Yeni Sykes-Picot Haritası, İbrahim Anlaşmaları mı?
- Telegram
Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’in, G-7 ülkelerinin desteğiyle Ekim 2023’te Gazze Şeridi’nde HAMAS’ı bertaraf etme gerekçesiyle başlattıkları saldırının, aşama aşama Suriye, Lübnan, Yemen istikametinde gelişerek İran’a ulaşmasını izledik geride bıraktığımız bir buçuk yıllık sürede. ABD’nin B-2 stratejik bombardıman uçaklarının, savaş tarihinde benzeri görülmemiş etkideki mühimmatlarını ilk kez gerçek bir hedefe bırakmak üzere Pasifik Okyanusu’ndan Ortadoğu istikametine ilerleyerek İran’ın nükleer tesislerini hedef almasından yalnızca saatler önce, 21 Haziran’da Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul’daki zirvesinde uluslararası toplumu şu sözlerle uyarıyordu:
İsrail üzerinde etki sahibi ülkelere bir kez daha sesleniyorum; Netanyahu'nun övgü ambalajına sarılmış zehirli sözlerine kimse itibar etmesin. Bölgenin yeni bir savaşı kaldırmaya tahammülü yoktur. Yeni bir Sykes-Picot'a izin vermeyeceğiz. İstanbul'un kaderi Şam'ın kaderinden Bağdat'ın kaderinden, Tahran'ın kaderinden Mekke ile Medine'nin Gazze'nin Kudüs'ün kaderinden ayrı değildir.
Bu noktada, 25 Mayıs tarihinde ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın verdiği mesaja yeniden göz atmakta fayda var. ABD Büyükelçisi “Batı bir asır önce haritalar, manda yönetimleri, masa başında çizilmiş sınırlar ve yabancı yönetimler dayattı. Sykes-Picot Suriye’yi ve daha geniş bir bölgeyi barış için değil, emperyalist kazanç için böldü. Bu hata nesillere mal oldu. Bunu bir daha yapmayacağız.” ifadelerini kullanırken “Batı müdahalesi” döneminin sona erdiğini vurgulamak suretiyle, geleceği bölgesel çözümlerin, ortaklıkların ve saygılı bir diplomasinin belirleyeceğini öne sürdü.
Büyükelçi Barrack’ın tespiti yerinde olmakla beraber eksiktir. Birleşik Krallık (İngiltere), Rus Çarlığı ve Fransa’nın tasarımı olan Sykes Picot haritası, konunun sadece tek bir boyutudur. Ekonomist Jeffrey Sachs’ın işaret ettiği üzere Ortadoğu, Afrika, Güney Asya ve Latin Amerika’da bugün de gündemde olan çatışmaların temelinde, 18. yüzyıldan 20. yüzyılın ortasına kadar etkili olan küresel İngiliz hakimiyetinin mirası yatmaktadır. İngilizler Ortadoğu topraklarını ilk olarak 1915-1916’da McMahon anlaşmaları ile Araplara, 1916 Sykes-Picot Haritası ile Fransız ve Ruslara, 1917 Balfour Deklarasyonu ile Yahudilere vaat etmişlerdir. Birinci Dünya Savaşı’nı kazanma hedefi uğruna aynı ürünü 3 farklı alıcıya pazarlayan İngiltere, İkinci Dünya Savaşı sonrasında sömürgelerini terk ederken geride, diplomatik dolandırıcılığının kaosunu miras bıraktı.
Birinci Soğuk Savaş’ın bitiminde yeni bir düzen kurma çabası, ABD’nin Kuveyt’i kurtarma bahanesiyle Irak’a saldırmasının zeminini oluştururken, Ortadoğu’yu yeni bir cendereye soktu. Irak ve Afganistan’ın işgali, ABD açısından sürdürülebilir sonuçlar vermediği gibi, Filistin sorununun çözülmemesi de, ABD-İsrail ekseninde şekillenmesi umulan tek kutuplu dünya düzeninin temellerini sarstı. 1992’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasını ve Varşova Paktı’nın çöküşünü tüm sorunların çözümü zanneden Batı’nın Filistin halkının haklarını tanımaması ve kendi için talep ettiği refahı Ortadoğu’dan esirgemesi, özellikle Avrupa’yı oyunun dışına itti. Avrupa Birliği, 2008 küresel ekonomik krizinden itibaren yalnızca ekonomide değil, teknoloji, savunma ve jeopolitik alanda da irtifa kaybederken, ABD Ortadoğu için kendi çözümünü 2017’de Donald Trump’ın ilk başkanlık döneminde masaya sürdü: İbrahim Anlaşmaları.
En basit haliyle, İsrail’in Arap ve İslam ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirmesi hedefini içeren anlaşmalar dizisi, İsrail’in varlığını güvence altına alırken tüm Ortadoğu bölgesinin dolaylı olarak ABD’nin askeri ve ekonomik kontrolüne entegre edilmesini, Çin Halk Cumhuriyeti’nin bölgede artan etkisinin ise tasfiyesini öngörüyordu.
İbrahim Anlaşmaları İsrail’in Güvenliğini Sağlama Ötesinde Hedefler Barındırıyor
ABD’nin bugün Sykes-Picot haritasına yönelttiği eleştirileri değerlendirirken, Trump yönetiminin bölge ülkelerinin kendi kaderlerini belirleme hakkına saygı duyup duymadığına şüpheyle yaklaşmak gerekiyor. En yalın ifadeyle ABD’nin yeni sınırların ve nüfuz alanlarının “İbrahim Anlaşmaları” çerçevesinde şekillenmesini arzu ettiğini gözden kaçırmamak gerekiyor. ABD, Endüstri Devrimi ile 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başında pamuk ve kömürün uluslararası piyasalara hakim olduğu dönemde belirlenen Ortadoğu sınırlarını bugün; petrol, doğal gaz ve nadir toprak elementleri kapsamında, İbrahim Anlaşmaları aracılığıyla yeniden tasarlamak istiyor. Dolayısıyla, Lübnan’da Hizbullah’ın etkisinin sınırlanması ve Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinden bu yana, ABD yönetiminin çeşitli seviyelerinden gelen, bu iki ülkeyi de “İbrahim Anlaşmaları”na dahil etme söylemlerini bu çerçevede değerlendirmekte fayda var. Trump’ın 30 Haziran’da Suriye’ye yönelik yaptırımları, Cumhuriyetçi Parti içerisinden yükselen itirazlara rağmen kaldırmasının temelinde kurgulanmak istenen “yeni haritaya” yönelik hedefler yatıyor.
ABD, Lübnan ve Suriye’nin yalnızca İsrail ile ilişkilerinin normalleştirmelerini istemiyor. Bu ülkelerin karada ve denizde sahip oldukları enerji yatakları ve diğer toprak altı zenginlikleri ile liman ve ticaret yollarının da ABD kontrolüne girmesi hedefiyle diplomasisini yönlendiriyor. Donald Trump’ın birinci başkanlığı döneminde başlayan ancak Biden’ın başkanlığı sırasında ivme yitiren İbrahim Anlaşmaları süreci, Ağustos 2020’de Birleşik Arap Emirlikleri ile başlamıştı. Ardından Bahreyn, Sudan ve Fas sürece dahil oldu. Anlaşmaların kapsamının, bugün İran üzerinde kurulan baskı vasıtasıyla, ivme kazanması umuluyor. Trump’ın İbrahim Anlaşmalarına katmak için belirlediği öncelikli hedef Suudi Arabistan. Bölgenin en büyük ekonomik potansiyeline sahip bu ülkeyi sürece dahil edebilmek, Trump açısından bölgenin kapılarını Çin Halk Cumhuriyeti’ne kapatmak anlamına geliyor. İsrail ise Suudi Arabistan ile anlaşmanın kotarılması halinde Arap dünyasında 1948’den bu yana ortadan kaldıramadığı Filistin cephesini tamamen çökerteceği düşüncesinde. İsrail bu nedenle Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki Filistin nüfusunu ya tamamen ortadan kaldırarak ya da Birleşmiş Milletler kararlarının tanıdığı tüm hakları bir an önce yok ederek Suudi Arabistan ile anlaşma masasına oturmaya çalışıyor. Neticede ortada Filistinliler ya da onların yaşadığı kentler kalmazsa, Suudi Arabistan ve diğer bölge ülkelerinin masaya getirebileceği “iki devletli Filistin çözümü” formülü de kalmayacak.
İbrahim Anlaşmaları Elbisesi “Bugünün Ortadoğu’su”na Uymaz
Peki Donald Trump’ın, tüm yumurtaları “İbrahim Anlaşmaları” sepetine doldurarak, Ortadoğu sorununu bir “Pax Americana” ile çözme hedefinin bölgenin gerçekleri nezdinde karşılığı var mı?
Trump, bölgeye 10 bin kilometre mesafeden bakan tipik Amerikan yaklaşımıyla, bölgedeki başat oyuncuların tarihsel derinliklerini ve geçmişten gelen çelişkileri yok sayarak, ülkeler arası etkileşimleri ekonomik ilişkiler düzeyine indirgeyerek çözümün mümkün olduğu zannıyla hareket ediyor. Bu arızalı söylemin tezahürünü, Gazze Şeridi’ndeki sorunun çözümünü, Trump’ın bölgeyi 5 yıldızlı otellerle bezeyeceği bir tatil beldesine dönüştürmeye yönelik mesajlarında görmek mümkün. Öncelikle ne Türkiye ne Katar ne Mısır ne Suudi Arabistan ve hatta günümüzde eli enerji kartıyla güçlenen Azerbaycan’ın, İran’ın güçten düşmesiyle doğan boşluğun İsrail’e teslim edilmesini kabul etmesi mümkün olmayacaktır. Karadeniz’den Doğu Akdeniz’e, Süveyş Kanalı’ndan Hürmüz Boğazı’na kadar olan eksende, hatta Kafkaslarda 2010’da hakim olan dengelerle bugünkü durumun aynı olduğunu söylemek mümkün değildir. 2010’dan itibaren İsrail-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın Türkiye’yi Akdeniz’de kuşatarak Kıbrıs ile ilişkisini kesmeye yönelik tezgahladığı planın artık geçerliliğinin kalmaması gibi, bölgedeki dengelerin değişim hızını ortaya koyan örnekleri dikkatli değerlendirmek gerekir. Bu denli kaygan bir zeminde, İsrail’in ABD askeri gücüne dayanarak 21. yüzyılın Sykes-Picot Anlaşması’nı dayatma girişimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “bölgedeki dengelerin izin veremeyeceği” bir girişim olarak sakıt kalacaktır.
KAYNAK: Kriterdergi.com