Mehmet A. KANCI

Karadeniz'de Hayalet Filo Savaşı

Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Nazi Almanyası 1941 yılının Haziran ayında Sovyetler Birliği'ne karşı “Barbarossa Harekatı”nı başlattığında Türkiye'nin etrafındaki ateş çemberi biraz daha daralmıştı. Aynı esnada Nazi ordusu Yunanistan ana karasını ve Girit Adası'nı da işgal etmişti. Kuzey Afrika'da ise Libya sahil şeridini tamamen ele geçiren Alman-İtalyan ordusu Mısır kapılarına dayanmıştı. Nazi Almanyası, Moskova'yı düşürmek için elini çabuk tutmaktaydı, bu hedefe ulaşmak için gereken şartlardan biri de Karadeniz'de donanma hakimiyetinin sağlanmasaydı. Lakin, Türkiye Cumhuriyeti, 1936 yılında Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni dönemin başat güçlerine kabul ettirmiş böylece 19'uncu yüzyıldan bu yana dönemin emperyalist güçlerinin bölgedeki her savaş neticesinde Boğazlar üzerinde tahakküm kurmak için yaptıkları girişimlere noktayı koymuştu. Alman denizaltılarının ya da savaş gemilerinin Türk Boğazlarından geçmesi Montrö Sözleşmesi nedeniyle imkansızdı. Bu noktada Almanya'nın yalnızca askeri değil, mühendislik ve lojistik kabiliyetleri de devreye girdi. Sovyet donanmasının Karadeniz'deki hareket kabiliyetinin sonlandırılması için Alman donanmasının “30'ncu Denizaltı Filosu (30. Unterseebootsflottille)” görevlendirildi. 6 Alman denizaltısı demonte halde Tuna Nehri ve karayolu ile Almanya'nın müttefiki Romanya'nın Köstence limanına taşındı. Burada yeniden monte edilen denizaltılar Karadeniz'e açıldılar. 20 Ağustos 1944'te Romanya taraf değiştirinceye kadar Sovyet donanmasına karşı etkili oldular. Köstence limanının Sovyetlerin eline geçmesinin ardından Karadeniz'de mahsur kalan Alman denizaltıları mürettebatları tarafından batırıldı ve bu askerler Türkiye'de enterne edildi. Tüm bunları niye hatırlattığımıza gelince:


80 YIL ÖNCE ALMAN DENİZALTILARI, BUGÜN İNGİLİZ İSTİHBARATININ TEKNOLOJİSİ KARADENİZ'DEKİ MÜCADELEDE

İkinci Dünya Savaşı'nın üzerinden 80 yıl geçtikten sonra, Karadeniz bir kez daha küresel jeopolitik mücadelenin, silahlı çatışma boyutunun sahnesi haline geldi. 2022 yılının Şubat ayında Rusya-Ukrayna çatışmasının ikinci perdesinin açılmasıyla beraber, Rusya ile karşılaştırılmayacak düzeyde sınırlı bir donanma varlığına sahip olan Ukrayna, asimetrik yöntemler uygulayarak hasmına ağır kayıplar verdirdi. Bu kayıplardan en önemlisi 14 Nisan 2022'de Rus donaması Karadeniz filosunun amiral gemisi Moskova Kruvazörü'nün batırılmasıydı. İngiliz özel kuvvetlerinin de devreye girmesiyle, Ukrayna ordusu, Karadeniz cephesinde dijital çağın nimetlerinden fazlasıyla yararlandı. Artık Almanların yaptığı gibi kilometrelerce mesafeden denizaltıya taşımaya gerek yoktu. Minimalist imkanlar sunan dijital çözümler sayesinde su altı ve su üstü dronları, Kerç Köprüsü'nün de aralarında bulunduğu stratejik Rus hedeflerine o denli etkili darbeler vurdular ki, Rus donanması Karadeniz'in en doğusundaki limanlara sığınmak zorunda kaldı. Ukrayna'ya karşı düzenlenen füze saldırılarında atış platformu olarak kullanılan savaş gemilerinin limanlardan çıkışı da daha sınırlı hale geldi.

TİCARET GEMİLERİNE YÖNELİK SALDIRILAR RUSYA'DAN ZİYADE UKRAYNA'YI ZORA SOKAR

28 Kasım tarihi itibarıyla Rusya'ya karşı Ukrayna-İngiliz ittifakının denizlerindeki mücadelesinde yeni bir sayfa açıldı, hatta bu sayfa mücadeleyi daha tehlikeli bir mecraya soktu. Rusya'nın “gölge” ya da “hayalet” filosu olarak adlandırılan gemilerine Karadeniz'de Türk karasularının dışında eş zamanlı saldırılar düzenlendi. Ukrayna istihbaratının iki gemiyi aynı anda vurmak için çaba harcadığı anlaşılan saldırılarda, can kaybı yaşanmadı. Rusya'nın Novorossiysk limanından petrol almaya gittikleri tahmin edilen gemiler vuruldukları anda boşlardı böylece bir çevre felaketi meydana gelmedi. Gemilerin Türk kıyılarına yakın noktalarda vurulması sayesinde tahliye için de imkan yaratıldı. Rusya ve İran gibi yüzlerce yaptırıma hedef olan ve en büyük gelir kaynağı ham petrol satışı olan ülkeler için “Hayalet/Gölge filolar” stratejik enstrümanlar. Uydulardan takip edilmemek için küresel konumlarını belirleyen cihazları kapatan bu petrol tankerleri, Rusya ya da İran'dan aldıkları petrolü açık denizlerde başka gemilere aktarıyorlar. Bu nakliye yöntemi ile satılan ucuz petrolün en önemli müşterileri Çin Halk Cumhuriyeti başta olmak üzere Asya ülkeleri. Bu amaçla kullanılan gemilerin dünya genelindeki sayılarının 2 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Karadeniz'de bu saldırı gerçekleştirilirken, yine Rus petrolünün ticaretinde kullanıldığı iddia edilen bir başka gemi Batı Afrika ülkesi Senagal'in kıyılarında yine Ukrayna istihbarat servisi tarafından hedef alındı. Panama bandıralı “Mersin” adlı Türk gemisinin de su üstü dronları ile vurulduğu ve bölgede ciddi bir çevre kirliliği tehdidine yol açtığı bildiriliyor. Saldırılar bunlarla da sınırlı kalmadı. 2 Aralık günü bu defa yine Karadeniz'de Rusya'dan Gürcistan'a giden bir gemi kamikaze dron ile saldırıya uğradı. Bu defa insansız hava aracı ile düzenlendiği belirlenen saldırıda Midvolga-2 gemisinin kaptan köşkü hedef alındı. Patlayıcı taşımadığı anlaşılan kamikaze dronun çarptığı gemide can kaybı meydana gelmedi ve Sinop limanı istikametinde kendi imkanları ile yoluna devam etti.

Son saldırıyı diğerlerinden farklı kılan ise bir “hayalet filo” gemisi olmaması yani, petrol değil ayçiçek yağı taşıyor olmasıydı. Ukrayna'nın bu saldırıları, Rus hayalet filosunu vurarak Moskova'nın canını ekonomik olarak yakmanın ötesine geçerek, denizlerde seyir hakkı özgürlüğünü tehdit eder bir hal almakta. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Aralık günü düzenlenen kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada da bu saldırıların “mazur görülemeyeceğine” vurgu yaptı. Ukrayna-Rusya Savaşı'nın sona erdirilmesine yönelik planlar üzerine Moskova-Miami-Cenevre-Dubai hattında müzakereler sürerken yapılan bu saldırıların, Ukrayna'nın çıkarlarından ziyade savaşın uzamasını dahası şiddetlenmesini arzu eden lobilere hizmet ettiği, Kiev yönetimi tarafından dikkate alınmalı.

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Mehmet A. KANCI yazıları