Çocuklarda ekran bağımlılığı
- Telegram
Bir çocuğu susturmanın en kolay yolu artık "kucağa almak" değil, "tableti vermek."
Eskiden çocuk ağladığında anne “gel yavrum sarılayım” derdi, şimdi “al yavrum YouTube açayım.”
Yani mesele ekran değil aslında, mesele kiminle bağ kurduğumuz!
Dijital çağın bebek bakıcısı: Tablet teyze!
Evde bir sessizlik var, çocuk bir köşede ışıl ışıl ekrana bakıyor…
Anne mutlu: “Oh, sonunda biraz kendime vakit ayıracağım.”
Ama unuttuğumuz bir şey var:
O sessizlik, çocuğun sakinliğinden değil; yalnızlığından geliyor.
Çünkü o an çocuk “ekranla değil, biriyle” konuşmak istiyor aslında.
Ama eline aldığı şey bir insan değil, bir cihaz.
Tablet, bebek bakıcısı gibi davranıyor artık evde.
Adı: Tablet Teyze.
Yormaz, soru sormaz, sabrı taşmaz… ama sarılmaz da!
Ekranla büyüyen çocuklar “yüz” değil, “yüzey” görüyor
Bir zamanlar çocuklar “göz teması” kurmayı oyunla öğrenirdi.
Şimdi göz göze değil, “ekran göze” bakıyorlar.
Bir annenin gülüşünü değil, YouTuber’ın mimiklerini ezberliyorlar.
Ve biz buna “bağımlılık” diyoruz ama aslında mesele çok daha derin:
Ekran bağımlılığı değil bu; bağ kurma açlığı.
Çocuk, insan sesine, dokunmaya, yüz ifadesine aç.
Ama bunların hepsi Wi-Fi’ye takılıyor.
Bağlanıyorlar, ama “internete” — bize değil.
Anne-baba versiyonu: “Bir dakika” hastalığı
Bir de işin yetişkin tarafı var tabii.
Çocuk “Anne bak!” diyor, anne “Bir dakika!” diyor.
Ama o bir dakika hiçbir zaman gelmiyor.
Çünkü “bir dakika”nın içinde üç WhatsApp mesajı, iki mail, bir reels videosu var.
Çocuğun iç sesi ise şöyle diyor:
“Annemin yüzüne bakmak için internet kotası mı almam lazım?”
Gerçek bağlantı: Bluetooth değil, kalpten kalbe!
Ekran, çocuğun beynini oyalıyor ama kalbini boş bırakıyor.
Bir çocuk, anne-babasıyla bağ kurmadığında o boşluğu bir şeyle doldurmak zorunda kalıyor.
O şey bazen tablet, bazen bilgisayar, bazen de “yok sayılmak korkusu.”
Bizim görevimiz o boşluğu Wi-Fi değil, şefkat sinyaliyle doldurmak.
Yani çözüm “ekranı kapat” değil,
“kalbi aç” cümlesidir.
Ne yapalım peki?
• Akşamları “ekransız 30 dakika” kuralı koyun. Ekranı kapatın, sohbete açılın.
• Yemeğe telefonla değil, sohbetle oturun.
• Çocuğunuza değil, gözlerine bakın.
• Ve en önemlisi… ekranı suçlamayı bırakın. Çünkü ekran, sadece boşluğu dolduruyor.
Asıl mesele, neden o boşluk var?
Ekran bağımlılığı bir sonuçtur.
Sebep, eksik kalan “bağ.”
Bir çocuğun kalbini Wi-Fi ile değil, göz temasıyla bağlayabiliriz.
Unutmayalım:
“Ekran parlıyor ama gözler sönüyorsa, bir şeyleri yanlış yapıyoruz demektir.”

