Mehmet A. KANCI

ABD muradına erdi mi? Orta Asya'nın yolları açıldı mı?

Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Yaklaşık 1 ay önce bu köşedeki yazıma “United States Jeopolitik Emlak ve Lojistik Kiralama Hizmetinizde” başlığını atmış, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın, Azerbaycan-Ermenistan arasında inşa edilmesine çalışılan ulaşım ve ticaret koridoruna dair sözlerine açıklık getirmeye çalışmıştım. 8 Ağustos günü Beyaz Saray’da Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın katılımıyla kurulan masa, Büyükelçi Barrack’ın “boş konuşan” bir insan olmadığını ispat etti. Ancak Azerbaycan-Ermenistan tarafları arasında imzalanan anlaşmadan ziyade bizleri ilgilendiren husus gerek Bakü gerek Erivan yönetimlerinin Trump Yolu olarak bahsedebileceğimiz kısa adıyla TRIPP’in ( Trump Route for International Peace and Prosperity ) inşasına dair Washington yönetimi ile imzaladıkları anlaşmalar. Azerbaycan ile Ermenistan arasında barışı tesis eden ve ayrıntıları bu hafta kamuoyu ile paylaşılan 17 maddelik metin daha ziyade iyi niyet beyanı düzeyinde. Birinci maddede, taraflar arasındaki sınırların Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dönemindeki sınırlar olduğu teyit ediliyor. Ankara ve Bakü’de bunun aksini iddia eden zaten yok. İyi niyetten yoksun bir şekilde 30 yıldan uzun bir süre bu gerçeğe direnenler Erivan ve Moskova’daki yönetimlerdi. Ermenistan’ı Azerbaycan topraklarını işgale teşvik edenler de keza SSCB’nin son yönetici kadrosunun A Takımı’nın üyeleriydi. Paşinyan’ın Washington’daki metni imzalamış olması da Erivan’da yeniden bölge dışından güçlerin hesabına çalışacak bir ekibin iktidara gelerek Kafkaslarda huzuru sabote edecek girişimlerde bulunmalarına engel oluşturmayacaktır. Dolayısıyla 17 maddelik metinden ziyade, irdelenmesi gereken unsur TRIPP Projesi’nin hedefi ve ayrıntılarıdır.  

Belki de en sonda söylenmesi gerekeni hemen ifade etmekte fayda vardır. Bu anlaşma ABD’nin, kestirme yollardan hedefe ulaşmayı ilke edinmiş, insan odağını yitirmiş, sosyolojik ve tarihi gerçekleri önemsemeyen,  diplomatik teamülleri ( dahası uluslararası ilişkilerin İkinci Dünya Savaşı sonrası belirlenen kuralları ile onları savunan diplomatları da )  gereksiz ayrıntılar olarak kabul eden, yeni pazarlara ne pahasına olursa olsun neo liberal ekonomik düzenin hayatta kalması adına ulaşmayı meşru sayan, iş adamları aracılığıyla yürütülen yeni diploması anlayışının bir ürünüdür.

ABD, Washington’da imzalattığı bu anlaşma ile Rusya’nın 1823’te bugünkü İran topraklarına hakim olan Kaçar Hanedanını mağlup ederek Kafkaslarda Türkmençay Anlaşması ile tesis ettiği nüfuz alanını sonlandırmış oldu. Rusya’nın Doğu Akdeniz’e ve Basra Körfezi’ne ulaşım imkanına Suriye’deki Esad rejiminin yıkılmasından sonra bir set daha çekilirken, İran da bundan nasibini aldı. İran 19’uncu yüzyıldan itibaren Rus Çarlığının Kafkaslara girişiyle beraber Güney ve Orta Asya’ya ulaşım için kendisini tek seçenek olarak görüyordu. Nitekim Türkmençay anlaşmasını takiben Tahran, Rus ve İngiliz diplomasisinin çarpışma alanı haline gelmişti. Ruslar, Hindistan’ı baskı altına almak için İran’ı kullanmaya çalışırken, İngilizler Afganistan’ı İran ve Rus girişimlerine karşı bir tampon bölge haline getirdi. İkinci Dünya Savaşı’nda ise İran toprakları Sovyetler Birliği’ne yardım ulaştırma gerekçesiyle hem Sovyetler hem de müttefikler taraffından işgal edildi. Birinci Soğuk Savaş başlarken Berlin Ablukası’ndan önce nükleer silahların sahaya sürüldüğü ilk kriz de İran merkezli olarak gündeme geldi. İran, stratejik konumunu Şah Rıza Pehlevi’nin devrilmesini takiben de pazarlık konusu olarak kullanmaya devam etti. Yeri geldi, ABD’nin Afganistan’ı işgali sırasında Washington yönetimi ile Taliban ve el Kaide’ye karşı aynı cephede buluştu. Lakin Trump’ın açtığı koridor artık Orta ve Güney Asya’ya ulaşmak için İran’a duyulan ihtiyacı büyük ölçüde ortadan kaldırıyor.

İRAN’DA REJİM DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN ASKERİ ÇÖZÜME GEREK KALMADI

İran’ın Washington’daki anlaşmayla kendi aleyhinde değişen dengelerden ne kadar “incindiğini” anlamak için dini lider Ali Hamaney’in danışmanı Ali Ekber Velayeti’nin açıklamalarına bakmak yeterli: “Koridor imkansız, böyle bir şey olmayacak. Rusya olmasa da bu koridoru engelleyeceğiz. NATO bir yılan gibi Rusya ile İran’ın arasına girmek istiyor ama İran buna izin vermeyeycek. Azerbaycan ile Nahçıvan arasında bağlantı için koridora gerek yok, kara bağlantısı için İran’ı kullanabilirler.” Muhtemeldir ki Suriye’de desteklediği rejim yıkılmış ve Lübnan’da Hizbullah tamamen tasfiye edilmek üzereyken, İran’ın Zengezur Koridoru hakkında ne düşündüğünü kimsenin umursamadığından Velayeti’nin haberi yok. Hatta bölge genelinde güç kaybına uğrayan İran’daki rejimi değiştirmek için ABD’nin öngörülebilir gelecekte silah dahi kullanmasına ihtiyaç kalmayabilir. Enerji sektörü yaptırımlar nedeniyle un ufak olan İran’ın işini küresel ısınma bitirecek gibi görünüyor. Tahran yönetimi artık büyük kentlerinde yaşayanlara su ve elektrik enerjisi temin edemeyecek hale gelmiş durumda. Her sıcak hava dalgasında çok sayıda şehirde kamu kurumları ve okullar tatil edilmek zorunda kalınıyor, elektrik ve su kesintileri hem şehirlerde hem kırsal kesimde sokak eylemlerini daha görünüyor hale getiriyor. Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan dahi ülkesinin su kıtlığı karşısında çaresizliğini bu hafta kamuoyu önünde dile getirmek zorunda kaldı. ABD’nin Ermenistan-Azerbaycan-Hazar Denizi üzerinden açmayı planladığı koridorun uzak ucu Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan bölgesine ulaştığında, Washington’da imzalanan anlaşmanın ve TRIPP’in ulaştığı hedefleri de daha kapsamlı bir şekilde görme imkanımız olacak. ABD Başkanı Trump’ın  Ruanda-Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Hindistan-Pakistan ve Mısır-Etiyopya arasında tesis ettiğini öne sürdüğü anlaşmaların, tarafların zenginliklerine çökme odaklı olduğunu da gözden kaçırmayalım. Gelişmeleri daha kapsamlı anlamlandırmak isteyenlere Profesör Doktor Hasan Köni’nin “Son Küresel Kart Amerikan Turan’ı” kitabını tavsiye ederek bu bahse şimdilik ara veriyorum.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Mehmet A. KANCI yazıları