

Bu akımın yansımaları 1969 yılının Ekim ayında Ankara'da Fikir Kulüpleri Federasyonu'nun Siyasal Bilgiler Fakültesi Konferans Salonu'ndaki Kongresi'nde de görülecekti. Gelelim şimdi günümüze ve buraya kadar verdiğim özetin varacağı yere. Uluslararası toplum 1968'in ardından benzer ölçüde kitlesel hareketlere 1990'lı yıllardan itibaren eski Varşova Paktı ve Sovyet coğrafyasındaki ülkelerde rastladı. 

“Renkli Devrimler” adı verilen bu sürecin hedefi, eski doğu bloku ülkelerindeki ulusalcı ya da hala Rusya yanlısı siyasetler izleyen kadroları tasfiye etmek, bu ülkelerin kapılarını “küreselleşmeye” açmaktı. Aradan 20 yıl geçtikten sonra dünya bir de “Arap Baharı” ile tanıştı. Kaynağını genç işsizlerden alan ve demokrasi talep eden bu eylem dalgası, zengin yer altı, yer üstü ve enerji kaynaklarına sahip 2 ülkeyi bugün dahi devam eden iç çatışmalarla başbaşa bırakarak tarih sahnesinden çekildi. Ortaya çıkan sonuç, İkinci Dünya Savaşı sonunda belirlenen sınırları dahilinde, gereğinden fazla zenginliği barındıran bu iki ülkenin parçalara ayrılması gerektiğine, ABD- İsrail ikilisi tarafından karar verilmiş olduğunun anlaşılmasıydı. Mısır, nüfusu içerisindeki Hristiyan yapının silahlı bir mücadele için yeterli potansiyele sahip olmamasından kaynaklansa gerek, süreci bir başka askeri yönetim biçimine evrilmek suretiyle atlattı. Yoksa bugün Sina Yarımadası ile Süveyş Kanalı'nın doğu yakasının 1967 Arap-İsrail Savaşı'nın ardından olduğu gibi İsrail'in işgaline uğramış olduğuna şahitlik edebilirdik.

Z KUŞAĞI PROTESTOLARI NEPAL'DEN AFRİKA'YA SIÇRADI

Ve geldik bugüne… 18 Eylül günü bu köşede “Himalayaları Devrimlerle mi Renklendiriyoruz?” başlıklı yazımda, Güney Asya ülkesi Nepal'deki “Z Kuşağı Protestolarına” değinmiştim. Bu sürecin Nepal ile sınırlı kalmayacağına da işaret etmiştim. Nitekim Eylül ayının son haftasıyla beraber bu defa Fas ve Madagaskar'da yine “Z Kuşağı Protestoları” kapsamında değerlendirilen sosyal patlamalar harekete geçti. Eylemlere katılan gençler kendilerini “dışlanmış, baskılanmış ve susturulmuş” kitleler olarak tanımlıyorlar. Geniş ölçekten bakıldığında özellikle “Küresel Güney” olarak tabir edilen ülkelerde bu süreç ilerlemekte. Nepal, Madagaskar ve Fas haricinde Kenya, Bangladeş, Filipinler, Endonezya, Doğu Timor ve Peru, Z Kuşağı Protestolarının zaman zaman yükselen dalgalar halinde gündeme geldiği ülkeler. Kuzey Yarımkürede bir istisna olarak Sırbistan'daki hükümet karşıtı eylemler de yine bu kapsamda değerlendirilmekte. Bu ülkelerde sokak eylemlerine soyunan kitlelerin dile getirdikleri talepler ise aşağı yukarı benzerlik göstermekte. İşsizlik, kayırmacılık, siyasetteki yolsuzluklar, artan gıda fiyatları, enerji ve temiz suya erişimde yaşanan sıkıntılar, konut sorunu… Yani gerek merkezi gerek yerel yönetimlerin hala dünyayı 1980'lerin parametreleri ile yönetmekteki ısrarları, bugün toplam nüfusu 10 milyara yaklaşan dünyaya şekil vermeye yetmiyor. Son 20 yılda teknolojide yaşanan amansız dönüşüme ayak uyduramayan ülkelerin sosyo-ekonomik krizlere sürüklenme hızları da 20'inci yüzyıldaki benzer vakalarla mukayese edilemeyecek boyutta.

İLHAMINI MARKS'TAN DEĞİL ÇİZGİ ROMANLARDAN ALAN İSYANCI GENÇLİK

“Z Kuşağı Protestoları”na dair üzerinde durulması gereken bir nokta daha var. 20'inci yüzyıldaki sokak hareketleri ilhamını Marksizm, Leninizm benzeri fikir akımlarından ya da Karl Popper gibi düşünürlerden alırdı. 21'inci yüzyılda ise popüler kültürün kült örnekleri sokak eylemlerine şekil vermekte. Arap Baharı ve ülkemizdeki “Gezi Olayları”nda 2005 yılında dünyada gösterime giren ABD-Almanya ortak yapımı “V for Vendetta” adlı sinema eserinin içerdiği sloganların sık sık gündeme geldiğini görmüştük. Bu yapım Alan Moore'un 1982 tarihli aynı adlı çizgi romanının beyaz perdeye uyarlamasıydı. Günümüzün Z Kuşağı Protestoları da ilhamını yine bir çizgi romandan, daha doğru ifade etmek gerekirse Japonya kaynaklı olması nedeniyle bir manga serisinden almakta. Türkçeye de çevrilmiş olan “One Piece-Tek Parça” adlı manga serisi Eiiçiro Oda imzalı ve 1997 yılından bu yana yayımlanmakta. 1999 yılında anime olarak televizyona da dizi formatında aktarıldı. Merak edenler ülkemizdeki en yaygın şekilde izlenen popüler video platformda da bu animeyi izleyebilirler. “Adaletsizlik Varsa Korsanlar Geri Döner” sloganını kullanan ve kendilerini “Hasır Şapka Korsanları” olarak da adlandıran “One Piece-Tek Parça” hikayesinin karakterleri görünen o ki dünyanın tüm denizlerine yayılmaktalar. 

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Mehmet A. KANCI yazıları